Yaşamın İçinden
Anlamak ve anlatmak
Fıkrayı bilirsiniz.
Temel paraşütle atlama yarışına girmiş.
Kurala göre, paraşütünü yere en yakın mesafede açan kazanacakmış.
Temel yere on metre kala paraşütünü açmış.
Diyeceksiniz ki,
“ Yarışı kim kazanmış, kupayı kim almış?”
Sorunun yanıtı şöyle:
“ Kupayı Temel’in dul hanımı almış.”
--//--
Her neyse?
Yapılan bir araştırma da, insanların yüzde 13’ü hiç aynaya bakmıyormuş.
Olur mu öyle şey demeyin.
Şahsen ben tıraş hariç her sabah evden çıkarken , aynaya mutlaka bakarım.
Saçımı, başımı düzeltir, gözlerimi mutlaka silerim.
Ayna belki bir süs eşyasıdır, ama süs değildir bana göre.
Ve içinde bulunduğumuz ortamda erkeklerin yüzde 5’inin, kadınların ise yüzde 85’inin ayna taşıdığı çıkmış ortaya.
Aynalar ve insanlar.
Bunun da ayrı bir yorumu olmalı değil mi?
Önceki gün söz politikacılardan açılınca yaşlılardan biri dedi ki:
“ Ben neleri gördüm neleri? Aynanın karşısına geçip, saatlerce konuşma provası yapanları, boy aynasında elbise giyenleri çok gördüm.”
Aynaya bakmaktan korkulur mu?
Ya gerçekten korkmakla aynadan korkmak birbirine benzerse?
Bunun yorumunu da siz yapın isterseniz.
Öyle demiş ustalardan biri:
“ Ne görürsen selam ver.
Sonra çıkarıp cebinden aynanı,
Bir selam da kendine ver.”
--//--
Geçenlerde AKP’nin bayan belediye başkan adayı aradığından söz ederek” Türkan Polatoğlu ile Ayşe Fert Dökmeci konuşuyormuş. Parti tabanından bu isimlere olumlu tepkiler geliyormuş” demiştim ya
Ziyaretime gelen AKP’lilerden biri aynen:
“ Kazanabilirse neden olmasın? Bu işin kadını erkeği fark etmez” derken, bir başkası:
“ Vallahi bilmem de kadın aday şahsen bana ters geliyor” diye konuştu. .
Dedim ya. Bayan adaylar tartışılıyor tamam da.
Ziyaretime gelen AKP’li dostumun söylediğine varıyor mesele:
“ İktidar partisi için, kadın erkek fark etmez, önemli olan kazanmak.”
Günlerin Getirdiği
ADD’nin günlüğü
Eskişehir Atatürkçü Düşünce Derneği, sivil toplum örgütleri arasında adından en çok söz ettiren kurum durumuna gelmiştir. Atatürk devrimleri, laiklik, demokrasi, insan hakları, sosyal hukuk devleti, çağdaş eğitim vb. gibi konularda çok hassas olan ADD’yi belli gün ve haftalarda meydanlarda görürsünüz. ADD’nin kongrelerinde örnek demokrasi kültürü sergilenir. Çalışmak isteyen, ilkelere inanmış insanlar yönetimlere girmeseler de, yönetimde olanların etrafında kenetlenirler. Örgüt disiplini içinde verilen her ödevi yerine getirirler. ADD’nin bir özelliği de, kendisi yapmamış olsa bile, diğer örgütlerin yaptığı ilkeli etkinliklere üyeleri ile birlikte destek vermesidir. Başkanlığını Dr. Azmi Kerman’ın yaptığı ADD’nin bir başka özelliği de, kendi mülkü olan bir bina da etkinliklerini sürdürmesidir. Çalışma ve toplantı salonu bulunan binasında ADD zaman zaman sivil toplum kuruluşlarına da ev sahipliği yapmakta, onları ağırlamaktadır. Dr. Azmi Kerman dört dönemdir başkanlığını yaptığı ADD’yi kutluyor, başkan ve yönetim kurulu üyelerine kolay gelsin diyorum.
