Geçtiğimiz hafta Cuma günkü köşemde Eskişehir ESOGÜ Hastanesi’nden ayrılarak Türkiye’nin en meşhur hastanesi olan Kadıköy Florence Nightingale Hastanesi'ne giden Kalp Damar Cerrahı Prof. Dr. Yavuz Beşoğul’un ‘Sağlıklı kalp için maden suyunu eksik etmeyin” haberinin 2 bini aşkın kişi tarafından tıklandığını yazmıştım.
Bu yazımda gazetemizin internet sitesinde bir haberin bu kadar çok sayıda tıklanmasının bana göre gerek Eskişehir’de gerekse diğer illerde yaşayan insanların Yavuz Hoca’ya ne kadar çok önem verdiklerinin bir göstergesi olduğunu belirtmiştim.
Ve yazımı şu satırlarla bitirmiştim:
“AK Parti Eskişehir’de özellikle Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanmak istiyorsa bu tür insanları bulup aday yapmalı. Eskişehir halkı öncelikle kendi değerlerine sahip çıkmalı. Eskişehirli olan, evi, çocukları bu şehir de yaşayan, bu şehri bilen, tanıyan, tanınan, bilinen, güler yüzlü, herkesi kucaklayan, herkesle barışık kişiler bulunup aday yapılırsa en azından Yılmaz Hoca ile denk kuvvetler seçimde karşı karşıya gelmiş olurlar. Yoksa sıradan bir aday Yılmaz Hoca için yine kolay bir rakip olur.”
YAVUZ HOCAYA TELEFONLAR YAĞMIŞ
Yazımı okuyan Yavuz Hoca telefon etti. Yazımı okuduğunu ve teşekkür ettiğini belirtirken önemli bir şeye vurgu yaptı.
“Sadiciğim haberimin bu kadar çok sayıda kişi tarafından okunması hoşuma gitti elbette. Demek ki özellikle Eskişehirli dostlar tarafından bu şekilde de olsa hatırlanmak önemli. Ancak yazını okuyan ve telefon eden çok sayıda dost ise yaklaşan yerel seçimlerde siyasete mi atılacağımı sordu. Yazından öyle bir anlam çıkarmışlar. Aslında senin anlatmak istediğini ben anladım. Önümüzdeki yıl yapılacak olan yerel seçimlerde ne de daha sonra yapılacak olan genel seçimlerde aday olmak gibi bir düşüncem yok. Siyasete girmeyi de düşünmüyorum. Hekimlik mesleğimin zirvesindeyim. İnsanlar benden hekim olarak hizmet yapmamı, sağlıklarına kavuşturmam için mesleğimi sürdürmemi istiyorlar. Bende onları sağlıklarına kavuşturmaktan dolayı büyük mutluluk duyuyorum. Hekimlik mesleğini noktalamak gibi bir düşüncem de yok. Beni arayan dostlara teşekkür ederim. Siyaset benim işim değil.”
Aslında ben de yazımda Yavuz Hoca siyasete atılmalı veya kendisine adaylık teklifi yapılmalı gibi bir işarette yapmadım. İnsanlar sevdikleri ve siyasetçide aradıkları meziyetlere sahip insanların aday olmasını arzu ediyor artık. Bende o yazımda AK Parti önümüzdeki yerel seçimlerde Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanmak istiyorsa Yavuz Hoca’nın çizgisinde bir kişi bulunup aday yapılmasını tarif etmiştim. Birisini bir yerlere lanse etmek, adaylık teklifi götürülmesini önermek benim işim değil.
Ama Yavuz Hoca’nın dostları ve Eskişehirliler belki de gönüllerinden geçirdikleri için siyasete girmesini istemiş olabilirler. Yavuz Hoca ile yaptığımız telefon sohbetlerin hiç birisinde ben kendisine siyasete girmeyi düşünüp düşünmediğini sormadım. Çünkü onun işi siyaset değil. İnsanlara şifa dağıtmak.
HALKLA BÜTÜNLEŞMEK ÖNEMLİ
Valimiz Güngör Azim Tuna, 2013 Eskişehir Türk Dünyası Kültür Başkenti yılının yarısında Eskişehir’e gelmiş olmasına rağmen, şehirde bir türlü estirilemeyen bu ‘Başkentlik’ havasını estirebilmek için gayret sarf etmeye çalışıyor. Kendisinin bu gayretine tüm Eskişehirliler de destek vermeli. Makamların sahipleri gelip geçicidir. Asil olan bu şehir ve bu şehide yaşayanlar. Eğer 2013 Eskişehir Kültür Başkentliği unvanından bir şeyler kazanılacaksa bu şehir kazanacak. Herhangi bir yatırım yapılacaksa bu şehre yapılacak. O nedenle taşın altına tüm Eskişehirliler olarak hep birlikte elimizi koyarsak geride kalan 6 ay ve ondan sonra da sürecek en az altı aylık süreç içerisinde yapılamayanlar yapılabilir.
Bugüne kadar Eskişehir halkına 2013 Eskişehir Türk Dünyası Kültür Başkentliği unvanından neler kazanacağımız anlatılamadı. Eskişehirliler bu unvanın yapılacak olan yerel seçimler öncesinde seçim yatırımı olarak görüp algıladılar. Çünkü birileri mahalle mahalle gezerek bu unvandan Eskişehir’in ne kazanacağını anlatmadı. İnsanlarda sağda solda konuşulanlara kulak misafiri olarak bilgi sahibi oldu.
Valimiz Güngör Azim Tuna bunun farkına varmış. Önümüzün Ramazan ayı olması nedeniyle bunun bir fırsat olduğunu düşünerek,’mümkün olduğu kadar Ramazan ayı boyunca değişik halk kesimleriyle bir araya geleceğiz’ demiş.
Doğru. Hiç olmazsa birinci ağızdan insanlar 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti unvanın ne anlamına geldiğini öğrenirse sahiplenir ve destek olur.
”Ramazan ayı boyunca çok mecbur kalmadıkça zengin iftar sofralarına katılmayacağız. Mahallelerde halkın içinde olacağız. Çünkü toplumun önemli bir kesimi sosyal yönden ilgiye alakaya muhtaç insanlardan oluşuyor” diyor Vali Güngör Azim Tuna.
Bakalım bu uyarıya kaç kişi kulak verecek. Özellikle takip edeceğim.