Demokrat Parti (DP) Eskişehir teşkilatı içerisinde yaşananlara baktığımda üzülüyorum. Yıllarca ülkenin yönetiminde söz sahibi olan, şapkasını salladığında Türkiye’de yer yerinden oynatan ‘Baba’ lakaplı Süleyman Demirel’in partisinde birileri, birilerini yemeğe çalıyor!
Partinin durumu ortada. Parti iktidardan düşüp, daha sonraki seçimlerde derlenip toparlanamayınca, Adalet, Doğru Yol ve Demokrat Parti dönemlerinde yıllarca üye, mahalle delegesi, yönetimlere girebilme, belediye ve il genel meclisi olabilmek için bir biriyle kıyasıya yarışanlar bugün baktığımda çoğunluğu AK Parti’de olmak üzere başka siyasi partilerin çatısı altına girmişler.
Tıpkı rahmetli Turgut Özal’ın kurmuş olduğu ve iki dönem Genel Başkanlık ve Başbakanlık yaptıktan sonra Cumhurbaşkanı seçilip partisiyle organik bağını kesmesinden sonra ANAP nasıl yavaş yavaş eridi ise Doğru Yol Partisi de Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanı olmasıyla aynı akıbete uğradı.
3 Kasım 2002 genel seçimlerinde muhalefette olmasına rağmen oy kaybeden DYP, kıl payı denebilecek bir oranla yüzde 9,54 oyla baraj altında kalarak 16 yıl aradan sonra TBMM dışında kaldı. Genel Başkan Tansu Çiller de bütün sorumluluğu üstlendiğini açıklayarak 7. büyük kongrede aday olmayacağını açıkladı. 6 genel başkan adayının katıldığı 14 Aralık 2002'de yapılan 7. büyük kongrenin birinci turunda oy kullanan 1109 delegenin 815'inin oyunu alan Mehmet Ağar, DYP'nin 6. genel başkanı oldu.
Tansu Çiller’den sonra genel başkan olan Mehmet Ağar’da Demokrat Parti’yi ayağa kaldıramadı. Daha sonra Genel Başkan seçilen Hüsamettin Cindoruk, Namık Kemal Zeybek’de beklenen başarıya ulaşamadılar. Bugünkü Genel Başkan Gültekin Uysal’da her ne kadar DP’yi ayağa kaldırmak için uğraşsa da çok ama çok zor. AK Parti erimediği, merkez sağda bir başka partiye ihtiyaç duyulmadığı sürece DP’nin başarılı olması zor gibi görünüyor.
Durum böyle iken bile geçmişte yaşananlardan hiç ders almayanlar, sanki DP iktidardaymış gibi hareket ederek hala birilerinin kuyusunu kazmaya devam ediyorlar. Yönetimlerde olmayanlar, mevcut yönetimlerdeki insanları Genel Merkeze, İl ve Yüksek Seçim Kurullarına şikayet ederek görevden aldırmak için uğraşıyorlar.
Tepebaşı İlçe Başkanı Genel Merkez tarafından atamayla göreve geldi. Bu süre içerisinde kongre yaparak yoluna devam etmesi gerekenler, verilen süre içerisinde genel kurullarını yapmayınca münfesih (bozulmuş, geçerliği kalmamış) durumuna düştüler.
Normal zamanda genel kurullarını yapamayanlar şimdi mevcut yönetimlerin de münfesih durumuna düşürmek için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.
Hayret vallahi. İyi ki de DP iktidar veya iktidar ortağı bir parti değil. Eğer öyle olsaydı bugün parti içerisinde birileri, birilerini adeta partinin penceresinden atardı koltuklara sahip olmak için. Yüzde 2’lere düşmüş bir partide birileri neyi paylaşamıyor anlamış değilim. Bugün kendileri o koltuklarda otursalar ne olacak.
Ben Odunpazarı İlçe Başkanı Niyazi Çetin ve İl Başkanı Emre Demir’in yerinde olsam, partinin kapısının anahtarlarını bugün koltuk kavgası yapanlara verir, ceketimi alıp giderim. Bakalım her ay sekreterin maaşı, elektrik, su paralarını ödeyebilecekler mi?
*-**************
ADETA GÖBEK ATIYORLAR
Türk halkının ve mevcut hükümetin çok istemesine ve çok mücadeleler vermesine rağmen maalesef 2020 olimpiyatlarını düzenleme yetkisi Türkiye’ye verilmedi.
Bakıyorum buna sevinenler, nerede ise adeta göbek atanlar var. Sosyal Paylaşım sitelerindeki yorumları okudukça üzülüyorum.
Olimpiyatları düzenleme yetkisi Türkiye’ye verilmiş olsaydı bunu AK Parti’nin bir başarısı olacağını düşünenler, bu başarı AK Parti’ye yazılmasın diye günlerce olimpiyatların Türkiye’de yapılmaması için dua ettiler! Kaybeden AK Parti hükümeti değil Türkiye’nin olduğunun herhalde farkında değiller!
Cumartesi günü CHP’li bir arkadaşımla sohbet ediyorum. Yanımızda iki arkadaş daha var. Oda Olimpiyatlarının yapılması hakkının Türkiye’ye verilmemesinden duyduğu mutluluğu ballandıra ballandıra anlatıyor.
Türkiye’nin tercih edilmeyişinin gerekçesini de söylüyor:
‘Eğer olimpiyatlar Türkiye’de yapılmış olsaydı haremlik-selamlık uygulanacaktı. Kızlar ayrı, erkekler ayrı statlarda yarıştırılacaktı. Kızların oynadığı salon sporlarındaki mücadeleye erkekler alınmayacaktı. İşte bu haremlik-selamlık uygulanacağı Olimpiyatların hangi ülkede yapılmasına karar verecek kurul üyelerinin de kulaklarına gittiği için Türkiye’yi tercih etmediler.’
Yuh artık. Dünya’nın gözü önünde bir olimpiyat düzenlenecek, o olimpiyatlarda da Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti haremlik-selamlık uygulayacak. Bu sözlere bırakın insanları, kargalar bile güler.
Türkiye İran değil. Hükümet AB’ye girmek için birçok kanunu yenilemek, AB şartlarına uyumlu hale getirmek için uğraşırken, birileri hala Olimpiyatlar Türkiye’de yapılsaydı “haremlik-selamlık” uygulanacak diye insanları kandırmaya çalışıyorsa ben onun Türklüğünden şüphe duyarım.
İşte bu savsatalar yüzünden sol iktidara gelemiyor. Bu dedikoduları çıkaranlar AK Parti hükümetine çamur atayım, insanların gözünde küçük düşüreyim diye mücadele ederken, aslında ekmeğine yağ sürdüklerinin farkında değiller.
*-********
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...