Eskişehir’in bazı konularda çok ağır işlediğini hatta yerinde saydığını sık sık dile getiriyoruz. Bunun en büyük etkenlerinden biri Eskişehir de mevcut olan siyasi yapının birbirine zıt olması ve her siyasi yapının diğerinin yapabileceği olumlu işlere bile muhalif yaklaşması.
Belki de bu yüzden yıllar önce açık ara önde olduğumuz komşu iller ile şimdi rekabet etmeye çalışıyor ve maalesef bazı konularda diğerlerinden daha geride bile kalabiliyoruz.
İktidar temsilcilerinin de, yerel yönetimlerinde, bürokratlarında bu havaya uydukları geçmiş dönemlerde bunun acısını fazlasıyla çekerken, bu dönemde de zaman zaman bunun örneklerini yaşayabiliyoruz.
Bizim şehir olarak ciddi sorunlarımızdan bir tanesi de, ufak sorunları büyük gündemlere çevirmek ve çözmemek için direndikçe direnmek.
Örneğin Kurtuluş Kapalı Pazarı… Yıllardır bir çatı aktarımının yapılmadığı, birkaç düzenlemenin gerçekleşemediği noktalardan biri. Maliyeti çok fazla olmayacak bir çalışma için neden bu kadar bekleniyor bilemiyorum. Belki pazarcıların bir inadı var, belki sorumluların, belki Belediyenin bilemem, gördüğüm yıllardır değişim için en ufak bir adım atılmadığı.
Örneğin İstasyon Köprüsü… İş öyle bir hale geldi ki, insan iyi ki Boğaz Köprümüz yok dedirtiyor. Şehrin iki ucunu birbirine bağlayan bu köprü yıkılacak orası tamam. Ne zaman yıkılacak, kim yıkacak, üstündeki tramvay ulaşımı ne olacak, ne kadar sürede olacak belli değil. İktidar Partisi temsilcileri de, Belediye yetkilileri de sanırım bu konu hakkında bir şey bilmiyor ki, melül melül bakıyor ve bekliyoruz.
Koca Çevre Yolu’nda yıllardır A.Ü. hizasındaki bir bölüm işleyemiyor. İstimlâk sorunu, mahkeme kararı v.s. derken yıllar olmuş anlaşma sağlanamıyor. ,İktidar Belediye sorumlu diyor, Belediye İktidar’a topu atıyor, olan yine vatandaşa oluyor. Çevre yolu arası, ara sokak modeli, bakalım kaç sene daha vizyonda olacak.
Örnekleri alt alta sıralayıp, sayfalar dolusu akıp gidebiliriz. Birileri durmadan yazıyorsunuz ama sonuç değişmiyor diyebilir. Haklılar da. Ancak unutmamakta fayda var, deniz kenarındaki kayalıklara şekil veren, durmadan kıyıya vuran dalgalardır… Biz büyükmü
küçük mü demeden dalgamıza bakalım…