2014 depremi!..

Görüşler 2014 depremi!..   İsmet İnönü Caddesi’ndeki bankta dört kişiydik

11 Mayıs 2012 00:00
A
a
Sütiş Eskişehir
Görüşler
2014 depremi!..
 
İsmet İnönü Caddesi’ndeki bankta dört kişiydik:
"Hüsnü Arslan, Ahmet Atuk ve Yaşar Durmaz…”
Hüsnü abi ile, araştırmacı yazarları birbirine düşürmeye çalışırken bir mikrofon belirdi önümüzde...
Kameraman çekiyor genç kız soruyor:
"Cep telefonu olmasaydı ne yapardınız?"
Soruya anında soruyla yanıt vermiştik:
"Orada kimse var mı?"
………
17 Ağustos 1999…
Yüzyılın felaketinden düşümüzde kalmıştı bucümle…
Işikara'yı da o günlerde tanımıştık...
Her gün televizyonda neler söyleyeceğini dört gözle beklerdik...
Ne günlerdi!
"Adamı, Türkiye'nin en seksi erkeği bile seçtik..."
Işıkara’dan sonra başkaları da çıktı...
Bilim, hiç kuşkusuz kaynağını akıldan alan şüpheciliğe dayanır...
Şüphecilikle varsayımlar üretilir, varsayımlar ise somut verilerle kanıtlanır ya da çürütülür...
İşte o günlerde atılmıştı ortaya İstanbul korkusu…
Uzmanlar, İstanbul'un 25 km. kadar güneyinde ve Marmara Denizi'nin altında sessiz kalan iki bölgede sismik boşluk olduğunu dile getiriyordu.
Bu bölgelerde biriken enerjinin de 50 yıl sonrasına kadar belli olmayan bir zaman diliminde açığa çıkacağı söyleniyordu...
Ve o zamana bir takvim bulundu :
"Marmara depremi 20141te olacak..."
Kim söylüyor?
"Herkesin inandığı Işıkara..."
İki gündür televizyonlarda bu depremin getireceği felaket konuşuluyor...
Biri diyor ki:
"Burs a’ ya kadar uzanır..."
Bize ne kalıyor?
"Hiç olmayacakmış gibi yatalım, hemen olacakmış gibi kaçalım!.."
………
TRT Okul'danmış soruyu soran genç kız
Bir yanıt daha vermiştik:
"Cep telefonu güzel ama" dedik:
"Keşke, özelimize girenler olmasa!.."
 
Tiyatro ile politika
Almanya'da yıllar önce ünlü bakanlardan "Kont Breust", bir yemekte ünlü aktris "Pepi Gallmayer"le birlikte oturuyor. Sohbet sırasında aktris hanım punduna getirip bakana söyle diyor:
"Arz etmek isterim ki ekselans, tiyatro ile politika birbirine çok benzer, ikimiz de komedi oynuyoruz. Ama fark şurada, siz çaktırmıyorsunuz!"
 
Terlikçi Vasfi’ler kolay yetişmez!
 
-Ben ve benim kuşağımdaki gazeteciler çok konuşamasak da yüzünü gördük hiç olmazsa. Ancak benden önceki kuşakta gazetecilik yapan veya siyasetle ilgilenenler çok iyi tanıdılar Terlikçi Vasfi’yi...
………
"Yeni bir Terlikçi Vasfi yetişiyor şehri¬mizde" başlıklı yazısına böyle girmiş Hakkı Kutlu…
Kimmiş yeni yetişen?
"Mete Yılmaz..."
Şöyle devam ediyor Hakkı:
-Kendisi DSP'den Tepebaşı meclis üyesi olarak seçildi. Herkes gibi o da CHP'ye geçti ve şimdi bu partide basamakları bir bir tırmanıyor.
Bugüne kadar kızdırmadığı, sinirlendirmediği kimse kalmadı. Ama birçok kişi kızsa da sinirlense de seviyor onu.
Küfürlü de konuşsa, patavatsızlık da yapsa, Mete konuştu mu herkes önce bir dinliyor.
Çünkü söyledikleri yanlış da olsa herkes biliyor ki Mete, saf kalbiyle dinlenilmesi gereken şeyleri söyler...
………
Mete'yi tanımıyoruz...
Ama "Terlikçi Vasfi"yi, şu an yaşayan gazeteciler içinde en iyi tanıyanıyız desek yalan olmaz...
Terlikçi çok ender bir insandı...
Kendine özgü bir yapısı vardı...
Hakkı'nın görüşüne göre belki biraz yaklaşa¬bilir ama kimse "Vasfi abi" gibi olamaz...
O kuşak çok ayrı bir nesil...
Yok oldu gitti...
Yeniden yeşermesi, büyümesi, çok ama çok daha uzun yıllar ister...
“Hele bu devirde, çok zor çok..”
Ama yakıştırılmak bile güzel..
Hakkı, “hakkını” verdiğine göre “Mete Bey’i kutluyoruz…”
 
