Şinasi Kula yazdı
Çok değil, kısa bir zaman dilimi öncesi Barzani’nin Türkiye ziyaretinden görüntülerdi. Havalimanına, Türk Bayrağımızın yanına sözde Kürdistan bayrağı asılmıştı. Gerekçe olarak bunun bir protokol olduğu açıklanmıştı…
Ne ilginçtir ki ABD’nin rüzgârını da arkalarında yellendirenler şu sıralar Kürdistan’ın bağımsızlığı lakırdısı yaparak Kerkük’te resmi binaların önüne de o bayrağı çekince iş değişti! Türkiye Cumhuriyeti hükümeti bu kez olumsuz yaklaştı Kerkük’te yaşananlara.
Irak Dışişleri Sözcüsü Hüseyin Müftüoğlu “başvuruyu yadırgıyoruz” cümleleri ile başlayan açıklamalarda bulundu: Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'nin Şubat ayı sonunda Türkiye'ye yaptığı ziyaret sırasında Ankara ve İstanbul'da göndere Kürdistan bayrağı çeken Ankara yönetimi, Kerkük'e Valiliği'nin bayrak talebinden rahatsız oldu... Kerkük Valiliği'nin, resmi günlerde vilayetin tüm resmi dairelerinde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağının Irak bayrağıyla birlikte göndere çekilmesi için yaptığı başvuruya Türkiye'den tepki geldi…
Irak’ın Kerkük kenti Valisi Necmettin Kerim’de yaptığı açıklamada, “Kürdistan bayrağı Türkiye’de, İstanbul ve Ankara’da göndere çekiliyorsa Kerkük’te neden çekilmesin” şeklinde görüş bildirdi…
***
Yazılarımı takip eden duyarlı okurlarımız şunu net bilir; halkların kendi kaderini tayin hakkı Katil Amerika’nın kucağına oturarak yapılmaz diye çığlık atarım yıllardır. Emperyalizmin maşalığı yapılarak, özgürlük masallarına ve savunucularına karnımız toktur…
Fidel Castro’nun dediği gibi; o coğrafyada birileri sadece ABD’nin petrol bekçiliğini yaparlar hepsi bu! 1981’li yıllar itibarı ile bu ülkenin başına bela edilmiş pkk ve tüm uzantıları da birer Amerikan maşasından öte hiçbir bok değildir! Daha ne kadar net ve cesurca yazabilirim ki bu konu ile ilgili düşüncelerimi?
Görüşlerim bu kadar net bu güruhlarla ilgili. İyi de benim ülkemi yönetenler için ne diyebilirim, ne demeliyim? Kerkük’e Kürdistan paçavrası dikilmesine tepki gösteren Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin her sözünün arkasındayım demeliyim doğal olarak. Aynen de öyle diyorum işte. Diyorum demesinde de Irak Kerkük kent valisi diye geçinen zatın şu sözüne ne diyebilirim peki: “Kürdistan bayrağı Türkiye’de, İstanbul ve Ankara’da göndere çekiliyorsa Kerkük’te neden çekilmesin…”
On beş yıldır bu hükümet tarafında yönetiliyor güzel ülkem. İktidar olmaları adına zerre isteğim ve oyum nasip olmasa da; şer güçlere karşı (başta Amerika ve AB) Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere ülke yöneticilerimize karşı kurulan tuzaklarda, birlik beraberlik adına elimizi taşın altına koymasını da bilenlerdeniz. Dış güçlerin kirli tezgâhlarına karşı yanlarında olduğumuzu haykıranlardanız. İyi de kardeşim şu doğruyu da söylemek hakkımız değil mi? Sabah oldu aydım, ben bu işten caydım türünden davranışlarınız karşısında sizlere ayna tutmayalım mı? Tutarsızlıkları anımsatmayalım mı? Dün dündür, bugün bugündür mantığından yola çıkarak “kandırıldık-değiştik” gibi açıklamalarla, hatalardan arınmanın mümkün olabileceğini düşünüyor musunuz?
SİZİN SESİNİZ
Muharrem İnce Sevgisi…
Ertuğrulgazi Pazar Alanında, Pazar günü halka seslendi Muharrem İnce. Eskişehirspor’un çok önemli maçının olmasına rağmen inanılmaz sayıda bir kitleye seslendi İnce. “Bu böyle gitmeyecek” diye haykırdı meydandan. Genellikle tutarlı bir siyasetçi olarak tanımladığım Muharrem İnce gerçekten de güvenilirliliğini kanıtladı bu mitingle. Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun salon hitaplarını tercih ettiği böylesi önemli günlerde ben de iç geçirenlerdenim ister istemez. Kılıçdaroğlu dürüst insan, iyi insan savunmasına girenlerden yorulduk. Amacımız onun kötü olduğunu vurgulamak olmadı, olamaz ki zaten. Ama şunu demek en azından Ekmeleddin dayatmasına, “tıpış tıpış sandığa gideceksiniz” diyene yiğitçe karşı koyan biri olarak benim hakkımdır; dinlen artık dinlen. Zaten referandum sonrası bir rakiplerinin kez daha başarılı olması ile zorunlu yaşayacaksın bunu…
OZANCA
BELLİYDİ
“Nazilli basmaları Nazilli'de dokunur
Mektup yazma sevgilim, postaneden okunur-Halk türküsü”
Çivit mavisiydi gül kokulu perdeleri
Nazilli Basması'ndan belliydi
Bir yıldız kaysa, hasta komşusu gelirdi aklına
Koşup gitmesinden belliydi
Ellerinin üşümesinden belliydi
Durup durup ağlamasından belliydi
Annemin bulutları taşıyan gözleri
Köy köy esti yumuk gözlerindeki ağrılar
Badem çiçeğini sevmesinden belliydi
Eşiklerindeki yalnızlığından belliydi
Düğenle harman sürmesinden belliydi
Bir adım ötesi kuş yuvalı komşu evi
Killi toprağından, loğ taşından belliydi
Uyuyup uyanıp çocuklarını öpmesinden belliydi
Kışlık eriştesini ince ince kesmesinden belliydi
Bir kış sabahı acılarını bırakıp zamanın sessizliğine
Gül kokulu Nazilli pazeni üzerindeyken
Saç örgülerini çözüp gitmesinden belliydi
Türkiye’mdi, destandı, ağıttı annem… Neşet KARAÇALTI
Not: Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası
09Ekim 1937 tarihinde Atatürk tarafından açıldı…