Başkan Kurt esnafı mağdur etmez!

Yazımızın konusu bir ruhsat hikayesi…
Olayın kahramanı esnaf olan Alpaslan Özkan…
Özkan, uzun yıllardan bu yana gözlükçülük yapıyor. 71 Evler Mahallesi’nde bir gözlükçü dükkanı açmak istiyor. Sonuçta aradığı gibi bir bina buluyor.
Ancak binayı kiralamadan önce ruhsat alıp alamayacağını bilmediği için ruhsat almak için Odunpazarı Belediyesi’ne başvuruyor.
Belediyedeki bürokratlar, yapıya bakıyor ve “ticari yapı” olduğunu bu nedenle ruhsat alabileceğini söylüyor. Sonuçta Alpaslan Özkan, başvurusun yapıyor, belediyeden 4 tane memur gelip inceleme yapıyor ve “40 lira yatır ruhsatını al” diyorlar!
Özkan, tüm evraklarını ve bürokratik işlemleri tamamladıktan sonra ruhsatını alıyor. Daha sonra sağlık il Müdürlüğüne’de başvuruyor. Gerekli işlemler bittikten sonra tam dükkanı açacakken, kendisine “Ruhsatınız iptal edildi” diye bilgi geliyor.
Özkan şaşırıyor…
Ne yapacağını bilmiyor:
Çünkü, belediye ruhsatı verdiği için bina sahibiyle uzun dönemli bir sözleşme yapıyor ve ücretin bir kısmını da ödüyor. Dahası dükkanın içine 100 bin liralık masraf yapıyor. Gözlük dolabı, raf, optik makinalar alıyor. Bunları yaparken de bankadan kredi alıyor.
Yeni aldığı ruhsatının iptali üzerine soluğu doğrudan Odunpazarı Belediyesi’nde alıyor…
-Neden?
-Niçin?
-Nasıl?
Sorularını ardı ardına soruyor. Ancak tatmin edici bir yanıt alamıyor. Belediye yetkilileri diyor ki, “Yanlışlık oldu”
Peki bu yanlışlık sonucu vatandaşın zararını kim karşılayacak?
Orası meçhul!
Ekonominin durumu belli! Esnaf zor ayakta duruyor. Durum böyleyken, kredi çekip iş yeri kurmak isteyen esnafı böyle “sudan bahanelerle” zarara sokulmamalı! Tam tersine vatandaşa yardımcı olunmalı! Belediye “yanlışlık yapıyorsa faturası vatandaşa kesilmemeli”
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un bu konudan bilgisi var mı bilmiyorum! Bildiğim, başkanın haksızlığa uğrayan vatandaşın yanında olduğududur!
Adalet şart, ruhsatlarda keyfilik olmamalı! Bırakın vatandaş çalışsın, kazansın!
 

BÜYÜK RESME BAKIN!

Son dönemde sürekli olarak şöyle bir söz duyarsınız:
-Büyük resme bakın!
İçte ve dışta düşman arayanların dilindedir, “büyük resim”
Gerçekten var mıdır?
Evet vardır! Ancak kimin görmesi gerektiği önemlidir!
“Matematiksel” isimli sosyal medya hesabında bu konuyla ilgili şu çarpıcı tespit yapılıyor:
-Asgari ücretle karnı doyan, kredi kartına dokuz taksitle ev ihtiyaçlarını karşılayan, 120 ay vadeli krediyle ev sahibi olan, hafta sonu AVM’de alık gözlerle dolaşan ve çılgın projelerin ütopyasıyla tatmin olan toplum büyük resme bakmaya gerek duymaz.
-İşsizliğe, yoksulluğa, cehalete, gelir dağılımındaki dengesizliğe, adalet sistemindeki çarpıklığa, rant için yok edilen doğal alanlara kafa yormaz.
-Unutmayın, bilginin erişilebilir olduğu erişildiği anlamına gelmez. Cehalet, sadece bilginin yokluğu değil, politik ve kültürel mücadelelerin doğal bir ürünüdür.
 

BİLİNÇLİ Mİ YAPILIYOR?

Şu sıralar bilinçli olarak mı yoksa cahillikten yapıldığını bilemediğim olaylara tanıklık ediyoruz…
Sabah gazetesinin manşetinde mesela…
19 Mayıs Ulusal Egemenlik ve Atatürk’ü Anma bayramında padişah Vahdettin’in fotoğrafının konulması…
Hata desen hata değil!
Bilinçli yapılmış…
Bir başka örnek!
Camiden “çav bella” marşını çalmak!
Neden ihtiyaç duyuldu, neden yapılıyor anlamak mümkün değil! Bunun gibi yüzlerce örnek gösterebilirim. Bir yerden düğmeye basılmış gibi toplumu barut fıçısı haline dönüştürmek isteniyor…
 

BU TARİF HANGİ PARTİNİN!

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın eski danışmanı ve Anadolu Ajansı eski Genel Müdürü Kemal Öztürk sosyal medya hesabından oldukça ilginç tespitlerde bulundu…
Kemal Öztürk 4 madde de topladığı eleştiriler şöyle:
Eğer bir siyasi parti;
1.Bayrağını, afişini parayla astırıyorsa
2.Fikirlerini savunması işin parayla kalem tutuyorsa
3.Hasımıyla mücadele için paralı trol ordusu besliyorsa
4.Mitinglerini gençlik teşkilatı değil, parayla bir ajans yapıyorsa O parti fikren tükenmiştir…
…/…
Sizce hangi partiyi tarif ediyor!

GÜNÜN KARİKATÜRÜ