Ağustos Böceği ve Karınca

<w:LatentStyles DefLockedState="false" DefUnhideWhenUsed="true" DefSemiHidden="true" DefQFormat="false" DefPriority="9

1 Mart 2012 00:00
A
a
Sütiş Eskişehir

Görüşler

Çok değil, daha beş yıl öncesine kadar zararlı böcekleri, keneleri yok eden karıncalar bulunmuştu Eskişehir'de...

Çoğaldılar mı?

“Bizim karınca bunlara yetiyor mu?”

Bilemiyoruz ama, aynı günlerde Hürriyet'in bir yakıştırması vardı:

"Ağustos Böceği ve Karınca..."

Karınca "Yılmaz Büyükerşen.."

Ağustos Böceği "Melih Gökçek'ti..."

……..

Objektife Research Center'in yaptığı anketle yine karşı karsıya geldi böcek ve karınca...

En başarılı Belediye başkanı Melih Gökçek, Büyükerşen ikinci oldu…

Ama en sevilen başkan yine "Yılmaz Büyükerşen..."

"Hayret!" diyor Gökçek:

“Eskişehir onu nasıl sevimli buluyor?”

Büyükerşen de, “Merkezi yönetimden büyük destek alan Gökçek’in yatırım dalında birinci olması çok doğal” diyor…

………

Ağustos Böceği, bütün yaz boyunca "cır-cır" ötmüş, o köşe senin, bu köşe benim eğlenip durmuş...

Karınca ise çalışmış ve kışlık yiyeceğini toplamış...

Kış gelmiş, karıncanın kapısı çalınmış...

"Amaaan... Yine şu Ağustos Böceğidir, kimbilir şimdi ne isteyecek" diyor karınca...

Ama kapıyı açınca ne görsün!

Sırtında kürkler ve elinde asası ile soruyor Ağustos Böceği:

"Kışı Paris'te geçireceğim, bir şey ister misin diye geldim?"

Çıldıracak gibi oluyor karınca!

"Git o La-Fonten denen adamı bul da, benim için poposundan ısır" diyor...

………

Biliyor musunuz?

"Ankaraspor’u bitirdi, Ankaragücü'nü de düşürdü" deniliyor Gökçek için...

Büyükerşen için böyle bir fısıltı bile olsa "Karınca"dır diye düşünülmez.

"Darağacı kurulurdu Çarşı Durağı'nda!"

 

 

 

Baba oğul ve yaban

 

Sonradan görme bir gurbetçi köyüne dönmüş…

Bir günlük hasretten sonra harmanda çalışan babasının yanına gitmiş.

Çevresinde şöyle biraz dolaştıktan sonra yabayı göstererek sormuş:

"Bunun adı neydi baba?"

Kan-ter içindeki adam yanıtlamış:

"Ucuna bas oğlum, o sana adını kendi söyler…”

Delikanlı, yabanın eğri ucuna basınca sapı gelip şırak diye alnına yapışmış..

Can havliyle de basmış kalayı:

"Vay bilmem naptımın yabanı!"

 

 

Temel ve yüzük

 

Fadime nişan yüzüğünü fırlatıp atınca Temel yalvarmaya başlayıp sormuş:vw«*5 z

"Başkasına tutuldun değil mi? Söyle bana kimmiş o adam?"

"Deli miyim ben?" demiş kadın:

"Söyleyeyim de git vur onu!"

 

 

Melih Gökçek’in bilboardları

 

Ankara'nın dört bir yanına astığı bilboardlarda Başbakan'a teşekkür ediyor:

"Başbakanımız teşekkürler. Ankara size minnettar, metrolarımıza, fuar alanımıza, kentsel dönüşüm projelerimize sahip çıktığın için..."

Oysa şöyle olmalıydı diyor Milliyet okuru Metin Altay:

"18 yılda metroyu bitiremedim, o beni bitirmeden, hükümete devrettim. Kabul ettikleri için teşekkür eder Ankara'dan özür dilerim..."

