Kadir Çelik, genç bir avukat…
Ancak o avukatlık yapmak yerine köyünde kalıp hayvancılık yapmayı tercih edenlerden…
Birkaç gün önce sosyal medyadan haykırdı…
Çığlık attı…
Çelik şöyle yazdı:
-Sürümün tamamını satıyorum… Almak isteyenler mesaj atabilir. 230 koyun.
Anadolu Merinos cinsi!
Yer: Eskişehir Seyitgazi
Sebebi: Merada Çeşme kurudu. Belediye kaymakam tarım ilçe ve diğer kurumların hiçbirisinin umurunda olmadı.
Hatta hayvancılığı bırakın bile dediler…
-Susuz geçen 1 yıl içinde emeklerimizin karşılığını alamamayı geçtim yaşamasını sağlayamadığımız hayatlar oldu
… Ölüm elbet olur ama bu kadarını hiç yaşamamıştık…
-Koyunları durgun su olan bir göletten suluyoruz. İnanın kimse köpeğine bile o suyu içirmek
istemezken biz gebe koyunları o sudan içirmek zorunda kaldık ve düşük yapan birçok koyunumuz oldu. Satmayıp ne yapabiliriz!
…/…
Normal bir ülkede bu çığlığın üzerine Valilik, kaymakamlık, belediye, Tarım il müdürlükleri
harekete geçer hayvancılığı devam ettirebilmesi için teşvik eder çalışma yapar!
Ancak bizde kimse duymuyor, görmezden geliyor…
“
Bana ne” diyor, başının çaresine baksın isteniyor!
Geçen yıl bölgeyi karış karış gezdik. Sadece büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar susuzluk çekmiyor. Kurt, kuş, ceylan da susuzluktan ölüyor.
Kimse sorumluluk almıyor…
Kimse iş yapmak istemiyor. Vatandaşın derdine derman olmuyor.
Hayvancılık bitiyor…
Şöyle mazeret uyduruyorlar! “bizim insanımız tembel hayvanla uğraşmak istemiyor” “Çoban bulamıyoruz, iyi ki Afganlılar var”
Gerçekçi değil!
İşte hayvancılık yapmak isteyen insanlarımız var! Kimse yardımcı olmuyor!
Yem, ot, ilaç bir yere kadar! Ama hayvancılığın gelişmesi için asıl gerekli olan sudur…
Su yoksa hayvancılık olmaz!
Su olan yerleri de “şap hastalığı” nedeniyle zaten kapatıyorsunuz!
Sonuç belli…
Et fiyatları hiç durmadan artıyor.
Hayvancılık olmazsa yapay ete mahkum olursunuz!
KÖTÜLÜK SIRADANDIR!
Sürekli takip ettiğim bir site var…
-Evrim Ağacı…
Harika makaleler çıkıyor…
Dikkatimi çeken makalelerden birinin başlığı “
Kötülüğün Sıradanlığı: Sıradan İnsanlar Neden Gaddarlık Yapıyor?”
Fatih Birinci’nin makalesini baştan sona okudum…
Kötülük, insanoğlunun bir değeri!
Yazar Birinci’nin makalesindeki dikkat çekici bir bölüm şöyle:
• Hitler savaşı kaybettikten ve faşist Nazi ideolojisi çöktükten sonra, milyonlarca “
aklı başında” insanın bu denli şiddet dolu bir ideolojiye kapılması ve uyum sağlaması bilim dünyasının ilgisini çekti. Dolayısıyla buna neden olan faktörler araştırılmaya başlandı.
•
Bu bağlamda 1951 yılında Solomon Asch insanların, bir çizginin ne kadar uzun olduğuna ilişkin değerlendirme yaparken bile diğer insanların yanlışlığı apaçık olan yargılarından etkilendiğini gösterdi. Buradan da okuyabileceğiniz Asch’in bulgularına göre, insanların yaklaşık dörtte üçü, gerçek tüm çıplaklığıyla ortada olsa
bile çoğunluğun yanlış yargısına uyum gösterip, buna uygun hareket ediyordu…
• …İnsanların büyük bir kısmı
kendi yargısından çok çoğunluğun yargısına güvenir, ahlaki olarak yanlış bulduğu eylemleri bile eğer çoğunluk ya da otorite onaylıyorsa yapar (Kaldı ki otorite çoğu durumda çoğunluğu temsil eder).
İçinde bulunduğumuz sosyal yapıya ve kültüre uyum sağlama yeteneği, insana kendisinin bile inanamayacağı derecede etki eder.
Yazının sonunu aslında hepimiz biliyoruz:
-
Kötülük sıradandır!
DİREĞE ASILAN GAZETE!
Bir zamanlar halkın okuması için gazeteler direğe asılırmış…
Yeni öğrendim…
Fotoğrafta, Köprübaşı subay orduevinin karşısında halkın okuması için direğe asılan bir gazete görülüyor…
REPLİK!
Dün akşam ne yaptın?
-Çok zaman geçti hatırlamıyorum.
-
Bu akşam ne yapacaksın?
-O kadar uzun vadeli plan yapmam! (Casablanca)
YALAN VE CESARET!
Yalan zeka işidir, dürüstlük cesaret. Eğer zekan yetmiyorsa yalan söyleme!
Cesaretini kullanıp dürüst olmayı dene!
Victor Hugo!
GÜNÜN KARİKATÜRÜ: