Görüşler
Azap piyangosu!..
Televizyonlarımız önce alt yazıyla veriyorlar müjdeyi:
"İhracatta büyük artış..."
Ya da..
"İşsizlik azalıyor..."
Nasıl?
"Geçen yılın verilerine göre yüzde 0.9 geriledi..."
Diyemiyorlar ki:
"Geçen yıl 1 milyondu,999 bine indi!"
Görüyoruz..
İşte Eskişehir'deki son örneği...
Orman Bölge Müdürlüğü'ne alınacak 20 mevsimlik işçi için 982 kişi başvuruyor ve de kura çekiliyor... “İş piyangosu!”
…….
Ramazan'ın daha ilk gününde yandaş televizyonlar yaygaraya başladı:
"İftar çadırları hazır..."
Bilmem kaç bin kişiye yemek verilecek...
Bu müjdeli bir haber midir?
"Bir ülkedeki iftar çadırlarının çokluğu, o ülkedeki muhtaç insanların çokluğu değil midir?"
…..
Bir zamanlar ABD’deki ekonomik sarsıntıda bir köylü ailenin yaşamını "Gazap Üzümleri" adlı romanında anlatmıştı "John Steinbeck..."
Zamanın Sovyet yönetimi de kitabın "Sovyetler Birliği"nde okunmasına izin vermişti...
Neden?
"Kapitalist yönetimde insanların çektiği çileleri yoldaşlarına duyurmak...”
Ne var ki..
ABD'nin bir lokma ekmek bulamayan ailesinin bile bir arabaya sahip olması, bu silahı geri teptirmişti!
Sovyet yönetimi, ülkeye kendi soktuğu kitabın satılması ve okunmasını da yine kendi yasaklamıştı...
İşte, ülkemizde de son yıllarda Ramazan ayında kurulan iftar çadırlarının asıl amacı yoksula yardım etmekse eğer, ülkeyi ve insanlarını bolluk ve refaha kavuşturmak amacıyla oy isteyip, iktidar olan anlayışın sahiplerine sormak gerek:
"İftar çadırlarının çokluğu, muhtaç insanların çokluğu demek değil midir?"
…….
John Steinbeck "Gazap" demiş..
Bizde "üzümü" bile yok!
Size de çıkabilir:
“Azap piyangosu!..”
Şafak vakti vize işkencesi!..
Bu başlıkla çıkmıştı "Hürriyet”teki haber geçtiğimiz çarşamba günü...
"Süleyman Araf”ın haberi şöyleydi:
-Eskişehirsporlular, İskoç ekibi St. Johnstone ile oynayacağı maç için İngiltere vizesi almak üzere dün sabah 05.00’te uyandırıldı. Saat 06.00’da Ankara'ya otobüs yolculuğu başladı. Elçilikte fotoğrafları çekilen futbolcular, bir de parmak izleri alınınca küplere bindi.
-Yöneticilere dert yanan oyuncular, "Biz suçlu muyuz da fotoğraflarımızı çekip, parmak izlerimizi alıyorlar. Bu nasıl iş?" diye çıkıştılar.
-Ama kimsenin yapacağı bir şey yoktu. Elçilikten çıkıldı, hemen oracıkta bir yerde kahvaltı yapıldı, ardından otobüse binildi ve Eskişehir'e gelinip, o yorgunluk ve stresle idmana çıkıldı.
……
Öncelikle futbolcularımızı bu olayın stresine karşın İskoç takımı önünde gösterdikleri mücadeleyi kutluyor ve şimdiden tur atladığımıza inanıyoruz.
Dile getirmek için de maçı bekledik...
Bu haber bir gün sonra İngiliz Elçiliği tarafından yalanlanmadı ama, sözde Eskişehirspor'a ayrıcalık tanındığını öne sürdüler...
Bu nasıl ayrıcalıktır?
“Ve de böylesi bir olay, Fener ya da Galatasaray gibi takımların başına gelse Türkiye yıkılmaz mıydı?”
İnanın, yer yerinden oynardı...
Söz konusu Eskişehirspor olunca, galiba bir ayrıcalık yapıldı!..
Eskişehir medyasında da tek satır görmedik!
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı "Yılmaz Karaca" da, aynı gün duyduğu üzüntüyü bizimle paylaşmıştı...
Koş koş, sen de koş!..
4. Murat döneminde, iyice kafaları çektikten sonra sallana sallana yürüyen Bektaşi ile arkadaşını zaptiyeler yakalayıp karakola götürmüş. Sorgu sual başlamış:
"Bre zındıklar, söyleyin bakalım sabah namazı kaç rekattır?"
"ikiii.."
Zaptiye amiri emir vermiş:
"Verin ikişer sopa!.."
Öğle, ikindi, akşam derken 17'şer sopa yiyen Bektaşi ile arkadaşının tabanları kabarmış, hamur gibi olmuş. Zaptiyeler de salmışlar...
Karakoldan çıkıp köşeyi döner dönmez Bektaşi başlamış deli gibi koşmaya. Arkadaşı arkadan bağırmış:
"Yahu bu ayaklarla nereye koşuyorsun?"
