Görüşler
Balyoz’un fısıltı tepkisi!..
Balyoz davasında "suç" tarihinde olay yerinde bulunmadıklarını belgeleyen subaylar da hüküm giydi...
"Haksızlık diz boyu..."
20 yıl hapis cezasına çarptırılan emekli Oramiral Özden Örnek’in oğlu Tolga Örnek tepki gösteriyor:
"Davanın seyrini değiştirebilecek bir eski Genelkurmay Başkanı ve bir eski Kara Kuvvetleri Komutanı vardı. İkisine de amca dediğim için utanıyorum..."
…….
Üç-beş gazete yazıyor bunları…
Ya diğerleri?
Birlikte haykırıyorlar:
"Yaşasın demokrasi..."
Ya vatandaş?
Doğrusunu isterseniz tepkili ama sesini duyuramıyor, fısıldayarak konuşuyor:
"Bu kadarı da olmaz!.."
…….
Askerin, hiç bu kadar konuşulup, küçültülmeye çalışıldığı bir dönem yaşamadık...
Üç general birden açığa alınmıştı...
Sivil bir darbeydi sanki!
Bir siyaset duayeni olarak tanıdığımız "Ethem Arda" söylemişti:
"Hiçbir şey olmaz düşüncesiyle her şeyi yapmaya kalkmak, en tehlikeli şeydir..."
Ve de eklemişti:
"Bu şey’lerin yerine girecek kelimeleri, ya sen koy, ya da okuyucuların düşünüp bulsun!"
…….
Meşhur "Köpek-bebek davası "nın yaşandığı günler...
Menderes, radyoda her gece "Reis beyefendi" diye başlıyor söze...
Ethem Arda ve arkadaşları bir evde konuk...
Yassıada’daki duruşmayı dinledikten sonra sohbetleri koyulaşıyor...
Atıp tutuyorlar:
"Asamazlar, halk ayaklanır, şöyle olur, böyle olur" derken Arda'nın kayınvalidesi patlıyor:
"Kabadayılık taslamayın be" diyor:
"Gidin Köprübaşı'nda bağırın da göreyim o dolma yüreklerinizi!..”
Ya şimdi?
Balyoz öyle bir indi ki..
Zaten..
"General dediğin nedir ki!.."
"Daha ne istiyorsun ki? "
Adam doktora dert yanıyormuş:
"Rüyamda her gece ecel terleri döküyorum doktor hey..."
-Hayrola, nedir?
"Neler neler... Bir eğlencedir, bir şamatadır gırla gidiyor... Çıplak kızlar, içkiler, binbir türlü yemekler, çalgılar, çengiler, deme gitsin... Vur patlasın, çal oynasın!.."
Doktor şaşırmış:
"Daha ne istiyorsun be adam? " demiş:
"Bak keyfine, keşke ben de öyle rüyalar görebilsem..."
Adam derin bir "of" çektikten sonra, "Kazın ayağı öyle değil doktor" demiş:
"Hesabı her gece ben ödüyorum!"
Kiralık ev
Karadenizli emlakçı müşterisine sormuş:
"Nasil bir ev araysun? Kaç odasi olsin?"
Müşteri Temel, "Valla kaç odası olması önemli değil" demiş:
"Karimin ev işlerini göreceği kadar büyük, kaynanamun bize yerleşemeyeceği kadar ufak olsun..."
Günün Balı
Kadına dal verirsen ağaç eder, ekmek verirsen aş eder, ev verirsen yuva eder, sevgi verirsen ihya eder, sakın kredi kartı verme ocağın söner!..
Saim Güven
Günün Sözü
Her şey kolay olmadan önce zordur.
Thomas Fuller
Günün Sorusu
Tanrı yanımızdaysa, karşımızda kim var?
Aziz Paulus
İnsanın keçisi olur mu?
Küçük çocuk, annesinin eteğinden çekiştiriyor:
"Anne canım köfte istiyor…”
Anne, bir tezgahtaki kıymaya bakıyor, bir de fiyatına...
Tam, "Daha sonra oğlum" diyecek, eteğine yapışmış yumuk yumuk eli görüp vazgeçiyor:
"Şuradan yüzelli gram kıyma rica etsem, köftelik olsun..."
Bir kara-mizah gibi ama gözümüzle görüp yaşadık...
"Türkiye her gün büyüyor.."
Ya da, "Ekonomi hep iyiye doğru gidiyor" diyorlar ama..
