Görüşler
Amadeus ve rejimler
7 yaşında konçerto besteleyen “Amadeus Mozart”ın yaşam öyküsüdür:
"Sallier", Saray Maestrosu'ydu.
Kendisinden çok üstün olan "Amadeus"un Tanrı tarafından gönderilmiş biri olduğuna inanmış ve onu kendi yolu ile geri göndermeyi planlamıştı…
Tanrı'ya isyan ediyordu Sallier:
"Ona verdiğin güce inanmıyorum. O senin temsilcin. Aynı görevi bana verseydin, dünyayı senin sesinle uyandırır, seninle uyuturdum..."
Ne yazık ki, Sallier'in bu yakarışları sonuç vermemiş, Saray Maestrosu olmasına karsın, "Amadeus Mozart" kendini yalnız krala değil, dünyaya kabul ettirmiş ve çok genç yaşında zirveye yükselmişti...
Sallier için artık tek yol vardı:
"Bu Tanrı elçisini ortadan kaldırmak!"
Karısının zaafından da yararlanan Sallier, sonunda çok güç durumda kalan Mozart'ı köşeye sıkıştırmıştı..
Büyük bir para karşılığında..
"Ölüm ilahisi yazacaktı..."
Mozart, eşinin ısrarı ile bu isteği geri çeviremedi. Ancak evine yine Sallier tarafından sokulan bir casus hizmetçinin her gün yemeğine koyduğu yavaş yavaş öldüren zehirden de habersizdi...
Ölüm ilahisi biterken..
"Amadeus Mozart öldü..."
Ve de..
Kendi yazdığı ölüm ilahisi ile toprağa verildi…
…………
Tarih, kim bilir daha nice böyle olaylara sahne olmuştur...
Kimler, kimler bilmeden ölüme gitmiştir!
"Özal'ın ölümü gündemde değil mi?"
Yalnız kişisel mi?
"Toplumsal sonlara bile ayna tutulmuştur!
Yankısından, benzerinden çekiniyor insan..
"Rejimler de yavaş yavaş giderilir mi diye!”
Bir sabah, bir bakmışsınız ki..
"Güneş batıdan doğuyor..."
Yok yok!
Bu bir kabus!
Ama unutmayalım ki..
"Dünya durdukça, Sallier'ler de tükenmez!"
Bekir Coşkun ile sevdanın yolları
8 Ağustos 2003 Cuma...
Bu köşede şu satırlarla başlıyoruz yazımıza: "Simaviler ve Karacanlar gitti, yaygın medya bitti..."
Tabii "Cumhuriyet" dışında...
Ve de şu sözlerle noktalıyoruz:
"Türkiye'nin geleceği yerel basında..."
Aynı gün rahmetli "İlhan Selçuk"un başlığı "Yalaka ile satılmışlık üzerine"ydi...
"Eskiden gazete vardı" diyordu:
"Ahmet Emin"in Vatan'ı...
"Necmettin Sadak"ın Akşam'ı...
"Selin Ragıp"ın Son Posta'sı...
"Ali Naci"nin Milliyet’i...
O da noktasını şöyle koymuştu:
"Artık gazete yok..."
………….
Geştiğimiz perşembe günü de böyle bir raslantıyla karşılaştık...
Üstad Bekir Coşkun" yazı baslıklarımız aynı:
"Sana Sevdanın Yolları..."
Bekir Abi, şöyle başlamış:
"Musa Kart "m karikatürüydü...
Birinci karede bir Arap kralı, İstanbul'un Sevda Tepesi'ne oturmuş, altında "Sana sevdanın yolları" yazılı...
İkinci karede, bir uçak yanarak düşüyor, altında şarkının kalanı:
"Bana kurşunlar..."
22 Haziran 2012 Perşembe günü "Görüşler"in başlığı da "Sana sevdanın yolları"ydı...
Örnekler ayrı olsa da, konumuz aynıydı…
Bizi buluşturan "Musa Kart"a nasıl teşekkür edilmez ki!..
………..
Bazen "Ömer Duru"yla fıkrada "pişti" yaparız, Hüsnü Arslan'Ia da bir başka olayda...
unutulmaz mutluluktur bunlar...
Aslında yazmak istemiyorduk ama, mail ve telefonlardaki kıramadık...
"Paylaşan okurlara da teşekkürler..."
Günün Olayı
İzmir 5. Sulh Ceza mahkemesi yumurtanın "silah" olduğuna karar vermiş.
Bu durumda tavuklar da "silah üreticisi" oluyor ister istemez...
Haldun Ertem
Günün Biberi
AKP'li Çorum Belediye Başkanı Muzaffer Külcü'nün rüşvet pazarlığı dinlemeye takılmış.
Bu başkana..
"Bu acemiliği hiç yakıştıramadık."
Fahrettin Fidan
Günün Sözü
Hayat uzun bir öyküye benzer. Ancak öykünün sıkıntılı uzun olması değil, iyi olması önemlidir..
Nurullah Aydın
Günün Balı
Yunanistan'da ekonomi bakanı olmak, "elektrikli sandalyeye oturmak" gibiymiş.
Aslında iyi fikir.
Seçilmişlerin koltuklarında elektrik tesisatı olacak, o zaman kiminki "koltuk sevdası", kiminki "ülke sevdası", ortaya çıkacak!..
Gani Yıldız
Günün Sorusu
Sık sık rötar yapan havayolu şirketlerini, "TEHİR TACİRİ" olarak adlandırmak mümkün mü?
İbrahim Ormancı
Doğru söze ne denir?
Kadınlar meyve gibidir.
Hepsinin kendine özel rengi, şekli, kokusu ve tadı vardır. Ama sorun erkeklerde!..
Onlar "meyve salatası" seviyorlar...
Pınar Koksal
Erkeklerin kaderi!..
Kadınların peşinden koşmak erkeklerin kaderi!..
Küçükken "annesinin", gençken "sevgilisinin" sonra da "kızının" peşinden ayrılmaz...
Zafer Önen
Günün Şiiri
Bir kutsal içkidir savaş
Eskidikçe güzel
Hint şalı can rengimizle nakışladığımız
Bir büyük davuldur savaş
Uzak türkülerin alkışladığımız
Kan kokar süt bebelerin ağzında
Kan kokar lokmalarımız yutulmaz
Sevişilir belki geceler boyu uyunmaz
Kan kokar süt bebelerin ağzında
Barut kokar kurşun keser lokmalar
Terler avuçlarımızda
Bir küçük mendil, üşür kokular...
Sennur Sezer (Varlık-1963)
****-*
Sıkıştık, ödeyemedik efendim!
İşadamı, muhasebecisiyle birlikte uçakla yurtdışına iş gezisine çıkmış. Ancak uçak bozulmuş ve okyanusta ıssız bir adaya düşmüşler.
Muhasebeci "Burada olduğumuzu kimse bilmiyor, artık kimse bize ulaşamaz" diye üzülüyormuş. Patron, muhasebeciye sormuş: "Geçen ay KDV'yi ödedin mi?"
"Stopajları ve OTV’yi ödedik mi?"
-Sıkıştık, ödeyemedik efendim.
"0 zaman niye korkuyorsun?" demiş patron:
"Maliye bizi kesin takip eder, burada da olsak mutlaka bulur, merak etme..."
Şayet ölürsem
Karımla sohbet ederken "Ben Ölünce ne yaparsın? Diye sordum. Biraz düşündü ve "Kendimden hayli genç benim gibi dul bir kadınla aynı evi paylaşırdım" dedi.
Aynı soruyu o da bana sorunca "Bilmem?"dedim:
"Sanırım aynen senin yaptığını!.."