Görüşler
Aldanmayı sevenler
Ünlu sihirbazların numaraları üç bölümden oluşur:
"Vaat-Dönüş Noktası ve Prestij..."
Vaat:
"Giriş bölümü, sunumun yapıldığı an..."
Dönüş Noktası:
"Beklenmeyen, şaşırtan olayların gerçekleştiği bölüm..."
Prestij :
"Sahnede düğümün çözüldüğü an..."
Örnek mi?
"Kaybolan kuşun geri gelmesi gibi!..”
…….
Yakın çevremiz çok iyi bilir..
Tam bir yıl yazmadık...
Eskişehir'deki büyük bir kamu kurumunun bölge müdürüyle karşılaştık...
Daha selam bile vermeden atıldı:
"Dünkü yazına bayıldım valla, ne güzel iğnelemişsin!.."
Dilimizin ucuna geldi ama söyleyemedik "Bir yıldır yazmıyoruz"diye....
…….
"Yazı yazdım havaya" başlıklı yazısına "Bekir Coşkun" da şöyle girmiş:
Yine karşılaştık okurumla...
"Bugünkü yazınız çok güzel" dedi..
"Bugün yazım yoktu ki" diyemedim...
Yazmadığım yazının yorumunu da yaptı:
"Doğruya doğru..."
…….
Meraklı okurlarımız ve kaçıran özellikle genç meslektaşlarımız için"Bekir Coşkun" un bu yazısının bir bölümünü "9. Sütun"a aktardık...
"Biz gazeteciler"i anlatmış üstad...
Okuduktan sonra düşünmüştük...
"Sihirbazlık, bazı gazetecilere de yakışır mı?”
"Yalaka" olabilmeniz için çok iyi "vaat" vere¬bilirsiniz… Zaten "döndükten" sonra çok kolay olur "Dönüş Noktası..."
Şaşırtan olaylar, senaryolar sunarsınız okuyucunuza... Bir bavul belge ile gezersiniz TV kanallarını...
"Prestij mi?" kolay:
"Ben dememiş miydim!..”
…….
Ama devir döner, gün gelir, kendi kurgularının doğru olmadığını itiraf etmek zorunda kalırlar:
"Dikkatli okumuyorsunuz ki!"
Ve de mesajı verirler:
"Çünkü, aldanmayı seviyorsunuz!.."
Bekir Coşkun’dan "Yazı Yazdım Havaya"
Üstad,"Biz gazeteciler"i yukarıdaki başlıkla yazmış hafta sonunda...
"Görüşler" sütunumuzda belirttiğimiz gibi meraklı okurlar ve kaçıran özellikle genç meslektaşlarımız için aktarmak istedik:
-Yine karşılaştık okurumla...
"Bugünkü yazınız çok güzel" dedi...
"Bugün yazım yoktu ki" diyemedim...
"Yani bu kadar güzel olur..." diye ekledi...
Yazmadığım yazının yorumunu da yaptı:
"Doğruya doğru..."
Aziz Nesin’e "Spor yazısı dalında " üstün başarı ödülü vermişlerdi... "Ben ömrümde hiç spor yazmadım" diye ödülü geri çevirmişti...
Okurum, yazmadığım önceki günkü yazıyı anlattı bana :
"Dokundurmuşsunuz... İnce ince bir bakıma..."
Giderken arkadan seslendi:
"Arkanızdayız..."
Biz... Gazeteciler...
Gecelerimiz sizin gecelerinize benzemez...
Azap verici olaylar bizim parçamızdır... Herkes uyurken yastığında, gecelerin karanlığında birer kabus olup yapışırlar yakamıza...
Namuslu çok az kalmış şu koca toplumda. Her kabahatlinin, her hırsızın, her soyguncunun, her suçlunun hedef tahtasında olan biziz...
İtiliriz, kakılırız, vuruluruz...
"Tüm bunlar niçindir?"
Şu yıkım ve ihanet günlerinde...
"Kaderin sırtımıza yüklediği vebalin altında yıkılmadan ayakta durmak... Ve bize inanan insan¬lardan utanmamak…”
Bunun için ...
