Bir dönem internet cafe şehri olmuştuk, sonra tantuni olayına girdik. Neredeyse Mersin’den çok tantunici açılmıştı şehirde. Bir dönem de market bolluğu baş gösterdi, gerek ulusal gerek yerel marketler her cadde karşımıza çıkar oldu. Sonra Avm’leri keşfetti Eskişehir. Aslında Esnaf sarayı ile yıllar önce kapalı alanda küçük dükkânlardan kompleks halinde alışveriş yapma kültürünü yaşayan Eskişehir yeni alışveriş mabetlerine alışmakta zorlanmadı.
Zaten öyle tutuldu ve kültür haline geldi ki bu Avm’ler yaşam tarzlarını bile değiştirdi birçok kişinin.
Avm’lere karşı olduğum gibi bir düşünce oluşmasın kafanız da ama bir şeylerin değişimine nirengi vermek adına onları da bu hesaba katmam gerekiyor.
Geçen hafta bu Avm’lerden birine eşimle birlikte gidince aslında uzun zamandır farkında olduğum bazı değişimleri dillendirme imkânı oluştu kafamda. Bunlar nedir derseniz hemen madde madde sıralayım
- İçeri girerken güneş vardı, çıkarken batmıştı. İçeride geçen 4 saatin farkına varmak mümkün olmadı.
- Üzüm üzüme baka baka kararır misali, ihtiyaç olmayan tüketimleri bile poşetimde gördüğümde iş işten geçmişti. Birilerini sürekli bir şeyler alırken görmek sanırım bilinçaltına farklı mesajlar gönderiyor.
- Söz de hava almak için çıkılan birkaç saati elektrolize kapalı bir ortamda geçirdiğimizi ağrıyan eklem yerlerinden sonra fark edip kendime kızmam ilk değildi.
- Eskiden bir şeyler içip yerken oturur ve garsonu çağırırdık. Amaç evde yoruluyoruz bari yemek, içmek derdini yorulmadan halledelim di. Şimdi yemek ve içmek için onca para verdiğimiz yetmiyor gibi, sıra bekliyor ve kendi kendimize servis yapıyoruz. Hem de hiç şikâyetçi olmadan.
- Mesela bir ayakkabı aldığımda pazarlık yapma şansımız olurdu, şimdi etikette ne yazıyorsa onu vermek zorundasınız. Kurumsallık pazarlığı öldürüyor.
- Sinemadan çıktığınızda yüzünüze vuran oksijen izlediğiniz filmin büyüsünü bir süre daha devam ettiriyordu. Şimdi merdivenler gözünüzde büyüyor. Üstelik 4 kişilik bir ailenin sinema ücreti bütçenizi sarsabiliyor.
- Asansöre binmek, boş masa bulmak ve kasada sıra kapmak için insanlarla yarışmanın yanı sıra otoparkta yer bulmak için verdiğiniz mücadele, stres yapmak için mi yoksa stres atmak için mi oraya gittiğinizi algılamada zorluk yaşatıyor.
Velhasıl tüm bunları topladığınızda insanlık için küçük benim için büyük bir yorgunlukla klavye başında buluyorum kendimi. İçimden püfür püfür esen yaz akşamında Hamamyolu’na dalmak, birer dondurma yemek, aldığım çorapta bile pazarlık yapabileceğim bir esnaf hoşgörüsünü nasıl özlediğim düşüncesini atamıyorum.
Avm’leri değil tüketim çılgınlığını abartan ve yaşam şeklini bile ona göre ayarlayan bizlere kızıyorum.
Belki de açık kutularda satılan bisküvilerin, leblebi tozlarının, açık yoğurtların satıldığı ve hiç hasta olmadığımız zamanların bakkallarını, yemekten sonra ikram edilen meşe kömüründe demlenmiş çayların olduğu lokantaları, üstünüze yakışmayan bir elbiseyi bize satmamak için direnen esnaf kültürünü ve dialoğunu, yani geçmişi özlüyor ve bahaneyi Avm’lere atıyorum kim bilir?
Dipnot: Bundan sonra bana ve Es TV’ye ulaştırmak istediğiniz bilgileri soner@estv.com.tr üzerinden ulaştırabilirsiniz. Eleştirilerin yol gösterici olduğunu bildiğim için ayrı bir değer verdiğimin altını çizmek istiyorum.
Daha aydınlık bir Eskişehir için güneş ANADOLU’dan doğacak, rüzgârlar keyifle ES ecek ve PUSULA’ mız hep doğruyu gösterecek. Çünkü biz ÖZGÜR”lüğün emzirdiği alınterinin değerini çok iyi biliriz.