Bari termik olmasaydı

7 Kasım 2019 08:29
A
a
Sütiş Eskişehir
2020 bütçesinde Eskişehir – Alpu sahasında rezerv belirleme ve geliştirmeye yönelik 60 bin metre sondaj yapılmasına karar verildiğini öğrenmiş bulunduk. Eskişehir'de iktidar partisinden muhalefete ve sivil toplum kuruluşlarına kadar hemen herkes, bölgeye bir termik santral kurulmasına karşı. Nitekim yerel seçimler öncesinde hükumetimiz yüreğimize su serperek, bu projenin rafa kaldırıldığını açıklamışlardı.

Hatırlayacaksınız; daha önceki genel seçimler öncesinde 'Asrın' projesini açıklanmıştı; Bedava çay ve kek... Hani ucuz esnaf lokantaları kampanya başlatır ya, "Tavuk dürüm alana bir açık ayran ve salatalık turşusu bedava" diye. İşte bizim millet kıraathanesi de kampanya yapmış, beleş çay ve kek yeme ihtimali, ağzımızın sularının akmasına vesile olmuştu.

Yine çok iyi hatırlıyorum bununla da yetinilmeyerek bomba patlatılmış, "Tatar böreği de olacak" ifadelerinde bulunarak, dünyanın 5'ten büyük olduğunu – dosta düşmana – göstermiştik. "Çinden İspanya'ya, Ümit Burnundan Alaskaya" kadar dünya bizi kıskanmıştı. "Sağlam irade, dik dur eğilme" sedâları arşa çıkmıştı. Bir mehter marşı çalıp, bir Amerikan malı cep telefonlarını çekiçle parçalıyorduk. Tekbriler getirerek İsrail malı meyveli gazozları rögar kapaklarından döküyorduk. Ne güzel günlerdi o günler...

Gerçi daha sonra, "Tatar Böreği mi dedim? Ben öyle demedim" denilse de çok sorun etmemiştik. Zira Tatar Böreği olmasa da geriye kalan bedava çay ve üzümlü kekler işimizi görürdü; aç karnımızı doyuyurduk en azından.

Her neyse...

İşte daha sonraki bir Eskişehir mitinginde Alpu Ovasına 'asla ve kat'a termik santral kurulmayacağının da müjdesi verilmişti. Ancak gelinen noktada termik santralin Cumhurbaşkanlığı yatırım listesine alındığını öğrenmiş bulunuyoruz. Eskişehirimize hayırlı ve uğurlu olsun.

İnsanın aklına ister istemez "Hani o verdiğin sözler, hani ellerin nerede?" şarkısı geliyor. Önce Tatar Böreğinden, sonra kakaolu kekten vaz geçtik. Son olarak bedava çayın yerine bir bardak soğuk su içmemiz gerektiğini de anladık. Hepsine tamam da, bari şu termik santral kurulmasaydı...

Aynı şeyi söylemişler

Eskişehir ekonomisinin iki önemli ismi ETO Başkanı Celalettin Kesikbaş ve ETB Başkanı Ömer Zeydan, kent ekonomine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Gıda sektörünün kentin 4'üncü büyük sektörü olduğunu vurgulayan Kesikbaş, aynı sektörün Eskişehir'e istihdam açısından 2'nci büyük katkıyı yaptığını belirtti. Gıda sektörünün markalaşmasının önemine de değinen Kesikbaş, sektörün gelişmesi için bir takım adımlar atılması gerektiğini belirtti. Sanayicilerimizin üretmeye değil de, pazarlamaya önem vermesi gerektiği âşikâr. Öte yandan bu ekonomik kriz içerisinde sanayicilerden de yeni yatırımlar yapmalarını beklememek lazım. Fakat iş markalaşmaya gelince farklı oluyor. Markalaşmak için yeni fabrikalar açmanıza gerek yok. Bu ekonomik durgunluğu sanayicilerimizin markalaşmaya kafa yorarak geçirmesi isabetli olacaktır. Öte yandan Ticaret Borsası Başkanı Ömer Zeydan da tarım ve hayvancılığın önemine işaret etti. Zeydan Türk tarımının 'günü kurtaran' planlamalarla değil, makro planlamalarla yönetilmesi gerektiğini savunarak, "Tarımı ihmal eden iflas eder" açıklamalarında bulundu. Aslında hem Ömer Zeydan'ın hem de Celalettin Kesikbaş'ın açıklamalarının birbiriyle örtüştüğünü söyleyebiliriz. Çiftçimiz iyi üretmeli ki tarıma dayalı sanayide de ilerleyelim. Tabii bu iş sanayicilerin KDV alacaklarına el koyarak veya Sırbistan'dan et satın alarak olmaz. Yoksa daha çok sıkıntılar yaşarız...

Rapor Porsuk'u kurtarıyor

Murat Dağı'nda yapılması planlanan altın ve gümüş arama çalışmalarına karşı açılan davada, önemli bir aşamaya gelindi. Bilindiği gibi Murat Dağı, aralarında Porsuk Çayı'nın da bulunduğu pek çok su kaynağının kökeni. Bölgede yapılacak bir maden çalışmasının Gediz, Menderes, Banaz ve Porsuk sularını kirletmesi olası. Elbette madencilik yapmalı ve para kazanmalıyız. Fakat bir maden çalışmasının çevreye sıfır zarar vermesi imkansız. Dolayısıyla çevreye olası zararlarının masaya yatırılması, bir diğer tarafa da madencilikten elde edilecek paraların konulması lazım. Yani her aklınıza gelen yerde maden çalışması yapamazsınız. Öte yandan her maden çalışmasına da karşı çıkmamak lazım. Burada bize yol gösterecek olan şeyin adı 'Bilim'dir... Mahkemenin atadığı bilirkişilerin Murat Dağı'nda altın ve gümüş arama çalışmalarına karşı 109 sayfalık bir rapor hazırladığını öğrendik. Bu durum da çevrecilerin endişelerinde haklı olduklarının bilimadamları tarafından desteklendiğini gösteriyor. Elbette altın ve gümüş çıkartmak, bu işten para kazanmak güzel bir şey. Fakat bu işin bedelinin de ağır olmaması gerekiyor. Para kazanmanın türlü yolları var. Ancak çevreyi bir kere tahrip ettiniz mi, bu işten geri dönüş olmuyor.
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon
goll 7 Kasım 2019 10:52

doğada hiç bir şey yoktan var olmaz vardan da yok olmaz enerji gerekli ise bir bedeli elbette olacak termik yapılmayacak diye bir söz söylenmedi sit alanları korunacak dendi ya oradan petrol fışkırsa o nada mı dur diyeceksiniz o da mı ofsayt

6 4 Cevap Yaz
aaaa 7 Kasım 2019 10:16

Maalesef siyasilerim seçim kazanma istekleri bu tür yalanları da peşlerinden getiriyor. Örneğin; seçimin 1 hafta öncesi Çukurhisar'a altyapı sözü verip 50 mt kazı yaptıran sayın Büyükşehir belediye başkanı seçim bittikten sonra kazı yapılan yeri kapattırıp iş makinalarını tekrar merkeze çekmişti.

4 7 Cevap Yaz
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi