BELEDİYE MECLİS ÜYELERİ DE ÖNEMLİ

Hemen hemen tüm partiler isim yapmış, kamuoyunda tanınan, rakiplerini zorlayacak, seçim kazanma şansı yüksek belediye başkan adayı ararlar.

Parti üyesi değil, partiyle uzaktan yakından ilgisi yok, belki de kapısından bir kez dahi girmeyen insanları belediye başkan adayı yaparak hedefine ulaşmak isterler.

Belediye Başkan adayının getireceği oy elbette önemli. Var olan parti oylarının üzerine artı oylar koyamazsa o partiler seçimlerde hedeflerine ulaşamazlar. Partinin belirli bir oyu var. Bu oyun üzerine belediye başkan adayı da bir şeyler koyabilecek. Ancak sadece partilerin kendi oyları, artı belediye başkan adayının getireceği ekstra oylar da seçim kazanmaya yetmiyor.

Partinin aldığı oy aşağı yukarı belli. Geçmiş seçimlerde aldıkları oylara bakarak bir tahmin yürütebilirler. Belediye başkan adayının getireceği oyların yanı sıra belediye meclis üyelerinin de getirecekleri oylarda önemli. Kamuoyunda tanınan, sevilen ve aday yapılması halinde getirisi olacak isimler bulunup onlara da belediye meclis üyeliği teklifinde bulunmalı partiler.

HOCA’NIN TAKTİĞİ TUTTU

Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, 1999 yılında ilk kez DSP’den Büyükşehir Belediye Başkan adayı olduğunda, Odunpazarı ve Tepebaşı Belediye Meclis üyelerini belirlerken siyasi görüşlerinin ne olduğuna bakmadı. Listeye yazdığı kişilere baktığımızda sağ görüşlü isimler bile vardı.

Yılmaz Hoca için önemli olan kişinin hangi siyasi partiden olması değil, vitrinde her düşünceden isimlerin de bulunması idi. Bu taktiği 2004 ve 2009’daki seçimlerde de uyguladı. Bu iki seçimde de Yılmaz Hoca başarılı olduysa, listesinde her siyasi görüşe sahip belediye meclis üyelerinin de bulunmasının büyük payı var.

Yılmaz Hoca 30 Mart 2014 de yapılacak olan yerel seçim öncesi de belediye meclis üyesi adaylarını belirlerken geçmiş üç seçimde uyguladığı ve başarıyı getiren taktiği uygulamak için harekete geçmiş. Yine sağ veya sol düşünceye sahip olup olmadığına bakmadan vitrinde zenginlik yaratacak isimleri bulup meclis üyeliği teklifi götürdüğünü duyuyoruz.

YILDIZI PARLAYANLAR

CHP’DEN ADAY OLUYOR

Örnek verecek olursam. 2009 yılın da yapılan mahalli seçimlerinde MHP Tepebaşı Belediye Başkan adayı olan ünlü iş adamı, eğitimci Serdar Taci Zengin’e CHP’den belediye meclis üyesi adaylığı teklif edilmiş. DP, AK Parti, MHP ve diğer siyasi partilerde sivrilmiş, herkes tarafından sevilen ancak partileri tarafından ötekileştirilmiş isimlerle görüştüğü de kulağımıza fısıldanıyor.

*-*********

Karacan’da Karamanlı’da geziyor

Toplumun büyük çoğunluğu yerel seçimlere kilitlendi. Ocak 2014 de yapılmaya başlanacak olan oda seçimleri, yerel seçimlerin gölgesinde kaldı.

Yerel seçimlerle yatıyor, yerel seçimlerle kalkıyoruz. Toplumun büyük çoğunluğunu ilgilendiren oda seçimlerini çok fazla konuşan yok.

Başkanlığa soyunanlar, yönetimlere aday olanlar ile mevcut oda başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin dışında oda seçimleriyle ilgilenenlerin sayısı çok fazla değil.

Hatta baktığımda bazı oda başkanları sanki seçim yapmayacaklarmış gibi çok rahat. Kimi oda başkanları da, koltuğunu garantilemiş olacak ki, oda seçimlerini bırakmış gönül verdikleri partilerin adayı ile koşuşturuyor.

Karacan, özellikle işin şov yönünü çok iyi bilir. Bu nedenle esas propaganda dönemi başladığında, alışık olmadığımız propaganda yöntemlerini görebileceğiz. Onun hazırlıkları içerisinde olduğu bilgileri geliyor.

Maillerime baktığımda Harun Karacan’ın gün içerisinde yaptığı ziyaretlerle iki-üç mailin geldiğini görüyorum.

KARAMAN’LIDA GEZİLERDE

Tornacılar ve Oto Tamirciler Odası’nda Ocak ayı içerisinde yapılacak olan seçimlerde üç aday başkanlık için yarışacak. Her ne kadar üç aday varsa da, seçimin mevcut Başkan Halil Kılıç ile Başkan Vekili Adnan Karamanlı arasında geçeceği konuşuluyor.

Adaylara baktığımda Adnan Karamanlı, adaylık açıklamasını yaptığının ertesi gününden itibaren sanayi çarşısındaki esnafları tek tek dolaşmış. Bazılarına ise iki veya üç defa gittiği söyleniyor. Karamanlı üyeleri turlarken, başkan Halil Kılıç’ta, telefon ve mailler ve bürokrasiye takılanların işlerini çözmeye çalışıyormuş.

Her üç başkan adayına da başarılar dileyelim.

Resimaltı:

*-********

‘BEN MEDİKALPARK’DA ÇALIŞTIM’

Salı günkü köşemde Eskişehir’den Kadıköy Florence Nightingale Hastanesi’ne tabiri caizse transfer olan ESOGÜ Göğüs Kalp Damar Ana Bilim Dalı Kurucusu Prof. Dr. Recep Aslan hocamın Eskişehir’den ayrılmasının tıpkı Prof. Dr. Yavuz Beşoğul gibi bir kayıp olduğunu yazmıştım.

Yazımın içinde Prof. Dr. Yavuz Beşoğul’un ESOGÜ’den ayrıldıktan sonra İstanbul Kadıköy Acıbadem Hastanesine çalışmaya başladığını yazmıştım. Yazımı İstanbul’dan okuyan değerli dostum Yavuz Beşoğul, telefon ederek Recep Aslan Hoca ile ilgili yazımdan çok etkilendiğini, kendisiyle yıllar sonra tekrar aynı hastanede birlikte olmaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi.

Bir de hatırlatma yaptı:

‘Sadiciğim ben Eskişehir’den İstanbul Medikal Park Göztepe hastanesine geldim. Aslında sende bunu çok iyi biliyorsun. Bir dalgınlık oldu sanıyorum. Acıbadem Hastanesinde hiç çalışmadım.’

Yavuz Hocam haklı. Yazımı yazdığım gün Eskişehir Acıbadem Hastanesi’nden gelen dostlar vardı. O dostların arasında İstanbul Acıbadem’de çalışmış olanda vardı. Yavuz Hocam da İstanbul’da olunca hastaneler karışmış. Aslında yazının içerisinde sadece bir yerde geçiyordu. Yavuz Hocam dikkatli bir okur. Gözünden kaçmamış.

Böylelikle yapmış olduğum bir hatayı da düzeltmiş oldum, hem de ikisini de çok sevdiğim Prof. Dr. Yavuz Beşoğul ile hocaların hocası Prof. Dr. Recep Aslan Hocamı da bir kez anma fırsatım oldu.

*-*********