Aslında söylenen o “ucube” cümleler Eskişehir’in değerini düşürmez ama sinek küçüktür mide bulandırır. Yusuf Ziya Cömert denen zattan önce bu şehir neyse şimdi de o. Değerinde en ufak bir değişiklik yok, ama bazı çatlaklar oluşmadı dersek yalan atmış oluruz.
Mesela bu çirkin sözlere hem basın, hem de şehrin diğer oluşumlarından gelen tepkiler başlı başına bir tartışma konusu.
Şehrin ahlak, namus, asayişinden sorumlu yöneticilerden tutunda, siyasi oluşum ve odalarına kadar bu konu hakkında sessiz kalanların gerekçelerini çok merak ediyorum.
Eskişehir’in fuhuş kenti olduğunu kabul mü ediyorlar? Yoksa konuşup da birilerine düşman olmaktan mı korkuyorlar?
Bunun bir siyaset meselesi olmadığını ve hepimizi, yaşayan her insanı çok yakından ilgilendiren büyük bir suçlama olduğunu hala anlamadılar mı?
Bazı soruları, cevaplarını kamuoyunun takdirine bırakarak ilgililere sormak istiyorum.
1-Bir fuhuş merkezine Türk Dünyası Başkentliği gibi bir unvan verilir mi?
2-Eskişehir fuhuş kenti ise Emniyet Müdürlüğü başarısız mı?
3-Geceleri açık olan mekânlar “fuhuş yuvası” mı?
4-Uzun süredir bu şehrin yönetiminde büyük pay sahibi olan Ak Parti cephesi de bu sözlerle zan altında kaldığı halde neden ses çıkartmamaktadır?
5-Muhafazakâr kesime yakın olan bir gazetenin yazarı hata yapamaz mı? Sadece o gazeteyi zor durumda bırakmamak için muhafazakâr kesimin bu sözlere tepkisiz kalması ve kabullenmesi ne kadar samimidir?
6-Ankara’nın Kazan ilçesi ile Tataristan’ın Kazan şehrini karıştıran bir gazeteci hakkında tüm gazetelere yazılı açıklamada bulunan ve tepki gösteren Ak Parti Milletvekili sayın Nabi Avcı bu konuda da gerekli düzeltmeyi ve kınamayı yapacak mı?