BİR NOT ve BİR TEŞEKKÜR: Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nin “TÜBİTAK Üniversitelerin Alan Bazında Yetkinlik Analizi Raporu” bağlamlı çalışması sonuçlarına göre elde ettiği başarı, on yıllardır üniversitemiz ile fakültemizin genel-idari ve akademik tüm eğitim emekçilerinin başarısıdır… Gururlanmak hepimizin hakkıdır. Emeği geçen herkese gönülden teşekkürler…
Ne üzerine neden yazmaya çalışıyorum?
Bilirsiniz öğretmen yetiştirme konusu, yazılarımız içinde önemli bir yer tutmakta. Bunda uzmanlık çalışma alanımın öğretmen yetiştirme olmasının büyük bir etkisi olduğunu ifade edeyim. Genel olarak alanımla ilgili yazmaya zaman zaman da güncel sosyal, ekonomik ve politik olayları yarı akademik bir biçemle ifade etmeye çalışıyorum. Bu noktada temel amacım; esas akademik çalışma alanımda karınca kararınca bir kitle iletişim aracı olan gazete yoluyla bildiklerimi, gördüklerimi ve deneyimlerimi okuyucularla paylaşmaktır. Böylece bir bakıma üniversitenin işlevlerinden biri olan topluma hizmet ve bilgiyi toplumla paylaşma bağlamımda da bir katkı vermeye çalışmaktayım…
Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi kısa tarihçesi …
Eğitim Fakültesi 20 Temmuz 1982 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanan Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararname gereğince Anadolu Üniversitesi’ne bağlı olarak kurulmuştur. Bu bir bakıma Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nin eski eğitim enstitüleri üzerine kurgulanmadığını ifade edilmesidir. Ancak Anadolu Eğitim’inde Millî Eğitim Bakanlığı’ndan miras Yabancı Diller Yüksekokulu ile Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’den miras özel eğitim ve Televizyonla Eğitim Enstitüsü ile Yabancı Diller Eğitim Enstitüsü deneyimlerinin olduğunu belirtelim.
İlk kurucu dekanı Prof. Dr. Şan Öz-Alp Akademi kökenli. Ardından uzun süre rahmetli Prof. Dr. Doğan Bayar’ın ardından dekanlık ilk kez kendi içinden yetişen Prof. Dr. Ahmet Konrat tarafından yürütüldü. Daha sonra bu görevi seçimle iş başına gelen Prof. Dr. Gürhan Can, Prof. Dr. Yüksel Kocadoru yürüttüler. Bu görevi son dönemlerde sırasıyla Prof. Dr. Gül Durmuşoğlu, Prof. Dr. Coşkun Bayrak yerine getirdiler. Son olarak da görev Prof. Dr. Hatice Ferhan Odabaşı tarafından yerine getirilmekte...
Fakültede ilk olarak İngilizce ve Almanca öğretmenliği programları ile açılmış. Buna ilk yıllarda özel eğitim daha sonra Resim İş Öğretmenliği programları eklenmiş… Şimdilerde sekiz bölüm on dört öğretmen yetiştirme programında öğretim, araştırma ve topluma hizmet çalışmaları ile hizmet üretmektedir. Küçük iki katlı eski bir binada işe koyulan Fakülte bugün beş değişik blokta son derce modern yapısıyla önemli bir yol aldığı da açıktır.
Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nin başarısı…
Yakın dönemde ilan edilen TÜBİTAK Üniversitelerin Alan Bazında Yetkinlik Analizi Raporu’na göre Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal ve Beşerî Bilim- Eğitim alanında hacim bağlamında birinci nitelik bağlamında ise ilklerde yer almış bulunmaktadır. Anadolu Yetkinlik alanında ise yine hacim bağlamında birinci nitelik bağlamında ise yine ilklerde… Ayrıca bu raporda ifade edildiği gibi güncel yetkinlik çalışması kapsamında yayın ve atıflarla ilişkili veriler 2014-2018; projelere ilişkin veriler ise için 2014-2019 dönemi baz alındığını 2014 öncesi kurulan 160 üniversitenin değerlendirmeye alındığını belirtelim (Tübitak, 2021, ss. 15-16).
Özet olarak raporun Anadolu Üniversitesi ve Eğitim Fakültesi açısından sonucu hakkında kısaca şunlar söylenebilir: Anadolu Üniversitesi alan bazında hacim [dünyadaki akademik birikime katkı, akademik değer yaratan kritik kitle, Ar-Ge ve yenilik proje hacmine katkı ve üniversitelerin Türkiye’ye görece bağıl odaklanma indeksi) olarak ilk sırada yer almaktadır. Kalite (yayınların bağıl atıf etkisi, nitelikli yayın üretme kapasitesi, akademisyen verimliliği, Ar-Ge ve yenilik projelerinin niteliği, sanayiye katkıda bulunacak nitelikli yayın üretme kapasitesi, Türkiye’nin uluslararasılaşmasına katkı ve üniversitenin uluslararasılaşmasına katkı) olarak ise orta düzeyde yer almaktadır. Bu kapsamda eğitim alanında ilk beş arasında yer alan Anadolu, Hacettepe, Ankara, Gazi ve ODTÜ üniversiteleri eğitim fakülteleri arasında Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi nicelik olarak ilk; kalite açısından beşinci sırada yer almaktadır. Türkiye’de toplam 93 eğitim fakültesi olduğu düşünüldüğünde ve raporun bilimsel olarak en yetkin kurum olan TÜBİTAK tarafından hazırlandığı düşünüldüğünde Eğitim Fakültesinin başarısı oldukça önemli ve dikkat çekicidir. Bu hesaplama da %40 hacim %60 kalite göstergeler kullanılmıştır ve Üniversitenin alan bazında diğer üniversitelerle karşılaştırılması hakkında fikir vermektedir. Raporun ikinci boyutu ise üniversitenin kendi içinde yetkin olduğu alanları göstermektedir. Bu kapsamda Üniversitenin kendi içinde en yetkin olduğu alan eğitim olduğu görülmektedir. Üniversite içinde de eğitim fakültesi hacim olarak açık ara ilk sırada kalite olarak orta seviyede yer almaktadır. Burada yapılan değerlendirmelerde yetkinlik belirlemede ölçüt veya boyut olarak eğitim-öğretim hizmeti, alt yapı imkanları vb. değil; alanda yapılan yayınlar, atıflar, projeler vb. değerlendirilmekte olduğu ifade edelim. Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesinin alan bazında yetkinlik konusunda nicelik olarak doygunluğa ulaştığı ve bundan sonra var olan niteliğini daha artırması yönünde çalışmalar yapması gerekmektedir. Raporun yönetici özetinin son paragrafında “Yapılan hesaplar üniversitelerin yetkin oldukları alanlar hakkında veriye dayalı objektif bilgi vermekte olup çeşitli politika yapma ve karar alma süreçlerine yardımcı olması temenni edilmektedir.” temennisine yer verilmektedir.