Bektaşi, soluk soluğa arkasına bile dönmeden yanıtlamış:
"Koş koş, sen de koş. Ramazan ayındayız, teravihi unuttular, tam 21 rekat!.."
*******
Geldik mi?
Ailece tatile çıkmadan önce çocukların "Geldik mi?" diye sık boğaz etmelerini önlemek için baba uyarmış:
"Yolumuz uzun, hava kararınca orada olacağız..."
15 dakikalık sessiz bir yolculuktan sonra küçük oğlan "Babaaa" demiş:
"Hava karardı mı?"
Günün Şiiri
Kaysı ağacı
Kapım aralık eşyaya
Pencereden gel istersen bu gece
Sen kaysı ağacı, ışık içinde
Bütün geceyi dışarıda mı geçireceksin?
Seni misafir ederim odamda
Yorgunluğunu dinlendirirsin yatağımda
Sonra bir kitap alırsın eline
Hülyana çekilirsin yazıların ötesinde
Aşiksan aşk söz ederiz
Yoksulsan yoksulluk
Öyle değil mi?
Kim ne karışır gecemize...
Sabahattin Kudret (Varlık-1944)
******
Eyüp’ten Eskişehir’e
"Melih Aşık" dile getirmiş:
- Entellerimiz Eyüp'teki müzik festivalinde bira yasaklanınca uyandılar.
Onlardan birinin sütununda şu sözleri okuduk:
"Her gün her yerden eşit bir şekilde ince ince özgürlüklerimizin elimizden alındığını düşünüyorum..."
Bu enteller yıllardır baştaki ikdidarı "En büyük reformcu, özgürlükçü, demokrat" diye kolluyorlardı...
…..
Bu yazıyı aktarmamızı emekli bir öğretmen arkadaşımız rica etmişti...
Herhalde Eskişehir'deki " Öğretmenevi yasağı"na gönderme olsun diye...
Günün Olayı
Yıllardır iktidara geçen liderlerin gericiliğe daha çok ödün vermeleri, iktidarda kalmalarına değil, iktidarı daha gerici bir partiye kaptırmalarına neden oluyor...
Akif Kökçe
****
Günün_Biber_
Türkiye'ye sığınan Suriyeli general sayısı 20'ye yükselmiş. Evet ama yetmez...
Açığımızı kapatabilmeleri için en az 40-50 generalin daha sığınması lazım!
Fahrettin Fidan
Günün Sorusu^-
CHP'deki değişim işe yarar mı?
Yanıt:
Memleketteki seçmen profili değişmedikçe fazla bir şey değişmez...
Haldun Ertem
Kolsuz Yaşar’dan
Siyasette arz-talep dengesi başka...
Talep eden olmasa da..
"Medya yeni oluşum arz ediyor!.."
Cuk
Cep telefonlarıyla birbirimize hal yarenliği değil, hat yarenliği yapıyoruz...
İbrahim Ormancı
Günün Balı
Gökten bir damla düştü..
"Onu sevgilim sandım!"
Mehmet Tuncer
Görüşler
Azap piyangosu!..
Televizyonlarımız önce alt yazıyla veriyorlar müjdeyi:
"İhracatta büyük artış..."
Ya da..
"İşsizlik azalıyor..."
Nasıl?
"Geçen yılın verilerine göre yüzde 0.9 geriledi..."
Diyemiyorlar ki:
"Geçen yıl 1 milyondu,999 bine indi!"
Görüyoruz..
İşte Eskişehir'deki son örneği...
Orman Bölge Müdürlüğü'ne alınacak 20 mevsimlik işçi için 982 kişi başvuruyor ve de kura çekiliyor... “İş piyangosu!”
…….
Ramazan'ın daha ilk gününde yandaş televizyonlar yaygaraya başladı:
"İftar çadırları hazır..."
Bilmem kaç bin kişiye yemek verilecek...
Bu müjdeli bir haber midir?
"Bir ülkedeki iftar çadırlarının çokluğu, o ülkedeki muhtaç insanların çokluğu değil midir?"
…..
Bir zamanlar ABD’deki ekonomik sarsıntıda bir köylü ailenin yaşamını "Gazap Üzümleri" adlı romanında anlatmıştı "John Steinbeck..."
Zamanın Sovyet yönetimi de kitabın "Sovyetler Birliği"nde okunmasına izin vermişti...
Neden?
"Kapitalist yönetimde insanların çektiği çileleri yoldaşlarına duyurmak...”
Ne var ki..
ABD'nin bir lokma ekmek bulamayan ailesinin bile bir arabaya sahip olması, bu silahı geri teptirmişti!
Sovyet yönetimi, ülkeye kendi soktuğu kitabın satılması ve okunmasını da yine kendi yasaklamıştı...
İşte, ülkemizde de son yıllarda Ramazan ayında kurulan iftar çadırlarının asıl amacı yoksula yardım etmekse eğer, ülkeyi ve insanlarını bolluk ve refaha kavuşturmak amacıyla oy isteyip, iktidar olan anlayışın sahiplerine sormak gerek:
"İftar çadırlarının çokluğu, muhtaç insanların çokluğu demek değil midir?"
…….
John Steinbeck "Gazap" demiş..
Bizde "üzümü" bile yok!
Size de çıkabilir:
“Azap piyangosu!..”