Bu şehirde herkesin arzu ettiği ama bir türlü hayata geçiremediği bir kavramdır “ortak akıl ve hareket” Senelerdir dillendirir ama nasıl yapılacağı konusunda bir türlü kanaate varamayız.
Birbirine inat, kısır çekişmelerin bu şehre yaptığı kötülüğü anlamak için hemen yanı başımızdan başlayıp Anadolu’nun ortasına kadar ilerlemek ve bunu yapanların ne noktaya geldiğini görmek kâfidir.
Sık sık söylemeye başladım, “ Eskişehir’de birlik olmak, Türkiye’de devrim yapmaktan daha zor” diye. Söylemek sorun değil de, hepten bu söyleme inanmak ve umudu kesmek geri dönülmez yolun başlangıcı olur hepimiz adına.
10 yıl önce bize hayranlıkla bakan komşularımız, şimdi bizle rekabet etme hazırlığında. Ticari, Sportif ve Sanayi hedeflerinde Eskişehir’in üzerinde yer alarak orada kalmayı amaçlıyor, biz ise hala stadyum, meydan, köprü, oda seçimleri, kaldırımlar ile falan uğraşıyoruz. Bu çok sağlıklı değil sanki.
Siyasi erk, bürokratlar, iş adamları, gazeteciler ve rekabet halindeki her kurum birbirine düşman olmuş sanki. Asgari müşterekte bulunmayı bırakın bir kenara, sadece karşı taraf akıl etti diye çok sağlıklı fikirleri bile eleştirme noktasında asıl kaybedenin biz olduğunu görmüyoruz.
Herkes elini vicdanına iki dakika koyup düşünsün lütfen… Bu şehirden birkaç ses sanatçısı çıkıp, Türkiye çapında başarılı olsa - Bu şehrin Süper Lig’de mücadele eden 2 takımı olsa - Bu şehirden dünyaya yayılan iş adamlarının sayısı 5’e katlansa - Bu şehirde 10 tane beş yıldızlı otel olsa, Bu şehirde 20 gazete, 10 televizyon, 20 radyo olsa - Bu şehirden ülke çapında onlarca Edebiyatçı çıksa - Ulusal Medya’ya yığınla adam gönderebilsek - Altyapımızdan onlarca evladımız milli takıma yükselmiş olsa -Nasrettin Hoca denince Akşehir değil Eskişehir akla gelse…
Bundan kim kazançlı çıkar, kim kaybeder? Bunu kim istemez, kim ister?
Hemen belirteyim normalde yukarıdaki saydıklarımı başaranlar, Eskişehir’de bu işleri yapanlardan daha başarılı, daha şanslı, daha üstün değiller. Bunu başaranların arkasında hep bir destek varken, bizim şehirde bunu başarmak için yola çıkanların önünde hep bir köstek var.
Biz yapamıyorsak, başaramıyorsak veya bizim az biraz yaptığımız işi başkası çok iyi yapıyorsa “eyvah o adamın haline” Çünkü kusura bakmasın kimse ama “Eskişehirli bükemediği bileği öpmüyor, kırıyor” kırıyor ki bir daha o bilek çalışmasın.
Sığ tartışmaların gölgesinde plansız, pusulasız ve cümleyen ben diye başlayanların artık koltuklarını veya niyetlerini değiştirme zamanı gelmedi mi?
Alkışmalamazsak, Takdir etmezsek, Eleştirmezsek, Eleştiriye tahammül etmezsek, Desteklemezsek olmaz. Kişisel menfaatlere değil, çoğunluğun tercihine göre ilerlersek, parti rozetlerini, bürokrasiyi, kişisel inatları geride bırakırsak olur… Devir iletişim, teknoloji, hız devri inanın hiç bir şey gizli kalmıyor. Bu şehrin geleceğini görmek için rüyalara değil, yeni bir sinerjiye ihtiyaç var.
Gelin siyahlara siyah, beyazlara beyaz diyecek kadar doğru ve objektif bir ruh çıkaralım
Bugün de #eskişehiriçinçalışalım