Elektrik İşletmelerinin özelleşmesi belki teoride daha iyi hizmet götürüleceği düşüncesi taşısa da maalesef pratikte bunun gerçekleştiğine henüz tanık olamadık. En azından Eskişehir’de OEDAŞ ile ilgili şikâyetlerin, hele ki her kış yoğun yaşanan kesintilerin biz de bıraktığı düşünce budur.
Bu devir de şehrin en merkezi noktalarından birinde bırakın küçük kesintileri, 9 saatlik bir elektrik kesintisinin bana kalırsa mazereti olamaz.
Kurtuluş Mahallesi’nde dün akşam saat 20.00’de başlayan kesinti üst üste 3,4 kez gidip gelen elektrikler ve en sonunda saat 04.30’a kadar elektriksiz yaşamak ve Elektrik Arıza hattı 186’dan cevap alamamak bence ciddi bir sorun şehir adına.
İlk bakışta ya çok sorun değil diye düşünenleriniz var ise apartmanlarınızın sigortalarını kapatıp bir deneme yapsınlar bakalım. Başka türlü empati kurma şansları yok çünkü.
TV, Bilgisayar kullanmayalım hadi, cep telefonlarını şarj etmeyelim, gece 11’de işten çıkıp elektrik çalışmadığı için yakılmayan kaloriferlerini önemsemeyelim. Saatlerce karanlıkta yemek yemeye çalışmayalım, banyo yapmayalım. Daha bir sürü elektriğe bağlı şeyi yapmayalım. Ama saat 10’dan sonra şarjının sonuna gelmiş bir telefonla 186’dan sorun ne, ne zaman çözülür bilgisini almayı istemekte hakkımız olsun değil mi? Ama hiç birini yapamıyoruz.
OEDAŞ keşke bir gün geciktiğinde kapınıza iliştirdiği kesme kâğıtlarına gösterdiği özeni bu tür sorunlara da gösterse, ya da 2 senedir sonu gelmeyen bu sorunlara çözüm üretemiyor ise bu işi yapmasa diye düşünüyorum. Haksız mıyım?
***
“Kaybolan Adalet”
Eskişehir Baro Başkanlığı’nda 3. dönemine ulaşan Rıza Öztekin ile 2 saatlik bir program yaptık. Murat Taşkın ile birlikte aklımıza geleni sorduk, Başkan Öztekin’de aklından geçeni söyledi. Detaya girmek istemem ama program sonunda konuştuklarımızı yan yana koyduğumda Adalete olan güvensizliğin boyutu içimi kahreder boyutlara gelmişti.
O’dur ya da bu’dur gibi suçlu arama derdinde değilim. Ama Adalet’e olan güvenin sağlanması için radikal adımlar atılması gerektiğinin herkes farkında olmalı. İnsanlar emsal aldıkları yargı kararları üzerinden davranışlarını değiştirir, suça bakış açıları bozulursa ve suç işleyen de, işlemeyen de mahkeme kararlarına itiraz eder, kendine haklı gerekçeler bulmak için zorlanmaz ise asıl o zaman yanarız ülke olarak. Hem de sağ, sol, iktidar, muhalefet demeden… O yüzden ben demeyi bırakmalı, gerekli adımları atmak isteyenlere de siyasi pencereden, kişisel yargılardan sıyrılarak destek olmalıyız. Kim olursa olsun bu kişiler hiç önemli değil. Yeter ki bir çözüm reçetesi olsun.