Bir haftadan beri İstanbul Taksim Gezi Parkı’nda yapılacak yapılaşma ve kesilecek olan ağaçları bahane gösterenler yaptıkları protesto eylemleriyle artık halka, esnafa, belediyelere zarar vermeye başladılar.
İnsanların olumsuz gördükleri bir şeyleri protesto etmeleri en doğal hakları. Halka rağmen bir şeyler yapılmak isteniyorsa bu doğru değil.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul'da Taksim Gezi Parkı’yla ilgili neler yapılacağı konusunda kamuoyunu çok iyi bilgilendiremediklerini söylediler. Keşke burada neler yapılacak, çok sayıda değil üç-beş ağacın kesileceği işin başında kamuoyuna anlatılsaydı. Keşke Taksim Gezi Parkı’nda ne yapılacağı konusu önce halkla ve sivil toplum kuruluşlarıyla paylaşılıp ondan sonra harekete geçilseydi de bugünkü olaylar yaşanmamış olsaydı.
HÜKÜMETİ PROTESTO EDECEĞİM DİYEREK
BİRİLERİNE ZARAR VERİLMESİ DOĞRU DEĞİL
Şahsi kanaatim bardağın içindeki su taştı. Hani birinci-ikinci gün tamam. Ancak bir hafta boyunca bir protesto olursa, her ne kadar haklı olsanız da birileri bunun altında başka şeyler aramaya başlar. Önceki gün Eskişehir de yapılan protesto eylemine CHP Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt ve CHP İl Başkanı Erman Gölet’te katılmış. Protestocularla birlikte AK Parti İl binasının bulunduğu Yunus Emre Caddesine kadar yürümüşler. Yapılan basın açıklamasının ardından eylemin sona erdirilmesini istemişler. Ancak protestoculardan bir gurup eylemlerini sürdürmekte ısrarcı olunca ayrılmışlar.
Doğrusu nu yapmışlar. Kazım Kurt ve Erman Gölet İsteselerdi eylemcileri kışkırtır, gaza getirebilirlerdi? Sağduyulu davranmışlar. Kendilerine yakışanı yapmışlar.
Amaç polise karşı koymak, polisi taşlamak, istemeyerek de olsa işyerlerinin camlarını kırmak, insanların ulaşım hakkını gasp etmek değil, yapılan açıklamalardan sonra eyleme son vermek olmalıydı. Kaç günden beri insanlar mesai çıkışlarında evlerine gitmek için Yunus Emre Caddesindeki otobüs duraklarına gittiklerinde caddenin ulaşıma kapalı olduğunu öğrenince protestocuların halini hatırını! Sorarak evine nasıl ulaşacağının çarelerini aradılar. Camı kırılan ve işyeri ile zarar gören esnaf o protestoculardan birisinin babası, amcası olsaydı normal karşılar mıydı? Sanmıyorum.
CAN VE MAL GÜVENLİĞİMİZİ KORUYAN
GÜVENLİK GÜÇLERİNE TAŞ YAĞDIRIYORUZ
Tramvayda arkamdaki koltukta oturanl iki kişinin konuşması dikkatimi çekti. İster istemez kulak verdim.
“Komşunun 16 yaşındaki erkek çocuğu da protestocular arasındaymış. Çocuk polise taş atmış ve polisin arabasını tekmelemiş. Bunu da annesine-babasına anlatmış. Onlarda gülüp geçmişler.”
16 yaşındaki çocuk protestocuların arasına karışıyor. Polise taş atıyor, polis aracını tekmeliyor. Bunu da ailesine anlatıyor. Anne ve babada bu olaya sadece gülüyor. Pes doğrusu.
‘Oğlum devletin polisine nasıl taş atarsın. Başımıza bir iş geldiğinde onlardan yardım istemiyor muyuz? Birisi bize saldırsa bizi koruması için onlardan destek istemiyor muyuz? Polis hepimizin can ve mal güvenliğini korumak için kurulmuş bir kolluk kuvveti. Polisin kullandığı araç bizim devlete verdiğimiz vergilerle alınıyor. Veya vatandaşlar hepimizin can ve mal güvenliğini korumak için gecesini gündüzüne katan polisin olay yerine daha çabuk ulaşsın diyerek bağış yapar. O araç bozulsa, yardım isteyen kişi ve kişilerin yardımına polis zamanında ulaşamazsa birisi veya birileri zarar görse bunun sorumlusu sen ve senin gibi hareket edenler olur’ demesi gerekirken aile gülüp geçmiş.
