Mustafa Akgören yönetimi göreve geldiklerinden bir buçuk sonra basının karşısına çıkarak, genel bir değerlendirme yaptı
Mustafa Akgören yönetimi göreve geldiklerinden bir buçuk ay sonra basının karşısına çıkarak, genel bir değerlendirme yaptı. Eskişehirspor başkanı olmak demek, dertsiz başına dert almak, ateşten gömlek giymek demek. Öncelikle taraftar olarak bütün başkanlarımıza sahip çıkmamız gerekiyor. Kulübümüzün sorunlarını çözmek aslında çok kolay; bastırırsın parayı, dertler biter. Ancak o 'Bastırılacak' para az buz bir miktar değil. Dolayısıyla bizim parayla çözülecek sorunlarımızı parasız çözmemiz gerekiyor. Akgören yönetimi şimdiye kadar bu işin altından kalkmayı başardı. Ancak gelecekte de parasız olacağız ve bazı sorunları da çözemeyeceğiz. Şimdi pek çok futbolcumuzla yollarımız ayrıldı. Muhtemelen bazı futbolcularımız da ayrılmayı düşünüyor. Bu koşullar altında elemizdeki futbolcularla yetineceğiz. Geçen sene genç futbolcularımız çok üstün bir performans sergilemişti. Şimdiki gençlerin de aynı performansı sergileyeceğine eminim. Küme düşebiliriz. Böyle bir ihtimal var. Ancak kümede kalabiliriz de. O zaman mücadeleyi niçin bırakacakmışız ki? Akgören yönetimine başarılar diliyoruz. Zira onların başarılı olması demek, Eskişehirspor'un başarılı olması demektir.
Çalışmayan gazeteciler
10 Ocak tarihi 'Çalışan Gazeteciler Günü' olarak kutlanıyor. Bu günde basın emekçilerini unutmayan ve bizleri kutlayan tüm dostlarımıza teşekkür ederiz. Aslında konfetileri atıp, şampanyaları patlatarak bir kutlama yaptığımız düşünülmesin. Çünkü bizler az sayıdaki çalışma imkanı bulan gazeteciyiz. Pek çok meslektaşımız işsizken, böyle bir günü kutlamaya vicdanımız elvermiyor. Tabii bizler 'çalışan' olduğumuz için kendimizi şanslı hissediyoruz ancak, işsiz kalan gazeteciler de şanslı. En azından hapislere atılmamışlar. Tabii zindanlarda çürüyen meslektaşlarımız gibi bir de sürgünlere kaçanlar var. Onların da ayrı bir dramı var. Gün geçmiyor ki bir gazete kapısına kilit vurmasın. Tuhaf bir şekilde "Türkiye kalkınıyor" diye çığlıklar atan gazetelerin, ekonomik krizden dolayı kapatıldığını görüyoruz. Demek kendi yalanları bile kendilerini kurtarmıyormuş... Özetlemek gerekirse pek de kutlama yapacak havamızda değiliz. Ülkemizin kalkındığı, basın ve ifade özgürlüğünün olduğu mutlu yarınları hayal etmeye devam ediyoruz. İnşallah daha güzel günlerde gazetecilerin bayramını hep birlikte kutlarız...
Ayaklarına taş değmesin
Barış Pınarı Harekatına katılan 4 askerimiz şehitlik mertebesine ulaştı. Elbette çok üzgünüz. Ancak terörle mücadelenin bir bedelinin olması kaçınılmaz. Türkiye Suriye'nin Kuzeyi'ne birbiri ardına bir takım harekatlar düzenledi. Bu harekatlarda ciddi bir can kaybı yaşamadık. Bunun iki nedeni bulunuyordu. Birincisi ordumuz son derece yüksek teknolojiyle techiz edilmiş. Özellikle insansız hava ve kara araçları çok etkili oluyor ve teröristleri 'inlerinde' vuruyor. İkinci olarak Türkiye bazı bölgelere Özgür Suriye Ordusu adlı oluşumu sürüyor. Ancak bu oluşumun günleri – anlaşıldığı kadarıyla – Suriye'de sayılı. Söz konusu silahlı grupların Suriye'den çıkartılması, Rusya'nın öteden beri istediği bir şeydi. Anlaşılan şimdi bunları Libya'ya süreceğiz. Umarız Suriye'de PKK başta olmak üzere bütün terör örgütleri yok olur. Böylece kahraman Mehmetçiğimiz salimen yuvalarına döner.