Dün İstanbul’da ikamet eden Eskişehirli tanınmış bir arkadaş telefon etti. Zaman zaman telefon ederek Eskişehir’deki siyasi gelişmeler hakkında fikir alışverişi yaparız. Yaklaşık bir aydan beri görüşmüyorduk. Dün bir konuyu bahane ederek telefon etti. Biraz dereden tepeden! Sohbet ettikten sonra konu siyasete döndü.

‘Sadiciğim Eskişehir’de neler oluyor. Yerel seçimlere az kaldı. Temmuz’a girdik. Eylül’den sonra hareket başlar. Özellikle Büyükşehir için kimler aday veya kimlerin isimleri geçiyor? Yılmaz Hocam ne yapıyor? Aday olacak mı? Yılmaz Hoca adaylıktan vazgeçerse yerine Ahmet Ataç Büyükşehir’e aday gösterileceği konuşuluyor İstanbul’da. AK Parti’nin adayı kim veya kimler konuşuluyor kulislerde. Burhan Sakallı Büyükşehir’e aday olacak mı? Harun Karacan’ın Başbakan’dan söz aldığı dedikoduları burada da kulaklara fısıldanıyor. Burhan Sakallı mı yoksa Harun Karacan mı Büyükşehir’e aday gösterilir. Benim şahsi görüşüm. Eğer Yılmaz Hoca tekrar aday olursa hem Burhan Bey hem de Harun Bey karşısında hafif kalırlar. Faruk Karaçay ve Hasan Gönen ile aldıkları oyları önlerine koyup düşünsünler. Eğer Yılmaz Hoca gibi hadi bırakın Türkiye’yi özellikle Eskişehirlilerin yakından tanımadığı bir isim teraziye konduğunda hoca ile ağırlık açısından eşit gelmeyen birisi olur ise AK Parti 2014 yılının Mart ayında yapılacak seçimlerde yine hayal kırıklığına uğrayabilir. Eğer tanınmış halkın ve özellikle yerel ile yaygın medyanın desteğini arkasına alacak birisi olmalı’ dedi.

YEREL VE YAYGIN BASIN İLE

ARASI İYİ OLAN BİRİSİ OLMALI

Arkadaşım görüşlerine katılır veya katılmazsınız. Ama çok önemli bir gerçeği ortaya koydu. Söylediklerinin birçoğunun altına bende imzamı atarım. Özellikle Yılmaz Hoca yaygın medyayı çok iyi kullanıyor. Yaygın medyanın önemli köşe başlarını tutan isimlerle çok iyi dostlukları var. Bu nedenle de sık sık yaygın medya da yer alıyor.

İşte AK Parti’nin adayı da böyle bir isim olmalı. Hem yaygın hem de yerel basın mensuplarını yakından tanıyan bir isim olursa iletişim kurmakta zorlanmaz. Onlarla aradaki yakınlıktan dolayı istediği zaman oturup sohbet edebilir, en azından belki destek değil ama sesini duyurabilme anlamında katkılarını alabilir.

Bugün için böyle bir isim var mı? Diye soracak olursanız nüfusu 700 bine dayanmış Eskişehir’de ‘yok demek’ doğru olmaz. Bu tariflere uyan hem bu şehirde yaşayan hem de Ankara, İstanbul gibi illere bakıldığında görmemek için kör olmak lazım.

Yok, ‘benim adayım olacak’ diye birileri ısrar edecek olursa yukarıda da belirttim. Tekrar edeyim. AK Parti yine havanda su dövmüş olur.

*-********

ENGELLERİ AŞARAK DENİZ’E ULAŞTILAR

Sakatlar Derneği üyeleri son üç yıldan beri de Eskişehir Sakatlar Derneği üyeleri de Başkan Cafer Eşen’in girişimleri ile aynı yerde tatil yapıyorlar.

Son iki yıldan beri de bende onlarla onlar benimle, denizi, plajı, yemeği, dostluğu, arkadaşlığı, kardeşliği her şeyden önemlisi sevgimizi paylaşıyoruz.

Onlarla birlikte olmak, onlarla aynı yemek masalarını paylaşmak, aynı yerde tatil yapmak bana, eşim ve çocuklarıma büyük mutluluk veriyor. Tekerlekli sandalyeleriyle gelip yıllarca sadece televizyon ekranlarında, sinemalarda izledikleri denize ayaklarını da soksalar onlar için bambaşka bir duygu.

ENGELİLERLE BİRLİKTEYDİM

Onlarla birlikte olduğumuzda Allah’a şükrediyoruz. Bazıları geçmişte bizim gibi koşan, yürüyen vücudunun her uzvunu kullanabiliyorlarmış. Kimileri ana karnında kimileri ise geçirdikleri bir hastalık veya yaşadıkları bir kaza sonrasında sakat kalmışlar. Kimisi tekerlekli sandalyeye bağımlı, kimileri bastonu takviye yapıyor, kimileri ise hem elleri hem ayakları engelli olmasına rağmen hiçbir destek almadan zar zor yürüyebilmekte.

HAYRAN KALDIM VE DERS ALDIM!

Ama şunu gördüm daha doğrusu ders çıkarılması gereken şu. Tekerlekli sandalyeye veya koltuk değneklerine bağımlı olsalar da, elleri veya ayakları olmasa da, elleri ayakları engelli olsa da hayattan küsmemişler. Toplumdan kendilerini soyutlamamışlar. Kendilerinin de toplumun bir parçası olduklarının bilinciyle hareket ediyorlar.

Akşamları kendi aralarında saz, darbuka çalarak, şarkı-türküler söyleyerek eğlenmesini becerebiliyorlar. Doğrusu o insanların yaşam tarzlarına, zor şartlarda da olsa yaşadıklarına şükretme azimlerine. Onca zorluklar yaşamalarına rağmen hayata sıkı sıkı tutunmaları, hayattan kopmamalarına doğrusu hayran kalıyorum. Bundan da kendime büyük dersler çıkarıyorum.

Onlara bu imkanı yaratan kızım Merve Seda Baki olmak üzere Sakatlar Derneği Başkanı Cafer Eşen’e her türlü manevi desteğini esirgemeyen Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’a teşekkür ediyorum bir baba ve bugün için sağlam bir vatandaş olarak.

*-**********

FIKRA:

KIRMIZI IŞIK

Trabzon da bir çocuk yoldan geçerken polis kolundan tutar kırmızı ışıkta geçtin der.
Çocuk:
- Motorim, yok arabam yok ne kirmizu işiğu? Diye cevap verir.
Polis:
- Artık yasalar değişti yayalara da ceza var der.
Oradan geçen yaşlı bir teyze çocuğun kulağına fısıldar:
- Uşağum arkanda pilaka mi vardur, kaçsana daa :)

*-********