#direnkaldırım

Kaldırımlar insanların yürümesi, yollar araçların seyrüseferi içindir. Gel gelelim yıllardır araçları kaldırımlarda, yayaları ise yol üzerinde ezilmeden yürümeye çalışırken bolca görüyoruz.

Evet, araç sayısı fazlalaştı, evet yollar dar ama 150, 200 Bin TL para verip alınan arabaların bile aylık 100 TL vermemek için Otopark karşısına park edildiği bir düzeni, hiçbir mazeret haklı çıkarmıyor.

Asarcıklı caddesi ve Deliklitaş civarında geçtiğimiz senelerde hayata geçirilen bir proje var. Odunpazarı Belediyesi tarafından düzenlenen sokak ve caddelerde kaldırım üstü parkları engellemek ve yayalara rahatlık sağlamak amacıyla demir dubalar konuluyor ve çözümü zor gözüken bu sıkıntı kolayca aşılıyor. Geçtiğimiz Cumartesi aynı uygulamanın İstiklal Mahallesi’nde de hayata geçirildiğini görünce bir kez daha dile getirmek ve tebrik etmek istedim bu uygulamayı. Gerçi sevgili Hakkı Kutlu hızlı davranıp benden önce yazmış ama bende üzerinden geçmek istedim konunun. Zira İstiklal Mahallesi çocukluğum, Deliklitaş ve civarı gençliğimdir ve her iki mahallenin de kaldırım üstü araç parkları nedeniyle isyan ettiğim zamanları vardır. Bu sebeple bunu düşünen ve hayata geçiren herkesi tebrik ediyor ve diğer bölgelerde de uygulanmasını bekliyorum.

Tabi bu yazdıklarımı anlamak istemeyen ve otopark parası vermemek için bana kızan araç sahipleri de olacaktır. Hatta herkes Otopark’a park ederse otoparklar yetersiz diyenler de olacaktır. Kusura bakmasınlar ama bu da mazeret değil. Önce boş olanları dolduralım, sonra talep arttıkça yeni otoparklar yapılacaktır kimsenin kuşkusu olmasın.

Bu arada yaptığı bu proje nedeniyle tebrik ettiğim Odunpazarı Belediyesi’ne bir de eleştirim olacak. Kurtuluş Mahallesi Özçağrı Sokak üzerinde biriken çöpler zaman zaman çöp tepelerine dönüşüyor. Fazlaca insanın yaşadığı bir alanda çöp toplama alanı ve alınış saatleri geç olunca, yaz aylarını da hesaba katarsak ortaya çıkan durumun sağlıklı olduğunu söyleyemeyiz. Umarım bu konu da da gerekli adımlar atılır ve bölge sakinleri rahatça balkonunda oturur.

OEDAŞ

Pazar günü uzunca bir aradan sonra tek günlük dinlencem olacak. Eşimle iftar keyfi yapacağım ama OEDAŞ izin verirse. Tam ezan okunurken kesilen elektrik, yarım saat süren karanlık bekleyiş ve telefonlara cevap vermeyen anlayış olmazsa tabi. Akabinde tam sahur hazırlığı yapılacakken kesilen ve neyse ki bu sefer diğeri kadar uzun olmayan kesintide tuz biber olunca tadından yenmeyen bir keyif oluyor Pazar günü. Eminim benimle birlikte binlerce kişi de mübarek günün mübarek vakitlerinde gerçekleşen bu kesintileri tebessümle karşılamıyor. Ve eminim 2013’e geldiğimiz. Söz de Dünya liderliğine soyunduğumuz, atılım, yatırım, şöyle ilerledik, böyle ilerledik dediğimiz bir dönemde halen uzun süren ve sık sık gerçekleşen kesintilere anlam veremiyordur. Özelleşmeyi gerekli durumlarda, atıl kurumlarda savunan biriyim ama Elektrik İdaresi keşke özelleşmeseydi diye iç geçirmiyor değilim hani. Çünkü alınan para ile verilen hizmet birbirini tutmuyor. Keşke 1 gün gecikmeden ötürü tebligat gönderme hızınızı, kesintilere cevap verecek santrale de aşılasaydınız.