 
 
Bayram korkusu?
 
Hükümetin ulusal bayramlarla ilgili tören yönetmeliğini değiştirmesine tepkiler sürüyor.
CHP de, 19 Mayıs’ta Samsun’da bir miting gerçekleştirecek…
Bu arada Radikal gazetesi yorum yapmış:
"Hükümet, 1940’lı yılların otoriter uygulamalarına benzettiği kutlama şeklini değiştirdi.
Üstat "Melih Aşık", doğrusunun şöyle olması gerektiğini vurguluyor:
"Hükümet Cumhuriyet ve Atatürk'ün anıldığı özel tarihi günlerin içini boşaltıyor. Ulusal bay¬ramlar yok ediliyor..."
 
Bo Derek
70'li yılların ünlü seks yıldızı "Bo Derek" adını nereden almış biliyor musunuz? Bizim Türk'lerden biri ilk görüşte "Abooooooo!" demiş kadına. O günden beri de "Bo" kalmış işte!...
 
Geç kalmanın öyküsü!
 
Aynı yerde çalışan iki arkadaştan biri ötekine, "Hafta sonunda 3 kere aşk yaptım" diye hava atmış:
"Birinci aşkı 3 kere on dakika uyku, ikinci aşk,tekrar on dakika uyku, üçüncü aşk ve ertesi sabah bir dinamit gibi uyanıp işe gidiyorsun, sen de dene…
Onu kıskanan arkadaşı söylenenleri aynen yerine getirip denemiş ve de sabah sürünerek kalkmış yataktan. İşyerine gitmiş patronu kapıda bekliyor.. "Aşk olsun patron" demiş:
"20 yıldır yanında çalışıyorum, bir gün bile geç gelmem, bugün ilk defa yarım saat geciktim diye kapıda beni bekliyorsun..."
"Ne yarım saati be adam?" demiş sinir içinde patron:
"Salı neredeydin, çarşamba neredeydin?"
 
Günün Olayı
CHP'li Akif Hamzaçebi, "Çankaya Köşkü denge makamıdır" demiş.
Bugünkü Köşk'ü kastetmişse, bize göre denge değil olsa olsa..
"Hüzzam Makamı"dır!
Fahrettin Fidan
 
Günün Sorusu
Yine ortaya atılan "Başkanlık sistemi" gelir de Erdoğan "tek adam"lığını resmileştirirse Abdullah Gül ne olur?
Yanıt:
"Tekaüt..."
Haldun Ertem
 
Özdeyiş
Seçilmiş, tanrının parmağıyla duvara yapıştırdığı kişidir."
Jean Paul Sartre
 
Günün Balı
 
Yükseklerde kuşa da rastlanır, yılana da... Birisi uçarak gelmiştir, öteki sürünerek…
Cenap şahabettin
 
Cuk
Biliyor musun Gürcan Sayma?
24 saat durmadan sayabilsen bir trilyona kadar sayman 31 bin 688 yıl sürerdi…
Balthör
 
 
Günün Şiiri
Chamonıx’den
 
Ya Chamonıx'de dağlar
Buz tutmuşsa güneşe en yakın uçları
Ya güneşler erimişse ince sel boyları
Bir özlemse sonları ya?
Ya Chamonıx’de rüzgar
Sıcaklara taşımışsa sizleri
Dimdik kaya gibi kendini görmüşsen
Buzdan bir kalemle yazmışsan ya?
La Chamonıx'de çamlar
Eşit bir gölgeyse özlemlerine yumulmuş
Bir iki ot için karları küremişsen dorukta
Tüm sözcükler kar taneleriyse ya?
Donma geçidini çoktan geçmişse yeşil...
İnci Ramiz Özkan (Varlık-1968)
 
 
 
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi