Bilindiği gibi yeni stadımızın çatısında bir takım çatlaklar oluştuğu için sahamızı kullanamayacağız
Bilindiği gibi yeni stadımızın çatısında bir takım çatlaklar oluştuğu için sahamızı kullanamayacağız. Eskişehirspor olarak kendi kabahatlerimizden kaynaklanan sorunlar yetmezmiş gibi, bir de stat meselesiyle karşılaştık. Son olarak Milletvekili Nabi Avcı, TOKİ ile görüştüğünü, maçlarımızı seyircisiz oynamamızın bir sakıncasının olmadığını öğrendiğini belirtti. Zaten sakıncalı olan maçlarımızı seyircisiz oynamamız değil mi? Şimdi TOKİ'nin bu açıklaması, "Genç yaşta öldük, ama en azından cesedimiz yakışıklı oldu" demek gibi bir şey. Öncelikle söz konusu açıklamadan anlıyoruz ki, bu sezon seyircimizle bütünleşemeyeceğiz. Burada iki ihtimal var; Birincisi ya TOKİ öyle çürük bir bina yapmış ki, tamir etmeye kalksan, bir senede tamir edilmiyor. İkinci ihtimal ise hükumette para bittiği için basit bir çatı tamiratını bile yapamaz noktaya gelmişiz. Allah kimseyi fukaralıkla terbiye etmesin tabii... Öte yandan "Müjdemi isterim, seyircisiz oynayabilecekmişiz" demenin de sevindirici bir tarafı yok. Maçları seyircisiz oynayacaksak, yeni stadımızda oynamanın ne anlamı var ki? Mahalle aralarındaki bir sahada da oynayabiliriz. Şimdi zaten AK Parti'ye üye bile olmayan bakanların çıkıp da, "Biz çok iyi çalışıyoruz ama, siz teşkilatlardakiler uyuyorsunuz kardeşim" demesinin geçerliliğini yitirdiğini görüyoruz. Ankara'daki birilerinin hatasını, Eskişehir'deki AK Partililer çaresizce kapatmaya çalışıyor. 140 milyon lira para harcayıp bir stat yapıyorsunuz. Kimsenin kazandığı parada gözümüz yok elbette. Allah bereket versin. Ama hiç olmazsa çatısını sağlam yapaydınız kardeşim.
İşte böyle bir hayvanat bahçesi
Bir süre önce yaralı olarak bulunan bir şahin, Hayvanat Bahçesi'nde gördüğü tedavinin ardından doğaya salındı. Pek çok çevrecinin hayvanat bahçelerini bir hayvan haphishanesi olarak gördüklerinin farkındayım. Kendilerine bu romantik yaklaşımlarından ötürü saygı duyuyorum elbette. Ancak dünya üzerinde her yıl milyarlarca hayvanın soframıza ziyarette bulunduğunu da unutmamak lazım. İnsanlar sürekli artan nüfusları için daha geniş yerleşim merkezleri açıyor. Bu koşullar altında "Penguencikler üşümesin" demek bana çok gerçekçi gelmiyor. Tabii hayvanat bahçelerinin çağdaş standartlarda hizmet etmesi gerekiyor. Büyükşehir Belediyesi'nin gerçekleştirdiği hayvanat bahçesinin bu standartlara kavuştuğunu görüyoruz. Aynı hayvanat bahçelerini arkeoloji müzeleriyle karşılaştırabiliriz. Müzeler yalnızca eski mezar taşlarının teşhir edildiği yerler değil, aynı zamanda bilimsel çalışmaların yapıldığı yerlerdir. Tıpkı hayvanat bahçeleri gibi. Büyükşehir yetkililerini çağdaş bir bilimsel merkez kurdukları için tebrik ederiz. Hem şehrimizin turizm gelirlerine katkıda bulunuyorlar, hem çocuklara tabiat bilinci aşılıyorlar hem de yaralı hayvanları tedavi ediyorlar.
Demokrasinin fazlası yoktur
Kongre sürecine giren partilerden biri de Cumhuriyet Halk Partisi. CHP Eskişehir'de hem iktidar partisi, hem de ana muhalefet. Aynı şey AK Parti için de geçerli. Bu durum her iki partiye de bir takım fırsatlar veriyor. Eskişehir'de başaramadıkları bir iş olduğu zaman, "Onu iktidara sorun" diyerek topu rakip takımın sahasına atıyorlar. AK Partililer, "Neden suya bu kadar yüksek zam yaptınız?" dediği zaman CHP'liler, "Siz kendi yaptığınız zamlara bakın" diyebiliyor. Tabii bunun tam tersi de var; ne zaman ki AK Parti yapamadığı bir icraattan dolayı eleştirilse, "Şu tramvay hattı neden gecikti?" diyebiliyor. Açıkçası karışık bir süreç var ortada. AK Parti İl Başkanı Zihni Çalışkan bu süreci – partisi adına – iyi kötü yönetiyor. Ancak aynı şeyi CHP için söylemek güç. CHP için biraz daha kuvvetli olan, gerektiğinde ustalıklı bir manevrayla belediyelere yöneltilen eleştirileri üzerine çekebilen bir yönetim gerekiyor. Yani belediyeler yıpranmasın diye, kendi adını öne sürebilen bir 'Serdengeçti' lazım CHP'ye... Partinin Tepebaşı ve Odunpazarı yönetimleri belli oldu. Şimdi gözler İl Başkanlığı'nın nasıl şekilleneceğinde. Mevcut Başkan Abdülkâdir Adar seçimlere girecek. Görünen o ki, tek adaylı olmayan bir seçimde seçilme şansı pek yüksek değil. Hoş tek adaylı seçime girme garantisi alsa da karşısına bir rakibin çıkıp çıkmayacağı meçhul. Bu koşullar altında Recep Taşel ve Mahmut Süzen gibi isimler, İl Başkanlığı için geçiyor. Tabii eski İl Başkanları Rabia Akman ve Sinan Özkar'ı da unutmamak lazım. Her bir aday adayının kendisine göre avantaj ve dezavantajları var. Ancak anlaşılan o ki, çok adaylı bir seçim yaşayacağız. Bana kalırsa CHP açısından çok adaylı seçimler iyi olacaktır. Demokrasinin fazlasından zarar gelmez.