Tüm spor kulüpleri, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kulüpleri…
Ancak Eskişehirspor bir başka;
Anadolu yıldızı.
Direniş takımı.
Ve hatta, başkaldırının sembolü.
*
Eskişehirspor’un taraftarı ise;
Vefakar...
Cefakar…
İsyankar…
Bitmeyen azmi ve coşkusuyla Türkiye’ye örnek.
*
Ancak gelin görün ki böyle bir takım, deyim yerindeyse can çekişiyor.
Para yok.
Futbolcular moralsiz.
Eksi puan cezası cabası, yenileri yolda.
*
Bu olumsuzluklara rağmen, şehrimizin tanıtımına ve ticaretine ciddi katkı sunan Anadolu efsanesi Eskişehirspor’a, bir Allah’ın kurulu çıkıp da destek vermiyor.
*
Ve hatta…
Bu kulübün üzerinden; zamanında reklam yapan, hava atan, ticaretini geliştiren rantçılar ortada yok.
Her biri, kafasını kuma gömmüş vaziyette.
*
Böyle bir ortamda, tanıdık bir isim çıktı ortaya.
Ya da şöyle ifade edersek daha doğru olacak: Eskişehir kamuoyu, kulübü kurtaracak ismi aradı ve buldu.
Ardından şu çağrıyı yaptı: Çare Sinan Özeçoğlu!
*
Taraftar ise açlık grevi başlattı ve dedi ki: Sinan Başkan gel ve takımı düştüğü bu derin çukurdan çıkar!
*
Gelmez miydi?
Çok sevdiği Eskişehirspor’u kurtarmak istemez miydi?
İsterdi elbette.
İstedi de!
Ancak şehrin ileri gelen kurum ve kişileri içerisinden bir Allah’ın kulu çıkıp da “sponsor desteği vereceğim, kaynak bulacağım ya da cebimden şu kadar katkı yapacağım” demedi!
Dahası, kulübün üzerinden zamanında reklam yapan, hava atan, ticaretini geliştiren kan emiciler, takımın kurtulması girişiminin önüne gizliden gizliye set koydular; koymaya da devam ediyorlar!
Çünkü biliyorlar ki Sinan Özeçoğlu bu kulübü kurtarır; ancak bu durum rantçıların işine gelmez, çünkü Özeçoğlu’nun rantçılarla işi olmaz.
İşte bu nedenle rantçılar, daha net ifadeyle mamaları kesileceği için Sinan Özeçoğlu’nu istemiyorlar; takımın günden güne çürüme halini zevk alarak izliyorlar!
*
İnşallah bu sefer, rantçılar muvaffak olmayacak!
*
Tabii sadece ‘inşallah’ demek yetmiyor.
Peki, kulübü kurtarmak, rantçıların ise defterini dürmek için ne yapmak gerekiyor?
Şöyle anlatayım…
Sinan Özeçoğlu yapacağını yaptı kardeşim.
Bir kere, Özeçoğlu kulübün başına geldiğinde, şu gelişmelerin yaşanacağını net bir biçimde biliyoruz:
Kendi cebinden milyonlar harcayacak.
Mevcut futbolcularımızın alacakları ödenecek.
Primler tıkır tıkır verilecek.
Personelin alacakları ödenecek.
Eski futbolcuların alacakları ödenecek.
Puan silme cezası gelme riski ortadan kalkacak.
Piyasaya olan borçlarımız ödenecek.
İlk yarının sonuna kadar takıma ivme kazandırılacak, olabildiğince puan almaya çalışılacak.
Ara dönemde ise transfer tahtası açılacak ve yeni futbolcularla takımımız güçlendirilecek.
Bununla beraber ligde kalma, ve hatta ligi daha üst sıralarda bitirme anlamında gayret gösterilecek.
*
Öyle, öyle olmasına da, Sinan Özeçoğlu bütün bunları tek başına niye yapsın ki?
Eskişehirspor, Özeçoğlu’nun malı değil.
Eskişehirspor, Eskişehirlilerin ortak değeri, ortak acısı, ortak sevinci.
Özeçoğlu da aynını ifade ediyor zaten; “ben gövdemi ortaya koyuyorum, destek bekliyorum” şeklinde konuşuyor.
Eeee, destek gelmeyince de net bir biçimde “o zaman yokum” diyor.
Haksız mı?
