Son günler de 2, 3 farklı araştırma şirketinin içinde Eskişehir’de bulunan seçim anketleri çıkıyor karşımıza. Bu anketlerden birinde CHP – Ak Parti’nin 4 puan, diğerindeyse yaklaşık 10 puan önünde. “Haliyle kafalar karışıyor hangisi doğru diye”
Her ne kadar içinde bulunduğumuz dönemin en vazgeçilmez unsurları olsalar da “ben anketlerin çok orantılı ve doğru olduğuna ezelden beri inanmıyorum” Hatta bazı bazı anketlerin insanları fazlasıyla etkilediğini ve bu yönden kamuoyuyla sık sık paylaşılmasının doğru olmadığına inananlardanım.
Malumunuz bu tür anketler genelde 2-4 Bin kişi üzerinden yapılarak ortak bir değerlendirmeye tabi oluyor. Hatta bazıları yanılma paylarını bile hesaplayarak bu orantının aşağı yukarı değişmeyeceğini söylüyor. Ama ne gariptir bu iş sandığa dökülünce 1’i doğru çıkan anketlerin diğerleri masal oluyor.
Anketlerde 3,4 bin farklı kişinin vereceği oyların ortalaması doğru kabul ediliyorsa sormak lazım. Geçen yerel seçimde Odunpazarı Belediye Başkanını belirleyecek sandıkların yüzde 75’i açıldığında Başkan kimdi? Kalan yüzde 25 açıldığında kim oldu?
Yani bırakın 3,4 Bin kişiyi, bazen 200 Bin kişi bile ortalama için yeterli olmuyor. Bazı parti ve adayların bazı mahallelerde blok oyları var ve anketler bunu hesap edemiyor.
Geçmiş dönemde bu tür anket çalışmaları yapan bir şirkette çalışan öğrenci arkadaşlarım vardı. Anket çalışmasını bir an önce tamamlamak için yaptıkları ufak hileleri, anket sonucunu istedikleri yöne çekebilecek eğilimleri sık sık anlatırlardı. Belki onlarınki ufak tefek araştırmalardı ancak bugünkü güvensizliğimde ana etken olduklarını söyleyebilirim.
“Ankete göre oy vermemek lazım”
Velhasıl bu tür anketlere çok fazla güvenip nasıl olsa benim partim seçimi kazanamıyor diye düşünenler varsa sakın böyle düşünmesin. Belki anketin yapılmasında ki amaç bu, kim bilir? Biliyoruz ki bugün diğer diye tabir edilen ve geçmişte oy oranı yüksek olan birçok partiye gönül vermiş olanlar hep bu hesaplar yüzünden kendi inandıkları partiye oy veremez oldu. Yüzde yüz etkilemese de etkisi olduğunu düşündüğüm anketleri bir kenara bırakın. Bence en doğru anket sonucu sandıktan çıkar, gerisi teferruat.
“Eksik değil, fazla önlem”
Önceki akşam Cumhuriyet Bulvarı’nda yine bir tramvay kazası yaşandı. Üst üste iki ay arayla biri ölümlü iki tramvay kazası elbette üzücü, ancak ikisi de hemen hemen aynı bölgede olan bu kazalardan sonra çevredeki ahali’nin buradaki engeller yetersiz demesi de üzücü. Çünkü oradaki önlemler yetersiz değil, gereğinden çok çok fazla ve asıl sıkıntı da bu zaten.
Çalı ve demir bariyerlerle tramvay yoluna giriş yasaklanmış ancak bulvar boyunca yayaların geçişi için kısa mesafeli geçiş aralıkları, alt ya da üst geçitler düşünülmemiş. Yolun bir tarafında binlerce insan yaşıyor ve fırın, kasap, pastane, market gibi birçok ihtiyaç birimi de yolun karşısında. Bir ki kere olsa neyse ama hemen her gün birkaç defa yolun karşısına geçecek insanlar bu kadar yürüme zahmetine kalkamaz. Haliyle geçiş olmayan yere bariyerlerin üzerinden atlayarak geçiyorlar ve bu bölge nasıl olsa yaya girişine kapalı diye tramvay da süratli gidince maalesef üzücü kazalar yaşanıyor. Çünkü bir bariyerden içeri girildiği gibi ancak bariyerden atlayarak çıkılabiliyor ve kaçma şansı azalıyor.
Bu bölge de ya hiç bariyer olmayıp tramvay düşük hızla seyretmeli ya da alt, üst geçit veya bariyersiz yaya geçişleri ile bir düzenleme yapılmalı. En olmadı yolun diğer tarafına da aynı ihtiyaç birimlerinden açmak lazım. Çünkü bir şey yapılmadıkça görünen o ki, önceki gün yaşanan kaza son kaza olmayacak.