"Feda olsun deriz..."
Gecelerimiz, gündüzlerimiz, yuvalarımız, sevdalarımız, etimiz, canımız, kanımız...
"Feda olsun...
Kıssa-dan
Tarih, daha çok herkesin kendine göre ideolojik bakışına alet edilen bir bakışla ele alındı. Kimine göre "Abdülhamit" Kızıl Sultan oldu, kimine göre büyük padişah...
Kürşat Başar
Gerilim
Adliye binalarını ne kadar kocaman yaparsanız yapın , böylesine büyük bir hukuksuzluğu sığdıramazsınız... Hukuksuzluk büyüdükçe altında kalan yargılananlar değil, bu hukuksuzluğu yaratanlar olacak...
Mustafa Balbay
Günün Gerçeğj
"Üniforma, Avrupa'da unutuldu. Tarihe gömüldü" filan diyorlar ya...
Ya dünyadan hiç haberleri yok!
Ya da "giyim serbestisi" adı altında türban için her palavrayı mübah sayıyorlar...
Nilgün Cerrahoğlu
Günün Balı
Doğmak için en iyi ülke İsviçre’yrniş.
Peki, "Doğduğunuza pişman olmak için en iyi ülke " hangisi bilin bakalım...
Fahrettin Fidan
Günün Sözü
Gerçeği arayanlara inanın, bulduklarını iddia edenlerden çekinin.
Andre Gide
Cuk
Umutları ne büyütür?
Paylaşılan bir zeytin tanesi belki de...
Mehmet Tuncer
Günün Şiiri
Öpüldüğümüz
Oralarda uyanırlar gezerler
Tek tek, biner biner düşünürler
Sallanır bugün bile, ulu yel eserken
Gömütlerine bırakılmış
Çiçeklerin kokusu oralarda
Her soluk bir çağ, her çağ bir evren
Evrenler bir doğa varlığa toz, oralarda
Öyle kalabalık, öyle kalabalık ki
Analar çocuklarını
Daha da yitirmiş oralarda
Bir ışık anısı, yokluklarında
Bir ısı özlemi, çırılçıplak
Birbirlerinin sarı yüzlerini
Öğerler oralarda...
Fazıl Hüsnü Dağlarca (Varlık-1959)
Günün Olayı
Mısır'daki yeni yönetim şeriat kanunlarını hukukun temeli olarak kabul etmiş.
Müslüman ülkelerde son moda bu... Demokrasi, özgürlük diye ayağa kalkıyor, din devletiyle yerinize oturuyorsunuz...
Haldun Ertem
Günün Biberi
Liberallere ABD'de "solcu", Avrupa'da "özgürlükçü" deniliyor. Peki, ya bizde?
Şu sıralar "iktidar yalakası" veya "maskeli faşist" diye anılıyorlar...
Bayan doktorun hastası
Hasta adam yatağına yattıktan sonra kapı vurulur ve içeri güzel bir kadın girip seslenir:
"Ben sizin doktorunuzum. Lütfen soyunun, muayene edeceğim..."
Hasta "Hepsini mi?" diye sorar...
"Evet, hepsini..."
Adam, kızara bozara soyunur ve doktor iyice muayene ettikten sonra, "giyinebilirsiniz" der...
Hasta, giyinirken doktora seslenir:
"Sorması ayıp ama" der:
"Kapıyı neden vurdunuz ki!.."
Annen nasıl oğlum?
Kadıncağızın biri hastalanıp yataklara düşmüş… Dinlendikten sonra iyileşmiş ama sesindeki kısılma geçmemiş... Akşam kocası kapıyı açan oğluna nasıl olduğunu sormuş... Televizyon meraklısı çocuk yanıtlamış:
"Görüntü iyi ama ses parazitli!.."
Bize mesaj ve ihbarda bulunmak için, sitenin üst ve alt kısmında bulunan mesaj gönder bölümünü kullanabilirsiniz. Herhangi bir haber ya da köşeye yorum yapmak için ise haberin altında bulunan mesaj bölümünü doldurmanız yeterli olacaktır)