Başarı kolay değil ve şimdi çalışma zamanı! Yapacak daha çok iş var!
Her iki boyuta da bakıldığında Fakülte’nin öğretmen yetiştirmede çok köklü okulları ile yabancı dille eğitim yapan özel ve devlet üniversitelerle at başı misali bir sonuç çıkarması gerçekten gurur verici. Köklü oluş güçlü kadro oluşmasına olanak verirken, yabancı dilde eğitimin güçlü dil kullanım olanakları verdiği açıktır. Ayrıca özel üniversitelerin devlet üniversitelerinde yetişmiş deneyimli kadroları emeklilikleri sonrası istihdam ettikleri de düşünülürse, kulvarın ne derece zor olduğu gözlemek hiç de zor değildir.
Uzun sözün kısası, kuşkusuz Türkiye eski, yetkin devlet ya da özel sektörce desteklenen onlarca üniversite arasında Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nin aldığı derecenin önemli bir başarı olduğundan kuşku yok…
Bu başarı da dünden bugüne tüm rektörlerimizin, dekanlarımızın idari ve genel hizmet çalışanlarımızla birlikte tüm akademisyenlerimizin emeklerinin olduğuna da kuşku yok.
Şimdi yeniden daha akılcı bir vizyon ve daha güçlü bir misyonla önümüze bakmalı ve neler yapılması gerektiğini tartışmak konuşmak zamanıdır. Daha iyi daha güzel ve daha doğrular için el ele birlik, dayanışma ve çalışma zamanıdır şimdi. Bu noktada çok ilgi duyduğum nasıl bir öğretmen yetiştirme konusunu Anadolu özelinden çok, tüm ülke için toparlamaya çalışacağım.
Nasıl bir öğretmen yetiştirme?
Öncelikle belirteyim Türkiye tarihsel olarak çok güçlü örneklere deneyimlere sahip. Bu çok önemli bir kazançtır. Bu deneyimlerden ders çıkarmak bir gerekliliktir.
* Öğretmen yetiştirme özellikle sınıf öğretmenliği, okul öncesi ve özel eğitim diğer branş öğretmenliklerinden çok farklı. Her üç öğretmen yetiştirme programı ayrıca tartışılmalı; uygulama ağırlıklı farklı akademik personel yetiştirme politikaları geliştirilmesi tartışılmalıdır.
* Araştırma ve öğretimin birbirinden ayrılmaz bütünlüğü bir gerçeklik. Ancak bir başka gerçeklik ise öğretmen yetiştirmenin pratik yönü ağır basan meslek elemanı yetiştirme programı olduğudur. Öğretmen yetiştirmede öğretim ve uygulamaları için yüksek öğretmen okulları ile eğitim enstitüleri geleneklerinden ders almalıyız ve yeni yapılandırmaları tartışmalıyız.
* Öğretmenlik meslek dersleri, eğitim bilimleri bölümünde psikolojik danışma ve lisans programları gözden geçirilmelidir. Eğitim bilimleri bölümlerinde ortak bir programla lisans düzeyinde program geliştirme, yönetim, psikolojik danışma ve ölçme değerlendirme temel alanlarını bütüncül bir yaklaşımla ele alan eğitim uzmanlığı programlarının açılması tartışılmalıdır. Bu yaklaşım program geliştirme, eğitim yönetimi ve ölçme değerlendirme alanlarının yüksek lisans programlarına alandan adayların geçişi sağlayıp niteliği yukarı çekeceği açıktır.
* Öğretmen yetiştirmeye nitelik kazandırmak ülkenin makûs talihi yenmekle eş anlamlıdır desek yanlış olmaz gibi bir şey…
* Özetle Türkiye tez elden öğretmen yetiştirmeyi A’dan Z’ye gözden geçirmelidir.
Başka bir söylemle biz bu maçı almalıyız başka yolu yok!
KAYNAKÇA
Resmî Gazete. (1982, 20 Temmuz). Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararname. s. 10.
Tübitak. (2021). Üniversitelerin Alan bazında Yetkinlik Analizi (Bölünen Üniversiteler Dahil). Ankara: Tübitak Bilim Teknoloji ve Yenilik Politikalara Daire Başkanlığı. https://www.tubitak.gov.tr/sites/default/files/Guncel_Universitelerin_Alan_Bazli_Yetkinlik_Analizi.pdf