İki dönem üst üste başkanlık yapan Naci Şahin, 2014’ün Ocak ayında başlayacak olan oda seçimlerinde bir daha aday olmama kararı almış. Bunu da birkaç gün önce ben köşemde yazmıştım. Yazımı okuyan Naci Şahin telefon etti.
Aday olmayacağını bunu da yönetim kurulu toplantısında yönetim kurulu üyeleriyle paylaştığını söyledi.
‘Naci Başkan yaşın genç. Bildiğim kadarıyla sağlığında yerinde. Neden başkanlığı bırakmak istiyorsun. Üyelerden bir tepki de yok sana ve yönetimine karşı’ diye sordum.
‘Tadında bırakmak lazım. İki dönem üst üste başkanlık yaptım. Bu süre içerisinde üyelere vermiş olduğum sözlerimi de büyük ölçüde yerine getirdim. Çok sayıda üyeden teşekkür aldım. Memnuniyetlerini ifade ettiler. İçlerinde memnun olmayanlarda vardır. Bana iletmediler ama olabileceğini düşünüyorum. Normaldir. Kalabalık toplumlar içerisinde herkesi memnun etmek mümkün olmayabilir. Ancak çoğunluk memnunsa önemli olan bu. Görev süremiz içerisinde 5 olan sabit Pazar yeri sayısını 13’e yükselttik. 8 yeni kapalı Pazar yeri yapılması konusunda Belediye Başkanlarına götürmüş olduğumuz önerileri sağ olsunlar gerekli görerek yerine getirdiler. Ben 40 yaşında göreve başladım. Şimdi yaşım 50 oldu. Genç arkadaşlarımın önünü açmak istiyorum. Yeni heyecan yeni bir ekip belki de bizden daha iyi hizmet yapacaktır. Yeni başkan ve yönetim kurulu üyelerini pazarcı esnafı ile yapılacak bir uzlaşma ile belirleyelim. Bu makamlar hava atma makamları değil, üyelere hizmet etme yerleridir. Ben nasıl 40 yaşında içlerinden geldiysem, genç bir arkadaşımın da önünü açmak istiyorum’ dedi.
Naci Şahin’in üzerine basa basa söylediği şu söz çok daha önemli bence:
‘Bu makamlar hava atma yerleri değil, hizmet yerleri. O koltuğa oturduysanız hizmeti ön planda tutacaksınız. Bu makamlardan ayrılırken içiniz rahat, arkanızdan söz söyletmemelisiniz. Üyeler sizi uzaklaştırmadan siz zamanı geldi diye görevi bırakmalısınız’.
Doğru. 7-8 dönemden beri o koltuklarda oturanlar var. Baktığımızda çoğu inancını kaybetmiş, ne hizmet yapacağı konusunda karar verememekte. 2-3 dönem yaptıkları hizmetleri yeterli buluyorlar. Ama birde etrafına dönüp baksınlar. İnsanlar haklarında neler söylüyorlar.
Milli Eğitim Bakanı Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı, bakanlık personeli arasında yeni bir uygulama başlatmış. Diğer yazımda konuyu açacağım. Belki 4 yıl yani bir dönem erken ama ikinci dönemden hele hele üçüncü dönemden sonra hizmet ruhu kayboluyor.
Bu yazıdan kimse alınmasın. Birilerini de kastetmiyor ve ima etmiyorum.
MİLLİ EĞİTİM’DE DEPREM
Milli Eğitim Bakanlığı karar almış. Makamlarında dört yılını dolduran İl Milli Eğitim Müdürleri başta olmak üzere müdür yardımcılarını, şube müdürlerini, ilçe Milli Eğitim ve Şube Müdürlerini rotasyona tabi tutmuş. Şimdi bu makamlarda dört yıllarını dolduranlar puanlarına göre il dışı tercihleri yapacaklar.
İlk bakışta normal gibi gözükse de bu kararı desteklemekle birlikte bir takım sıkıntılarında yaratacağını düşünüyorum.
Eskişehir’deki İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Odunpazarı ve Tepebaşı İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine baktığımda yüzde 90’ı belki de daha fazlasını dört yılın üzerinde bir süreden beri bu makamlarda. Okulları öğrenmişler, okulların sorunlarını biliyorlar, hangi öğretmen hangi hizmetli ve hangi okul müdürü hangi gerekçelerle hizmet yaptıkları okullara gönderilmişler biliyorlar.
