Yaşamın İçinden
Bizim eller
Bir yorum:
Saçıyla oynuyorsa “sıkılıyordur”
Tırnaklarıyla oynuyorsa “utanıyordur”
Elleriyle oynuyorsa “sinirleniyordur.”
Oynamıyorsa kaççç…(S.Güven)..
--//--
Birkaç gündür, elimin altında bir not duruyor.
Konu basın ve basının haber alma işi.
Bu konuda Eskişehir Valiliği’nde izlenen yol.
Anadolu’nun genç muhabiri, Esra Çevik yakınmıştı.
Şehir Gazetesi’nde Özdemir Uçak’ta yazmıştı.
Neymiş?
“Valilikten haber almak isteyenlerden dilekçe isteniyor, aldığınız haberler gözden geçiriliyormuş.”
Esra Çevik ile konuştuk. Özdemir Uçak ise köşesinde yazıp “Cemiyet ve ÇGD bu konu da, bir şeyler yapamaz mı”diye sordu.
Oysa daha önce aynı konuyu yazmıştım.
Her neyse, son olarak Cemiyet Başkanı Yılmaz Karaca’yı arayıp, dedim ki:
“İstersen Birlikte Vali Kadir Koçdemir ile görüşelim.”
“Tamam”dedi Karaca.
“Sen randevuyu al. Ben sana dönerim.”
--//--
Aksilik ya.
Randevuyu aldım. Haber beklerken, Karaca’nın önemli, bir işi çıktığını öğrendim.
Bunun üzerine, Cemiyet Genel Sekreteri Bülent Özyazıcı’yı aradım:
“Yılmaz Karaca gelemiyor. Randevuyu da almıştım. İstersen sen gel.”
Randevu saatinde, Valiliğe gittiğimde, Bülent Özyazıcı’nın yanı sıra, Cemiyet Başkan yardımcısı Muharrem Esen’in de geldiğini gördüm.
Birlikte konuştuk Vali Koçdemir’le..
Aradan birkaç gün geçti.
Demek onlarında başına gelmiş ki, 2 Eylül’de Hakkı Kutlu bir yazı yazdı:
“Vilayette böyle işler olurken, Cemiyet uyuyor mu?”
Bu yakınmaya, ilkin Bülent Özyazıcı, ardından Yılmaz Karaca yanıt vererek yapılan girişimleri benim adımı da anarak anlattıklarında bazı arkadaşlarım sordular:
“Sen neden aynı konuyu yazmadın?”
Aslında gerek duymamıştım.Çünkü Özyazıcı ve Karaca’nın anlattıklarından farklı değildi anlatacaklarım.
Israr geldiği için yazıyorum bunları.
Merak ettim.
Sevgili Hakkı Kutlu neden aldığı yanıtlara, olumlu ya da olumsuz, değinmedi köşesinde.
Günlerin Getirdiği
Müdürler de dernek kurarsa
Kamu yöneticileri Eskişehir’de kısa adı “ESYÖNDER”olan bir dernek kurmuş. Açık konuşmak lazım. Bu derneğin varlığını ilk kez duydum. Aralarında Esgaz Müdürü Engin Ataman, Gar Müdürü Süleyman Özer ve Aladdin Çoban gibi isimlerin bulunduğu ESYÖNDER’in başkanlığını Tarım İl Müdürü Mevlüt Gümüş yapıyormuş. Özel ve kamu sektör yöneticilerinin dayanışmalarını sağlamak amacıyla kurulan dernek, üyeleri arasında birlik ve beraberliği sağlayarak yeni fikirler üretmeyi ve üretilen fikirleri geleceğe taşımayı amaçlıyormuş. ESYÖNDER’i ziyaret eden Vali Koçdemir “Yöneticilerin bir araya gelerek kurdukları derneğin yararlı çalışmalar yapacağına inanıyor, kendilerine kolay gelsin diyorum”demiş. Doğrusu bu girişim çok ilginç geldi bana. Bakalım hangi alanda, nasıl bir çalışma yaparak, adlarını duyuracaklar. İşin ilginç yanı, Eskişehir’de görev yaptığı halde, birbirini tanımayan kamu yöneticileri ESYÖNDER sayesinde tanışma fırsatı bulacaklar mı?
İnşaat işçilerine dikkat
Türkiye önceki gün İstanbul Esenyurt’ta bir inşaatta çıkan yangında on bir kişinin yanarak ölmesinin acısı ile sarsıldı. Dün bu konu ile ilgili olarak telefon eden okurumuz “Eskişehir’e bakın birde. Gurbete çıkıp inşaatlarda çalışan işçiler, çalıştıkları inşaatlarda geceleri ateş yakarak ısınıyorlar. Ardından da bu ateşle ısınarak kapısı penceresi olmayan odalarda yatıyorlar. Sabahın erken saatlerinde domates- zeytin ekmekle, tahta parçalarının ateşinde kaynattıkları isli çaydanlıktan çaylarını içiyorlar. Eskişehir’de hangi mahalleye giderseniz büyük inşaatlarda bu insanları görmeniz mümkün. Kaç lira alırlar. Sigortaları varmıdır kimse bilmez.”dedikten sonra “Esenyurt faciasını görünce bu inşat işçileri geldi aklıma. Bunları görmek için mutlaka bir facianın mı olması lazım”diye sordu.
Okurumuz haklı. Mevsimlik ve mevsim dışı işçilerin bilmeyen yok. Özellikle havalar ısındıktan sonra okurumuzun sözünü ettiği durumları görmeniz mümkün. Katılıyoruz kendisine. Bu gelişmeleri denetlemekte yarar var.
Vatandaş soruyor
Gökay Konuk yazmış
Hiç değiştirmeden okurumuz Gökay Konuk’un mektubunu alıyoruz köşemize ve okuması gerekenlere duyuruyoruz:
“Uzun zamandır tamamlanamayan Anadolu Sivil Havacılık önündeki Havaalanı alt geçit çalışmalarında tehlike çanları çalıyor. Adeta kara delik gibi ışıklandırmakların yanmadığı ve binlerce öğrencinin ve vatandaşın hergün buradan geçerken canını dişine takarak geçmesi heran bir kazanın yaşanacak tehlikede olması vatandaşı çileden çıkarıyor. Defalarca yazdınız. Buna rağmen yetkililer herhangi bir önlem almadı. Tünelin ışıklarını yakmak o kadar zor mu? İnsan hayatı bu kadar ucuz mu? İlla birinin ölmesi mi lazım. Basın mensupları olarak konunun ivedilikle çözülmesi için gerçekten çok umut ediyoruz. Umarım bu mektup son olur. Yerel yetkililer bu konuyu umursarlar. Yoksa gerçekten çok üzücü haberler görebiliriz. Durumun düzelmesi tek temennimiz.”
Aynı konuyu dünde ele alıp yetkilileri uyarmıştık. Bakalım Gökay Konuk’un mektubuna yanıt gelecek mi?..