Adı kısaca
“Selka…”
İtiraf edeyim; bu ismi yakın zamana kadar Eskişehir’in hazır beton üreten bir markası olarak bilirdim…
İki genç müteşebbis, iki mütevazı insan
“Mert Kaya ve Yenal Kaya” bu Selka’nın sonuna bir
“spor” sözcüğü eklemiş, olmuş size
“Selkaspor…”
Ve kısa bir sürede gösterdikleri başarı, onları bugün ülkenin önemli spor markaları arasına sokmuş…
Ürettikleri çimentoyu sanki yüreklerinden taşan ve formalarından damlayan inanç teri ile karmışlar…
Firmanın ürünüyle, oyuncuların azmi ve yenilmezliği birleşince, bütün şehrin benimsediği
“Beton Adamlar” kavramı çıkmış ortaya…
***
En tepede, kararlı ve azimli, bu yola baş koymuş iki isim
“Mert ve Yenal Kaya” kardeşler...
Hentbolu adeta 24 saat yaşayan deneyimli antrenör
“Osman Özoğlu...”
Ve oynadıkları parkenin her santimetre karesini terleriyle ıslatan Milli Hentbolcu Kaptan
“Recep Dege ve arkadaşları…”
Kısaca “
Beton Adamlar…”
Geçtiğimiz yıl nasıl onurlu bir mücadele vermişler…
İlk yıl katıldıkları Hentbol 1. Ligi’nin adeta tozunu atmışlar. Kelimenin tam anlamıyla, rakiplerini eze eze bu sporun ülkedeki en üst ligine, Hentbol Süper Ligi’ne yükselmişler…
Hani eskiler teşbihte hata olmaz derler ya! Sanki düğün gecesindeki bir güveyin smokini gibi yakışmış bu çocukların üstüne
“Beton Adamlar” sözcüğü…
***
Çok değil, birkaç maçını izledim
“Selkaspor”un…
Yerlisi, yabancısı sanki bir potada erimiş. Tek bir vücut gibi, nasıl birliktelik içindeler, nasıl bir takım ruhu yakalamışlar…
Güçlü, kolektif ve inançlı tempolarıyla tribünleri nasıl ateşliyorlar?
Bu çocuklar galibiyetle adeta özdeşleşmiş…
Ancak, yine de sanki bir şeyler eksik...
Eskişehirliler, onları şimdilik gazete sayfalarından, televizyon haberlerinden izliyor…
Tribünlerde olmayan, o heyecana tanık olamayan sporsever, inanın spor adına, çok şey kaybediyor…
Onların kazanma hırsı, onların parkedeki mücadelesi bana 1965’lerdeki,1970’lerde büyük zaferlere imza atan o muhteşem Eskişehirspor’u hatırlatıyor…
***
Hentbol Süper Ligi, Beşiktaş, Ankara BŞG, Göztepe, Bursa Nilüfer gibi güçlü takımların oluşturduğu oldukça zorlu bir lig…
İlk sezonları olmasına karşılık, kadrosu güçlü, bütçesi büyük, ekol olmuş rakiplerle mücadele etmelerine rağmen yine de büyük düşünüyorlar…
Hedefleri Avrupa!
Parolaları ise; “Avrupa bu şehre gelecek!”
Gelmesine gelecekte, peki şehrin yöneticileri, seçilmişleri, atanmışları, oda başkanları ve en büyük güç taraftar salona gelecek mi?
İşte bütün mesele bu!
***
Yanlış anlaşılmasın; kimseden para pul talep ettikleri ya da iane bekledikleri yok!
İstedikleri yalnızca ilgi, manevi destek…
Eskiler “Marifet iltifata tâbidir, müşterisiz meta zâyidir” derler…
Yani; başarılar takdir edildiği ve karşılığını bulduğu müddetçe iyi sonuçlar verir ve başarıların devamı sağlanır…
Bugünkü rakip İzmir’in güçlü ekibi Göztepe…
Tek istekleri taraftarın tribünü doldurması…
Bizim için en büyük doping, en büyük motivasyon kaynağı seyircimiz diyorlar…
Onların gücünü arkamıza aldığımızda oyunumuz da çok farklı oluyor diyorlar...
***
Belediye Başkanlarımız “Yılmaz Büyükerşen, Kazım Kurt ve Ahmet Ataç” acaba bugün 1-2 saatini bu çocuklara ayıramaz mı?
Milletvekillerimiz “Harun Karacan, Nabi Avcı, Emine Nur Günay, Cemal Okan Yüksel, Utku Çakırözer, Gaye Usluer” acaba birlikte orada olamazlar mı?
Özellikle son yıllarda büyük özveri simgesi haline gelen, takımına verdiği destekle bütün ülkenin hayranlığını kazanan 52 yıldan bu yana gururumuz olan taraftarımız büyük coşkusu ile bugün tribünleri dolduramaz mı?
Çok şey mi istiyorum acaba?
***
Yıllar önce bir Bursalı, Eskişehirspor ve Milli Takımın efsane Kaptanı İsmail Arca, “Benim en büyük sevdam Eskişehir” demişti…
Aradan geçen onca yıl sonra bir başka Bursalı, Milli Hentbolcu ve “Beton Adamlar”ın genç kaptanı Recep Dege bugün aynı şeyleri söylüyor ve ilave ediyor; “Ortada bir başarı varsa o bütün Eskişehir’indir…”
***
Bakalım bugün bu tribünlerde kimler olacak…
Sahi; son bir notum da taraftara…
Bu maçın öyle passoligi, bileti, e-bileti falan yok!
Sadece yüreğini alıp geleceksin…
Üstelik çekilişle “Beton Adamlar”ın formaları ve eşofmanları hediye edilecek…
Ama onların bugün vereceği en büyük hediye hiç kuşkusuz “Göztepe’yi yenmek” olacak…