Hakan Cirit’i öğretmenlik yaptığı dönemlerden tanırım. Bilecik İl Milli Eğitim Müdürü olan, uzun yıllar Eskişehir Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen Sendikası Şube Başkanlığı yapan İsmail Altınkaynak tanıştırmıştı.
Çok iyi bir dostluğumuz oluştu. Aradan seneler geçti okul müdürü oldu. Hem de varoş denilen bir kenar mahallede. Atandığında okulun içinde olduğu fiziksel durumu anlatmıştı. Sanki yıllardır el değmemiş bir okuldu. Çok uzun süre kalmadı o okulda. Ama görev yaptığı süre içerisinde, okulun fiziki şartları değişti. Yıllardır el değmemiş okul, sanki inşa edilmiş gibi oldu.
Kendisine o yıllarda şöyle takılmıştım.
‘Hakan, senin tayinini Yenikent İlköğretim Okuluna yaptıralım. Ben bu okulda Aile Birliği Başkanlığı yapıyorum. Seninle el ele verirsek bu okulda yeni bir okul haline gelir.’
‘Abi bu okulda yapacağım işler var daha. Onları da tamamladıktan sonra olur. Başladığım işi yarım bırakmam. Sen gazetecisin çevren var. Benden daha iyi imkanlar yaratırsın. Ama ben ilk müdür olarak atandığım bu okulumun fiziki şartlarını merkezdeki bir okul gibi yapmadan ayrılmam.’
Değerli kardeşim Hakan Çirit, kafasına koyduğu bir işi tamamlamadan rahat uyuyamaz. Bunu iyi bilenlerdenim. Daha sonra Odunpazarı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde Şube Müdürü oldu. Kendisini zaman zaman ziyarete gider, çayını içer sohbet ederdim. Makamında otururken odasına gelen kim olursa olsun mevzuatlara uyan bir iş ise, o işi sonlandırmadan kişileri göndermezdi. Birçok öğretmen, öğrencinin yasal olarak yapılması gereken işlerini yaptığına bizzat şahit oldum.
Mesleğini, meslektaşlarını ve öğrencileri çok seviyordu Hakan Cirit. Tıpkı Bilecik İl Milli Eğitim Müdürü İsmail Altınkaynak gibi.
İsmail Altınkaynak’a da,’Ya İsmail sen ne zaman Milli Eğitim Müdürü olacaksın. Bu görevi çoktan hak ettin. Ben şahsen elimde imkan olsa seni bugün Milli Eğitim Müdürü yaparım’ derdim.
Önce İsmail Altınkaynak Milli Eğitim Müdürü oldu. Ardından da Hakan Cirit. İkisi de bugünkü grevlerine hak ederek geldiler.
Hakan Cirit’e de, İsmail Altınkaynak’a da başarılar diliyorum.
*-*******
DEVLET HASTANESİNE GÖNDERİLDİ
Geçtiğimiz günlerde Yunus Emre Dr. Muharrem Şenel ile ilgili yazdığım yazımın içerisinde, gezi eylemlerine katıldığı gerekçesiyle hakkında soruşturma açıldığını ve soruşturma sonunda Devlet Hastanesi’ne geçici olarak görevlendirileceğini yazmıştım.
Gelen baskılar sonunda Yunus Emre Devlet Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Opt. Dr. Muharrem Şenel, kendisine özel hastanelerden gelen teklifleri değerlendirerek kamudaki görevinden ayrılmak için dilekçesini vermiş.
Aslında Devlet Hastanesine gidecek hekim Muharrem Şenel idi. Dr. Muharrem Şenel, istifa dilekçesini verdikten sonra görevlendirme yapılamayacağı için, Yunus Emre Devlet Hastanesinden bir başka Kalp Damar Cerrahisi hekim Devlet Hastanesine gönderilmiş.
Şenel istifa dilekçesini verdi. Operasyonun yapılması da gerekiyordu. Çünkü Yunus Emre Devlet Hastanesi’nden bir hekim Eskişehir Devlet Hastanesine gidecekti. Ve Dr. Şenel’in ayrılması ile bir başka isim görevlendirildi Devlet Hastanesine. Ancak operasyon için düğmeye basıldığında düşülen isim ile Devlet Hastanesine giden isim adı sanı geçmeyen isim oldu.
*-*******
19 Ağustos 2014’de üye olmuş
AK Parti İl Başkanı Dündar Ünlü aradı. İki defa isim vermeden bir kardeşimin AK Parti’ye üyelik formu doldurmasına rağmen üye yapılmadığını yazmıştım.
İlk yazımdan sonra Dündar Ünlü telefon ederek, her ne kadar isim vermesem de o kişinin ismini söyleyerek, kendisini partiye gelerek üye olmasını istemişti.
‘İsmini yazmadığın ancak ben kendisinin kim olduğunu bildiğim arkadaş partiye gelsin. Üyelik formunu ben dolduracağım o arkadaşımın. Form doldurdu ise üyelik kaydının yapılmaması mümkün değil’ demişti.
Dündar Ünlü, dün bir kez daha telefon etti.
‘Sadi abi o arkadaşın ismini yaz artık. Ben biliyorum. Yazılarından sonra pek çok kişi de kim olduğunu tahmin etti. Araştırdım. O arkadaş 19 Ağustos 2014 tarihinde partiye üye olmuş. Bugün resmen AK Parti’nin üyesi. Kendisinin bilgisi olmaması mümkün değil. Diyelim ki üye olduğunu bilmiyor. Siz yazın da haberi olsun’ dedi.
Artık ismini veriyorum. İbrahim Atıcı.
İbrahim Atıcı’nın AK Parti’ye üyelik kaydı 19 Ağustos 2014 tarihinde gerçekleştirilmiş.
*-******
Kavak Ağacı ile Kabak
Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş bir hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:
-Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?
-On yılda, demiş kavak.
-On yılda mı? Diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak.
-Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak!
-Doğru, demiş kavak.
Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kabak üşümeye sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış. Sormuş endişeyle kavağa:
-Neler oluyor bana ağaç?
-‘Ölüyorsun’ demiş kavak.
-Niçin?
-Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için.
1.Ders: Çalışmadan emek harcamadan gelinen nokta başarı sayılmaz. Kolay kazanılan, kolay kaybedilir. Her işte alın teri ve emek şarttır.
*-*******
FIKRA:
Boyalı at
Kovboy hışımla bardan içeri girer ve:
-‘Benim atımı kim boyadıysa ayağa kalksın’ der.
En arkadan iri yarı kocaman bir kovboy kalkar:
- ‘Ben boyadım ne olacak?’ der.
Bizimki:
- ‘Hiç, ikinci katı ne zaman atacaksın diye soracaktım’ der.