"Balyoz gibi zamlara, bakın!..”
Zincirleme devam edeceğinden de kimsenin kuşkusu yok...
" Acaba çiftçimiz ne yapıyor?"
Örneğin, hayvancılık piyasası nasıl?
İnsan eli, yine başka insanlar tarafından kesiliyor ve hiç ilgisi olmayan başka insanların kumandasına veriliyor mu?
"Türkiye'de her şey var..."
Doğrudur..
"Alım gücün var mı?"
Yine de..
"Kıl keçi sayısı, kıl insan sayısından önemlidir..."
Çünkü..
"İnsanın keçisi gerçekten çekilmez!"
Yüzelli gram köftelik kıymadan, keçilere kadar geldik!
Bir yoldur tutturduk ve gidiyoruz...
Kendi ellerimizle yarattık!
Gerçekten..
"İnsanın keçisi olur mu?"
Günün Olayı
Gazeteci Ümit Zileli, "Cumhuriyetin kıymetini bilemedik" demiş...
Doğru... Ama “salt solun önünü kesmek” için Türkiye'yi bu günlere getirenlere yol açan 12 Eylül’ün hiç mi suçu yok!..
Balthör
Günün Biberi
Kayseri yenilgisinden sonra, Halil Ünal "Bu köprünün altından daha çok sular akar" demiş...
Kimsenin itirazı yok...
Ama Kulüp Balkanının da bilmesi gerekir ki..
"Hiçbiri aynı sular olmayacak!.."
Kıssa-dan
Amerikalı bilim adamları beyinde "kanalizasyon sistemi" olduğunu keşfetmiş.
Belliydi..
O sistem olmasa bizimkilerin beyni çoktan patlamıştı...
Fahrettin Fidan
Kolsuz Yaşar’dan
Akıllı telefonlar geleceği okuyormuş.
Akılsız kafalar ise, bugünü bile okuyamıyor abi!..
Günün Şiiri
Uzaklarda
Seni uzaklarda duymak nedir bilir kisin?
Her şeyde seni yaşamak boylu boyunca
Kuş kanadında, su sesinde, arı gücünde
Karanlığın ürkek sessizliğinden hırçın Seni doldurmak nedir bilir misin düşlere?
Ellerin yine bulur uzaklarda beni incecik Bir tren getirir düdüğünde sesini
Yine düşerim tekerleklerle yollara
Sancılı gölgeme dökülür yokluğun bilsen
Çınar kovuklarında, söğüt yaprağında
Bu böyle işte, mesai gibi bir şey
Yitirip yitirip bulmak, bulup bulup yitirmek
Bir küllü yaşamın seyrinde bundan böyle
Bilir misin? Mutluluğumuzun gelini
Ölümle seni aramak nedir?
Mustafa Enhoş (Varlık-1963)
Sağlıklı yaşam sırları
"Karamanın koyunu": Bütün gün ot, yeşillik yer, kırda dolaşır ama arkasında kilolarca yağlı kuyruk taşır...
"Balinalar" : Sadece deniz ürünü yer, yüzer, litrelerce su içer ama yine de şişkodur...
"Tavşanlar" : Havuç yer, hoplar zıplar ama 15 yıldan fazla yaşamazlar...
"Kaplumbağalar" : Ağır hareket eder, spor salonuna üye olmaz ama 450 yıl yaşar...
“Nur Ekesan”
Ayakkabı numarası...
Adamın biri ayakkabıcıya gitmiş, "41 numara ayakkabı istiyorum" demiş. Ayakkabıcı malları çıkarmış, provalar başlamış.
Ayakkabıcı, "Ama sizin ayağınız en az 43 numara " demiş.
"Olsun" diye karşılık vermiş adam:
"Ben 41 numara giyiyorum."
Satıcı şaşırmış, "Peki sebebini sorabilir miyim?"
"Ben çok mutsuzum" diye başlamış müşteri:
"Ülkede olup bitenlere müthiş sıkılıyorum. Beni mutlu edecek hiçbir şey göremiyorum. Akşam ayakkabılarımı çıkardığımda Öyle ferahlıyor öyle rahatlıyorum ki, anlatamam. Tek mutluluğum da bu... O yüzden lütfen bir 41 numara verin..."
Ne dersiniz?
Demek ki, bu ülkede mutlu olmanın yolları tamamen kapanmış değil!..