MUHALAFETİN SENELERCE UĞRAŞIP
BAŞARAMADIĞINI 5 GÜNDE BAŞARDIK
Milli Eğitim Bakanı ve Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı, olaylara objektif yaklaşan, her zaman doğruya ‘doğru’, yanlışa da ‘yanlış’ diyebilen ender siyasetçilerden biri. Aslında siyasetçi demek pek doğru olmaz. Nabi Hoca kendisini eğitime adamış bir bilim adamı.
Bakın bir haftadan beri devam eden İstanbul Taksim Gezi Parkı olaylarını bile değerlendirirken kimseyi incitmeden söylediği şu sözlere dikkatinizi çekerim.
"Bu olaylar, iktidar olarak ne kadar başarılı ve becerikli olduğumuzun bir göstergesi. Muhalefetin senelerce uğraşsa da başaramayacağı bir şeyi, 5 günde başardık ve normal koşullarda bir araya gelmesi düşünülemeyecek olan birbirinden çok farklı kesimleri grupları fraksiyonları toz duman içerisinde bir birleriyle buluşturduk. Çünkü medyadan da takip ettiğimiz ve gelen bilgilere göre birbiriyle imtizaç etmesi, birlikte davranması, birbirleriyle aynı yoldan yürümesi düşünülemeyecek olan farklı kesimleri bir araya getirdiğimiz bir süreç. Yani bu gaz bulutları dağıldığı zaman koltuğunun altında Orhan Pamuk'un kitabını taşıyan Açık Radyo dinleyicileri ile yanlarında koltuğunun altında ulusal gazeteleri taşıyan beyaz bereli çocukları görürlerse hiç şaşırmasınlar. Taksim Gezi Parkı'nda yapılması düşünülen işle protestocuların gündeme getirdikleri proje aynı şey değil, bunu müteahhit defalarca, gerek İçişleri Bakanı, gerek belediye başkanı açıkladığı halde ne yazık ki hala kamuoyunun özellikle bu gösterilere katılan gençlerin bu konuyu pek de doğru algılamadıklarını görüyoruz. "
*-********
BEN BURADAYIM DİYOR ANCAK GÖREN YOK
Geçtiğimiz günlerde yerel gazetelerimizin birisinde okumuştum. MHP Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar Demirel’e gazeteciler sormuş.
‘Emekli Vali Kadir Çalışıcı’yı partinizden Belediye Başkan adayı yapacak mısınız?’:
Ruhsar Demirel’in verdiği cevap ilginçti.
‘Kendisinin başvurusu yok ki?’.
Sayın Çalışıcı sıradan bir insan değil. Bu şehre 6 yılı aşkın vali olarak hizmet etmiş bir isim. Aylardır ne diyor Kadir Çalışıcı:
‘Görev istenmez verilir’.
Yani,’ben buradayım’ mesajı veriyor.
Ancak nedense Ruhsar Hanım bu mesajı okuyamıyor!
MHP’liler Kadir Çalışıcı bir ismin MHP için büyük şans olduğunu söylüyor.
Herhalde Ruhsar Hanım ile İl Başkanı partililer gibi düşünmüyorlar.
MHP’de birileri kendisinin sözünü geçireceği, ‘gel’ dediğinde koşarak gelecek, ‘otur’ dediğinde ise yerinden kıpırdamayacak isim arıyorlar. Yani kendilerine itaat edecek. Bu isim de Kadir Çalışıcı değil.
*-********
FIKRA:
Kendi öder
Pencere satıcısı müşterisini telefonla arayarak “Selam efendim...” demiş, “Geçen sene evinizin bütün doğramalarını hava geçirmeyen 3 tırnaklı özel plastik doğramalarla değiştirmiştik, ancak aylardır bize tek kuruş ödeme yapmadınız?..”
Adam “Aa?..” diye şaşırmış, “Ama siz bana göreceksiniz bu doğramalar 1 yıl içerisinde tutarı kendi kendine ödeyecek dememiş miydiniz?..”
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...