Salgın hayatımızın her alanını olduğu gibi siyaseti de etkiledi. Şu Allah'ın cezası 2020 bir geçsin, vatandaş olarak bayram yapacağız zaten...
Her neyse... Siyasette normalleşmeyle birlikte partiler de alanlara inmeye başladı. Futbol tabiriyle konuşalım; iktidar partisi de salgın nedeniyle uzun süre sahalardan ayrı kalmıştı. Belli ki futbolu çok özlemişler.
Son olarak Odunpazarı İlçe Başkanı Ali Acar Yenikent'te kurulan pazar esnafıyla bir araya geldi. Yenikent'in yanısıra Gültepe ve hatta Yıldıztepe ve Büyükdere halkının da faydalandığı pazarın belli sorunlarının çözülmediğini ileri süren Acar, "5 yıl görev sürem var, söz verdik, yapacağız ifadeleri artık samimiyetini yitirmiştir" diyerek Kazım Kurt'u eleştirmeyi ihmal etmedi.
Daha önce partisinin İl Başkanı Zihni Çalışkan da kendi muhatabı olan Büyükşehir Belediyesi'ni Kalabak Su dağıtımında yaşanan aksaklıklardan ötürü eleştirmişti. Çalışkan "Eğer sahada olmazsanız, görmemezlikten gelir 'Herşeyi ben bilirim' derseniz, Eskişehir halkına günü geçmiş damacanalarla hizmet eder farkında dahi olmazsınız" ifadelerinde bulunmuştu.
Son zamanlarda AK Parti'nin bir diğer önemli gücü olan Tepebaşı Teşkilatı da boş durmadı. Partisinin İlçe Başkanı Hakan Çizmelioğlu da, Tepebaşı Belediyesi'nin çöp toplamayı başaramadığını ileri sürmüş, Ataç yönetimini ağır sözlerle eleştirmişti.
Ağır sözlere varız, ancak seviyeyi de bozmamak lazım. Açıkçası AK Partililer hem siyasi seviyeyi bozmayarak, hem de laflarını esirgemeyerek iyi bir muhalefet yapıyor.
Hemen belirteyim; Ali Acar ve Hakan Çizmelioğlu'nun eleştirilerine katılmıyorum ancak Zihni Çalışkan'ınkilere katılıyorum. Hoş "Günü geçmiş damacana" da ne demek? Yoğurt mu satıyorsunuz ki bozulsun. Ancak ortada bir mevzuat varsa, buna uymak da o belediyenin görevidir. O mevzuatlar uygulansın diye konuluyor.
Öte yandan benim neye katılıp neye katılmadığım da pek mühim değil. Önemli olan eleştiri kültürünün işliyor olması.
Her zaman söylüyorum; Eskişehir'de iki muhalefet partisi var ve bunların her ikisi de aynı zamanda iktidar partisi... Nasıl ki muhalif CHP iktidar partisini eleştiriyorsa, muhalif AK Parti de CHP'li belediyeleri eleştirecek. Eleştiri olsun ki kurumlarımız daha iyi çalışsınlar. Seçimden seçime muhalefet edeni vatandaş ciddiye almız. Seçim vakti geldiği zaman da anahtarı teslim etmez.
Siyasetteki örneklerimizi bile futbol üzerinden veriyorsak, Eskişehirspor'u konuşmadan edemeyiz.
Bir mucize eseri 2'inci lige düşmediğimizi kutlamak yerine transferi açamadığımıza, büyük transferler yapıp şampiyonluğa oynayamadığımıza hayıflanıyoruz. Allah hepimize akıl fikir ihsan etsin.
Belki farkında değiliz ancak 2019 – 20 sezonunda kötü bir kadroya sahip olduğumuz için küme düşmedik; fukaralıktan düştük. Eğer ki sizin futbolcularınız antremandan sonra sıcak suyla duş alamıyorsa, o takım küme düşer arkadaş. Eğer ki futbolcularına sabah kahvaltısında üçgen kesilmiş taze kaşar, siyah zeytin ve domates koyamıyorsan, o takım küme düşer arkadaş. Ben "Ekonomimiz düzgün olsaydı, geçen sene elimizdeki kadroyla şampiyonluğa oynardık" demiyorum. Ancak küme düşme korkusu da yaşamazdık.
Şimdi elimizdeki bu kadroyla yine sıkıntı yaşamadan kümede kalabiliriz. Ben elimizdeki kadronun fazladan 4 maç oynanacak bu sezonda, su içinde 40 – 45 puan toplayacağına inanıyorum. Yeter ki puan silme cezalarıyla karşılaşmayalım.
Eğer ki, "Bu sene transferi açalım, şampiyonluğa oynayalım" diyorsanız, para babası bir yönetim göstermeniz gerekir. Peşin peşin söyleyeyim; böyle bir yönetim varsa söyleyin, yarından itibaren destekleyelim.
Para yoksa, sabır yoksa ve hepsinin üstüne boş konuşmalar çoksa işimiz çok zor. Özetlemek gerekirse ya sabrın olacak ya da paran. Her ikisi de yoksa?.. Yandın arkadaş işte o zaman...
Eskişehirspor hakkında yazıyorsunuz ama bir çok şeyden bi haberiniz. Bu yıl 4 maç fazladan oynayacak demişsiniz. Tff 1.lig 18 takımla oynanacak. Herhangi bir degisiklik yok
Eskişehir spor kahvaltıda simit vermiş gibi yazmışsın ama hiç Aslı yok, kahvaltıda en az 3 çeşit peynir bulunuyordu bir çoğumuzun evinde olmayan kadar çok çeşit vardı, yönetimler alacakları konusunda güven vermedikleri zaman futbolcular isteksiz oynar bu da skora yansır.yönetime karşı olan bu sevgini anlamakta zorluk çekiyoruz