Ancak bu yöneticilerin tamamı başka illere gidecek, başka illerden de yöneticiler gelecek bu makamlara oturacak yukarıda bahsettiğim gerekçeleri öğreninceye kadar bir yıl geçer. Bu süre içerisinde inşallah sıkıntı yaşanmaz.
Keşke kademeli olarak uygulama yapılsaydı, yani 4 yıl tamam ama öncelikle 6-7 yıldır aynı görevde olanlardan başlanıp en son dört yıla gelinseydi kadrolar tümden yenilenmemiş olurdu.
Dün öğrendim yaşları 50’yi geçen 60’a yaklaşan müdürler, şube müdürleri de rotasyonun içerisinde olacakmış. 60 yaşını geçmiş müdürler yerleşik düzenlerini bozmak istemezler. Ne olur tayinleri çıkan illere giderek göreve başlarlar. Birkaç ay sonra emekliliklerini isteyerek emekli olurlar. Eskişehir’den başka bir ile tayinle giderken ve emekli olduktan sonra da memleketine dönerken aldıkları harcırahlar yanlarına kar kalır.
DP VE SP SEÇİME GİRMEYECEK Mİ?
Önümüzdeki yıl Mart ayında yapılacak olan yerel seçimlerin iddialı iki parti teşkilatı yöneticileri seçim için kolları sıvadılar.
Hep seçime iki üç kala yarışa ‘bende varım’ diyerek katılan Cumhuriyet Halk Partisi, bu kez AK Parti’den de önce davranarak belediye başkanı adayı olacak isimleri eğitime tabi tuttu. Eğitimler başladı. Belediye Başkanı ve Belediye Meclis üyesi aday adayı olacak isimler yaşlar ne olursa olsun eğitime girmeleri zorunlu.
Bizim gazetenin Yazı İşleri Müdürü ve köşe yazarlarından yaşı 70’in üzerinde olan Ömer Duru’da eğitimlerden yararlanmak için gerekli müracaatını yapmış.
Ömer Duru zaten üç dönemden beri Tepebaşı Belediye Meclis üyesi. Tecrübe ise bu tecrübeye sahip. Ömer Hoca eğitime katılsa ne olur katılmazsa. 70’inden sonra belediyecilik dersimi alacak. Ömer Hoca yakınımda olduğu için onun adını yazdım. Yaşları 60’ı geçen belediye meclis üyeliği için müracaat eden isimlerden birisi de yılların CHP’li bildiğim kadarıyla o da üç dönem meclis üyeliği yapan Celal Yeşiltepe.
Bu isimlerin adaylık müracaatları alınmalı ama eğitim dışı tutulmalı.
Gelelim esas konumuza. AK Parti, CHP, MHP’de seçim çalışmaları başlamışken, seçime girecek partilerden bir zamanların en gözde partileri olan Adalet-Doğru Yol partilerinin devamı olan Demokrat Parti’de bir kıpırdama bile yok. Genç Genel Başkan Gültekin Uysal’dan taban çok umutlu idi. Partiyi yeniden ayağa kaldıracağı beklentisinde idi. Maalesef güvendiği dağlara adeta kar yağdı!
Bugün seçime girecem dese aday bulmakta zorluk çekeceklerini düşünüyorum. Belki hatır için birilerini aday gösterecekler.
Saadet Parti’de de durum aynı. Geçmiş yıllarda karşılarında kendi içlerinden bölünen AK Parti ile mücadele ettiler. Ardından yine kendi içlerinden bölünerek HAS Parti’yi kuranlarla. Has Parti, AK Parti’ye katıldı. Önümüzdeki seçimlerde Saadet Partisi yine AK Parti’ye karşı mücadele verecek. Mart ayındaki yerel seçimlerde daha çok AK Parti’ye yüklenecek ve eleştirecekler. Yıllarca kol kola, omuz omuza siyaset yaptıkları arkadaşlarını istemeyerekte olsa, siyaseten de olsa eleştirmek zorunda kalacaklar.
Ancak Demokrat Parti gibi Saadet Partisi’nin de seçimlerde işi zor. Hem Demokrat hem de Saadet Partisinin AK Parti güç kaybetmediği sürece derlenip toparlanması zor. Yakın gelecekte AK Parti’nin dağılması söz konusu olmayacağına göre bir başka baharı beklemek zorunda kalacaklar. Tabii ki dayanacak güçleri kalırsa.