CHP kırsalda toparlanır mı?
Geçenlerde Prof. Dr Gaye Usluer’le konuştuk. Dedi ki “Beylikova’dan geliyoruz. İftar yemeğine gitmiştik. Çok iyi bir etkinlik oldu.” Sonradan öğrendim. İftarda Büyükerşen de varmış. Vatandaşlar büyük ilgi göstermişler. Usluer, “İnsanlara yakın olmak güzel bir duygu. Onlar sizi, siz onları anlıyorsunuz” derken bir hayli mutlu görünüyordu. CHP’de tatil devam ediyor. Geçenlerde okurlardan gelen yakınmayı yazdım. Diyorlar ki, “Ramazan gelip geçti, ama CHP’de iftara yönelik bir çaba görmedik. CHP’de tartışılan, kamuoyunda merak edilen önemli bir konu var. O da Büyükerşen’in aday olup olmayacağı. Büyükerşen’in Çukurhisar başta olmak üzere bazı bölgelere Ramazan nedeniyle gitmesi, vatandaşlarla konuşması politik gözlemcilerce” geleceğe yönelik girişim olarak” değerlendiriliyor. CHP’de şunu görmeye başladık. Partide dışa açılım başladı. Zayıf olduğu bilinen kırsal kesim kendi haline bırakılmayacak diyen parti yöneticileri, “Eylül ayından itibaren yapılacak bir programa göre ekipsel bir çalışmaya girilecektir” diyorlar. Bir önemli konu da, CHP’nin Sivil Toplum Kuruluşları ile yapacağı toplantı. Bı konuda da programlı bir çalışma yapılacağı söyleniyor. Dün bu konuda CHP’li bir okurum aynen şöyle dedi ”Kongreler bitti. Yönetimler belirlendi. Kurultaya gidilip gelindi. Ama halen parti içinde bir kırgınlık var gibi hava yaratılıyor. Bu hava partisel birliğe dönüşmeli artık.” Doğrusu da bu Erman Gölet’e düşüyor bütün işler. Deneyimli bir isim olarak var olan olumsuzlukları ortadan kaldırıp ifade ettiği gibi ”CHP’yi Eskişehir’de birinci parti yapmanın yollarını aramalı, özelliklede kırsal kesime önem vermeli.” Kim ne derse desin, nasıl yorumlarsa yorumlasın. Kamuoyunda, geçmişten geleceğe uzanan gelişmeler doğrultusunda CHP’nin kırsalda toplanıp toparlanmayacağı tartışılıyor. Bakalım işin sonu nereye varacak?
Vatandaş soruyor
Trafikte ramazan havası
Dün Muttalip Caddesi’nde bir vatandaşla konuştuk. Saat tahminen 19.15 filandı. Dedi ki,”Allah aşkına gel şu manzaraya bak.” Baktım. Hemzemin geçitten onlarca araç kendine yol bulup geçmek için çalışıyordu. Karşıdan gelenler… İki sıra olup, adım adım gidenler… Hatta camları açıp birbirine laf atan araçlar görünüyordu. Bu arada araçların arasından geçmeye çalışan yayalar ve bisikletliler bir kazaya kurban gitmemek için çabalıyorlardı. Bir ara geçen Hızlı Tren nedeniyle hemzemin geçidi kapanıverdi. Belki inanmayacaksınız, Muttalip yönünden gelen araçlar mezarlık kapısına, şehir merkezinden gelen araçlar da, Işıkspor lokaline kadar uzun bir kuyruk oluşturdular. İlginç bir durum. Vatandaş dedi ki ”Ramazan nedeniyle işte durum hemen her gün böyle. Trafik kazasız günümüz geçmiyor. Ne olur hiç olmazsa bu saatlerde trafik tarafından önlem alınsa? Alınsa da şu çekilen çile yarıya inse.” Ne yazık ki trafik manzarası bu Muttalip geçidinde. Bakalım ilgilenen çıkacak mı?