 

Günün Şiiri

Korku

 

Gözlerindeki bu dalış

Hangi yağmur akşamından kaldı

Sana çocuk günlerini vadeden

Hangi masaldı

Boş saatlerden dünya kurduğun bahçede

Yarattığından gözlerin yılmış

Sebebi kendisinde, görüyorsun

Dallar kırılmış, gökyüzü uzaktır insana

Allah düşünceli görmesin seni

Tesellini içinde bulacaksın

Ört pencereni

Annenin okuttuğu dualar

Bırak, avuçlarında dursun

Anlıyorum, anlıyorum acını

Ellerim büyüdü diye korkuyorsun...

Emin Ülgener (Varlık-1951)

 

En zorlu meslek hangisi?

 

“Onur Öymen”e göre, eskiden en zor meslek dişçilikmiş, ama artık gazetecilik olmuş...

Onur Bey, bunu merak eden genç gazetecilere açmış konuyu:

"12 Eylül”de diş hikemleri hastalarını tedavide zorlanırdı. Çünkü insanlar korkudan ağızlarını açamazlardı. Şimdi de gazetecilik öyle bir meslek oldu. Gazeteciler ağızlarını açmıyor..."

 

Kolsuz Yaşar'dan

İki türlü üreme vardır:

1- Eeeeee, şey'li üreme...

2- Eeeeee,  şey'siz üreme!...

 

Günün Balı

Erdoğan’ın yaşgününde eve "kanun, tambur, ud taşıyan çalgıcılar" çağrılmış.

İyi, iyi! Bundan sonra kimse "Erdoğan kanunu tanımıyor" diyemeyecek...

Gülhan Elmas

 

Günün Sorusu

İçişleri Bakanı Şahin'den ilginç bir teklif:

“Dilenci çocuğa devlet el koysun.”

Yargı dahil pek çok şeyi özelleştiren Başbakan'ın böyle bir devletleştirmeye sıcak bakması mümkün mü?

Haldun Ertem

 

Gerilim

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "özel yetkili mahkemeye ihtiyaç var" demiş.

Şeeeyyy... Son muhalif de tutuklanıp Silivri’ye atılıncaya kadar mı?

Fahrettin Fidan

 

Yılın adamı: Hapistesi gazeteciler

 

-Demokrat Parti'nin, 10 yıla yaklaşan iktidarın verdiği şişkinlikle basını ezdiği devir...

Duvara çarpmanın arifesi...

Basın Kanunu ağırlaştırılmış, basın mahkemeleri dolup taşmış, hapisteki gazetecilere ayrılan koğuşlarda yer kalmamış...

Her gün yeni yayın yasakları geliyor, sayfalar boş sütunlarla çıkıyor, basına yeni tedbirler hazırlandığı söylenerek matbaa kapısında "Demokles Kılıcı" sallandırılıyor...

Uluslararası Basın Enstitüsü, Başbakan "Menderes"i bir mektupla uyarıyor.

"Abdi İpekçi" bir başyazısında, "Yurtdışına çıktığımızda önümüze çıkan, Türkiye'deki basın hürriyetini ve kaç yıl hapis yattığımızı soruyor" diyor...

Ve de Milliyet Gazetesi 1959’da "Yılın Adamı"nı seçiyor:

"Hapisteki gazeteciler..."

………

Yukarıdaki satırları "Can Dündar"ın hafta içindeki bir yazısından aktardık…

Devam ediyor:

-Bugün yine yargılanan, hapsedilen, kovulan, susturulan gazeteciler, köşe yazarları, televizyoncular var gündemde...

Yurtiçinde, yurtdışında nereye gidip kiminle sohbet etsek, "Basın hürriyeti kaldı mı? Sizi ne zaman susturacaklar?" sorularına muhatap oluyoruz.

Dünya basını yazıyor, Uluslararası Basın Enstitüsü "Başbakan"ı uyarıyor...

………

Dündar'ın, son yıllarda göremediğimiz en güzel yazılanından biriydi bu...

Mesleğimizi de içerdiği için bir bölümünü aktarmak istedik...

Bir cümle ile katılmak istiyoruz:

"Başta hapistekiler olmak üzere, tüm meslektaşlarımıza sabır diliyoruz..."

 

 

Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi