Amerika'nın New Jersey eyaletinden Seçiciler Kurulu'na üye olarak seçilen Derya Taşkın, Ata toprağı olan Eskişehir'i ziyaret etti.
Amerika'nın New Jersey eyaletinden Seçiciler Kurulu'na üye olarak seçilen Derya Taşkın, Ata toprağı olan Eskişehir'i ziyaret etti. Derya Taşkın, Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'i de ziyaret etti. Seçiciler kurulu Amerika'da bir kere toplanır ve Amerikan Başkanını seçtikten sonra dağılır. Ancak başkanı seçtikleri için de çok önemlidirler. En az 270 kurul üyesi kimi işaret ederse o başkan olur. İşte o isimlerden birisi Derya Taşkın. Kendisini tebrik ederiz. New York'un hemen yanıbaşında Türklerin de yoğun olarak yaşadığı eyaletinden delege olarak seçilmesi iyi bir şey. Yabancı memleketlerde yaşayan Türklerin önemli konumlara gelmesi bizim için çok önemli. İşte Ermeni ve Rum lobilerinin gücünü görüyoruz. Dış ülkelerde Türklerin de örgütlenmesi gerekiyor. Derya Taşkın, Demokrat Parti adına (Bu Demokrat Parti, Amerika'nın Demokrat partisi) seçildiğine göre Joe Biden'a oy vermiştir. Gerçi o Joe Biden'ın karşısında esas duruşa geçip, "Türkiye Cumhuriyeti 83 milyon nüfusuyla emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım" diyenler var içimizde. Ancak aynı çevreler lafa geldiler mi Joe Biden üzerinden komplo teorileri üretip, milliyetçi taklidi yapıp, mağduriyet algısı yapmayı da pek biliyorlar. Derya Taşkın'ın Büyükerşen ziyaretini havuz medyasındaki arkadaşlarımız fark etmemişler herhalde. Ancak Eskişehir'deki trollerden de daha yaratıcı bir çıkış beklerdim doğrusu. "Dış mihraklar Büyükerşen üzerinden Ce Ha Pe'ye talimat verdi. İşte delili!.. Az Sonra..." diye alt yazıların ekranların altından akıp gitmesini çok iyi olurdu mesela. Yazık olmuş; Fırsat kaçırmışlar... "Ulus anıtı, Hristiyan haçı şeklinde" diyenlerden daha yaratıcı bir fitne beklerdim doğrusu. Bizim AK Trollerimiz biraz paslanıyorlar galiba...
Akgören zamanında bıraktı
Eskişehirspor Başkanı Mustafa Akgören duygusal bir konuşma yaparak vazifesini sonlandırdı. Akgören, "Huzurlarınızdan vicdanım rahat, alnım ak, başım dik ayrılıyorum" dedi. Tribünlerden gelen bir yönetim oluşturan Mustafa Akgören'i çoğunlukla desteklemiş, az miktarda eleştirmişimdir. Akgören ve arkadaşlarının en büyük başarısı, kulübün kapanmasını engellemek oldu. Bu süre zarfında da başka başarılar elde ettiler. Dolar kurunun sürekli arttığı bir ortamda bazı borçlar ödendi. Şu anda kulübün 250 milyon liraya yakın borcu bulunuyor. Bu borç tek bir kişinin altından kalkacağı bir borç değil. 20 lira parasına kıyamayanlar çıkmış, sosyal medyada akıl öğretiyor. Mustafa Akgören ve arkadaşları zamanında görevi bıraktılar. Görevi daha çok sürdürmeye kalksalar, haksız yere yıpranırlardı. Oysa ki şimdi saygınlıkları katlanarak devam ediyor. İnşallah günün birinde borçlarımız ödenir. Akgören gibi içimizden çıkan bir kişiyi yeniden kulübümüze başkan yaparız.
Bu işte AK Parti yıpranır
Alpu Kaymakamı Kübra Karaalioğlu Çatacık Ormanlarında faaliyet gösteren Geyik Yetiştirme Çiftliğini ziyaret etti. Mihalıççık İşletme Müdürlüğünden bilgi alan Karaalioğlu, güzel gözlü geyikleri de sevme fırsatı yakalamış. Yeri gelmişken belirtelim; genç ve zarif Kaymakamımızdan dolayı gurur duyuyoruz. Türk kadının her görevi rahatlıkla üstlenebileceğinin örneğini veren Kübra Karaalioğlu'nun önünde uzun bir kariyer ve geniş ufuklar bulunuyor. Biz kızılgeyiklere dönelim. Bilindiği gibi daha önce yaşlanan bazı geyiklerin avlanması için bir ihale açılmış, toplumda bu büyük tepkiler olmuştu. İhale de mahkemeden geri dönmüştü. Belli ki benzer bir başka ihalenin eli kulağında. Şimdiden bu konuda büyük tartışmaların çıkacağını zannediyorum. Dünyanın her tarafında bu tip geyik yetiştirme çiftliklerindeki yaşlı geyikler avlanır ve buradan elde edilen gelir, söz konusu işletmenin çarklarının dönmesinde kullanılır. Gerçi biz işi, "A Ka Pe zihniyeti satacak bir şey kalmayınca geyikleri satıyor" olarak pazarlıyoruz. İşin doğrusu yaşlanan ve zaten yakında ölecek olan geyikler av ihalesine çıkarılıyor. Bu geyikleri avlamayıp ormanlara salsak da durum değişmiyor. Çünkü yaşlı olduğu için zıplayıp kaçamayan, insana da alışkın olan geyikler kaçak avcıların nişangahında beliriveriyor. Yani geyikler yine insanlar tarafından avlanıyor. Bu gerçeği değiştiremezsiniz. Tabii avlanmanın etik bir şey olup olmadığını tartışabiliriz. Mesela bana kalırsa ok ve yay hâriç avlanmanın "Sportmen" bir yanı yok. Kişisel olarak avda ateşli silahların kullanılmasına karşıyım. Ancak bunları ele almak konunun dışına çıkmak olur. Yine av silahlarının ulu orta satıldığını, mafyanın böylece zahmetsizce silahlandığını da tartışabiliriz. Ya da ne bileyim mesela Türkiye'de avlanmanın iyi denetlenemediğini, kaçak avlanmanın çok yaygın olduğunu da tartışabiliriz. Ancak bunların hepsi konuyu çarpıtmak olur. Bana kalırsa geyiklerin avlanmasıyla ilgili bir mahsur bulunmuyor. Ancak toplumun ekseriyetinin bu işe karşı olduğunu da unutmamak lazım. Üstelik bu ekseriyetin, "Bakın; mantıklı konuşalım" diye başlayan bir cümlenin devamını dinlemeye de pek niyeti yok. Yani toplumun geniş kesimini ikna etmeniz mümkün değil. Çünkü toplum bu konuda mantıklı argümanlarla ikna edilmek istemiyor. Yeni bir geyik avlanma ihalesinin, yeni "Geyik muhabbetleri" doğuracağı aşikar. Bu işin faturası da muhtemelen AK Parti'ye kesilecektir. Ben AK Partililerin yerinde olsam – haklı olduğumu bile bile – bu ihalenin açılmasını istemezdim. Nihayetinde yıpranacak olanlar kendileri.