Görüşler
Bir şarkısın sen...
Üç büyük sanatçıdan bugün sadece "Emel Sayın"
yaşıyor...
1970’li yılların ortaları...
Emel Sayın, Moskova’da bir konser veriyor...
Doğal olarak kendi repertuvarına bağlı bir konser...
"Kalinka" falan söyleyeceği yoktu!
Konserin son parçası olarak "Çile bülbülüm çile"yi seçmişti...
Şarkının ünlü nakaratındaki "Allah" sözcüğünü bir kez söyledikten sonra dinleyicilerden de istedi.. Ve iki hecelik "Allah" sözcüğünü Ruslar hep bir ağızdan tekrarlamıştı. ..
Ertesi gün "Tercüman" gazetesi manşeti attı:
"Emel Sayın komünistlere Allah dedirtti!...”
…………..
Zamanı durdurmak mümkün mü?
Şaka değil, "Zeki Müren"in aramızdan ayrılmasının üzerinden tam 16 yıl geçmiş...
"Sanat Güneşi” imiz için Bursa’da anma töreni düzenlenmişti...
Anımsayanlarınız olacaktır...
Vasiyeti açıklandığı zaman Türkiye duygulanmıştı:
"Tüm varlığımı Mehmetçik Vakfına bağışlıyorum..."
Bugün sağolsaydı, "Balyoz" yemişçesine kahrolurdu Silivri’ye bakarken...
Hele şehitlerimiz için..
Kim nasıl “Allah” dedittirdi…
…………
41 yıl önce DDY Düğün Salonu'na eşimizle birlikte çıkarken o şarkı çalıyordu:
"Samanyolu..."
1975’de Romanya'nın “Köstence” kentindeki bir otelin salonundaydık...
Üç beş masa vardı…
Otelin orkestrası başladı: "Sen kalbimin mehtabısın...
" Evet..
"Berkant da yok artık..."
Ama belleğimizden silinir mi hiç?
"Bir sarkışın sen" derken içimiz daha da titreyecek artık...
"Ömür boyu sürecek..."
Mehtabımız güneşimiz sadece kişisel aşkla mı yanıp sönecek!..
Hayır…
Berkant, bunu anlatmak istiyordu...
“Sevgiyi paylaşmanın güzelliğini…”
Kaybolan kadın
Polis müfettişi, karısı denizde kaybolan adamın kapısını çalmış ve "Size bir iyi, bir de kötü haberim var" demiş :
"Karınızı körfezin dibinde bulduk..."
"Aman tanrım" demiş adam:
"Peki, iyi haberiniz nedir?"
Müfettiş, "Şeeyyy! Mayosunun içinde bir sürü istiridye bulduk' efendim" demiş:
"Hepsinin de içinde maddi değeri son derece yüksek inciler var..”
Adam, merakla karısının nerede olduğunu sorunca da devam etmiş:
"Hanımfendiyi yine aynı yere salladık, yarın sabah erkenden çekeceğiz!.."
Beton Temel
İnşaat ustası Temel genel kontrolden geçmiş ve iki gün sonra da sonuçları için hastaneye gitmiş...
Doktor anlatmış:
"Böbreklerin kum toplamış, kanında da demir fazlalığı var..."
Temel birden hoplamış:
"Desene doktor, beton gibiyim!"
Günün Olayı
Başbakan diyor ki:
"Gelecekte farklı unvanlar altında yine beraber olacağız."
Ne dersiniz?
"Tek adam" unvanından başka, bir unvan olabilir mi ki…
Haldun Ertem
Günün Biberi
"Benden öncekiler gibi koltuğa yapışmayacağım" diyen Erdoğan son kez aday oldu...
İlçe, il, belediye koltuğu, parti başkanlığı ve başbakanlık koltuğu, sırada Çankaya koltuğu...
“Gerçekten koltuğa yapışmıyor, değiştiriyor!”
Gerilim
Hamas lideri Meşal, Erdoğan için "Sen artık İslam aleminde de lidersin" demiş.
İslam aleminden önce hangi alemde liderdi ki!
Fahrettin Fidan
Kolsuz Yaşar’dan
Merhumu nasıl bilirdiniz?
"Google’a bir bakalım hocam!"
Kıssa-dan
Orhan Pamuk’a göre, Türkiye’de aşırı sağcılar laikmiş…
Demek..
“Aşırı solcular da dinci!..”
CHP artık “umut” olmak zorunda!..
"Kemal Kılıçdaroğlu" Genel Başkan olduktan sonra "CHP iktidar olur mu?” sorusunun ışığında vurgulamıştık:
“Ama umut yaratılmıştır ..."
Biliyorsunuz, ona "Gandi Kemal" adını halk taktı...
Nasıl oldu bu?
Sakin tavırları, bağırmadan konuşması, sıradan giyim kuşamı ile pek çok kişiden eleştiri almıştı: "Pırıltısı karizması yok, bürokrat kılıklı bir politikacı lider olamaz..."
Ama daha sonra "anti kahraman", birdenbire "kurtarıcı bir kahramana" dönüştü...
Evet, CHP Genel Başkanlığı çok önemli bir makamdır... Ama "Kılıçdaroğlu" olayında süreç tersine işlemiştir.
Makam kişiyi kahramanlaştırmamış, kişinin kahramanlaşması o makama gelmesine yol açmıştır... Acaba bugün de böyle mi?
Genel olarak bakıldığında, Türkiye’de yine AKP ve Erdoğan konuşuluyor...
Hem de son zamlara karşın!
CHP’nin en çok konuşulduğu yer ise galiba Eskişehir...
Topu topu üç belediye var, her gün aday çıkarıyoruz...
Yerel seçimlere bir yıl kaldı...
Kılıçdaroğlu "Yeni CHP"sini tabanına daha açık ve inandırıcı biçimde açıklamalı...
CHP artık gerçekten "umut" olmak zorunda…
Ana okulunda gün isimleri
Ana okulunda çocuklara günlerin isimlerini öğretmeye başlamışlar...
3-4 yaşında çocuklar bunlar...
Ayşe Hanım da torunu "Onur"a yardımcı olmak istemiş ve ilk beş günden başlamış:
"Pazartesi-Salı-Çarşamba-Perşembe- Cuma" demiş:
"Sonra, tatil-tatil...”
Bir söylemiş, iki söylemiş sonunda küçük Onur, "Tamam anne anladım" demiş:
"Okul-okul-okul-okul-okul, sonra tatil-tatil!
Günün Şiiri
Gece yarısı düşleri
Gayrı esmez de kavak yelleri
Delisinden ağırından, başımıza
Zor, zor ama, boş oda
Soğuk yatak
Anasızlık parasızlık, yarsızlık
Bu yaşımızda
Yok, yok işte, ne yapsanız
Bir taze, bir güzel, bir küçük
Kadın eli aşımızda
Bahtımızsa, bir kapalı kutu
Çözülmez bilmece, ne açılır ne bilinir
Bir bela ki sormayın, başımızda...
M.Sunullab Arısoy (Varlık-1953)
Güzel bir kadın görünce
Fransız "göz kırpar.."
İngiliz "selam verir.."
İtalyan "dudaklarını ısırır.."
Alman "esas duruşa geçer.."
Amerikalı "hesap yapar.."
Türk "Ah" çeker...
Günün Balı
Bazı yerlerde turistlere zorla ve pahalı su içiriyormuşuz...
Üzüm yesinler efendim..
"Salkım salkım!.."
Balthör
Günün Sözü
Planınız bir yıl içinse pirinç ekin, on yıl içinse ağaç dikin, yüz yıl için ise insanları eğitin…
Huang-Çe