Yerden göğe kadar haklı!
*
Bu şehrin en tepesindeki idare olan Valiliğimiz, elini taşın altına koymalı.
Belediyelerimiz, elini taşın altına koymalı.
Sivil toplum kuruluşlarımız, vakıflarımız ve sendikalarımız, elini taşın altına koymalı.
Eskişehir Sanayi Odası, Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı, Eskişehir Ticaret Odası ve Eskişehir Ticaret Borsası elini taşın altına koymalı.
ETİ, Sarar, Polimeks, Europen, KYK, Selka, Peyman, Küpeliler, Lava, Süsler, Laçin, Kılıçoğlu, Güler Metal, Ertanlar Makine, Magnesit, ESGAZ, OEDAŞ, Atışkan, Özel Acıbadem Hastanesi, Özel Ümit Hastanesi gibi Eskişehir’de iş yapan şirketler elini taşın altına koymalı. (Kurumlar vergisinde ilk 100’e giren şirketlerimizin tümü, az ya da çok destek olabilirler.)
*
Yani, yukarıda aktardığım kişi ve kurumlardan toplam 30-40 milyon TL çıkmaz mı?
Gayet tabii kolaylıkla çıkar.
Ve söz konusu kurumların, “para vereceğiz ama bu para nereye gidecek” şeklinde endişe edecek bir durumları da yok.
Çünkü kulübü, şaibesi olmayan ve şehrin sevdiği dürüst bir adam yönetecek.
Sinan Özeçoğlu yönetecek; yani paranızı emanet edebileceğiniz en güvenilir kişi yönetecek.
*
Bu noktada, söz konusu kurumların harekete geçirilebilmesi için bir kıvılcımın çakılması gerekiyor.
Eskişehir’de, o kıvılcımı çakabilecek tek bir isim var.
Kim peki?
Tabii ki Eskişehir’in abisi olan Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen!
Büyükerşen, küçük bir işaretiyle, şehrin tüm dinamiklerini takımın çevresinde kolaylıkla kenetleyebilir ve bununla beraber Sinan Özeçoğlu’nun başkan olmasını sağlayabilir.
*
Bu anlamda şöyle bir önerim var…
Eskişehir, Cumhuriyet şehri…
Eskişehir; kültür, sanat, eğitim, turizm şehri…
Ve Yılmaz Büyükerşen’in ifade ettiği gibi Eskişehir, Atatürk’ün şehircilik tarifine uyan bir şehir.
Yine Büyükerşen’in söylediği gibi Eskişehir, Atatürkçü fikirlerin, özgürlüklerin, demokrasinin şehri olarak kalacaktır. Bu şehir, daima gelecek kuşakların da gurur duyduğu bir şehir olacaktır.
*
O halde, Eskişehirspor’umuzun maçlarını oynadığı stadyumun ismi niçin “Eskişehir Atatürk Stadyumu” olmasın?
Hele ki Atatürk isminin sistemli bir biçimde stadyumlardan silindiği bir ortamda, Eskişehir’in böyle bir tavır göstermesi, bir hayli anlamlı olacaktır.
*
Peki, bu nasıl yapılacak?
Ciddi bir SMS kampanyasıyla!
Stadyumun isminin Atatürk olmasını isteyen yurttaşlarımız, belirlenen bir numaraya ücret karşılığında SMS atacak.
Bununla beraber hem kulübün kasası dolacak, hem de Atatürk isminin stadyumumuzun ismi olarak kabul edilmesi sağlanacak.
*
İşte, bu anlamlı kampanyanın duyurusunu da, görkemli bir törenle Yılmaz Büyükerşen yapacak!
Büyükerşen’in başlatacağı böylesine önemli bir kampanyanın büyüklüğünü hayal etmenizi istiyorum.
Bırakın Eskişehir’i, Türkiye kenetlenir!
Zira vatansever yurttaşlarımız, Atatürk isminin birçok alandan kaldırılmasından rahatsız; o nedenle Atatürk isminin Eskişehir’deki stadyuma konulmasına desteklerini kesinlikle esirgemeyeceklerdir.
Yani, Yılmaz Büyükerşen böyle bir kampanyanın fitilini ateşlerse, iki önemli işe imza atacak.
İlki, Cumhuriyet kenti Eskişehir’e yakışan, Türkiye’ye ise örnek olan bir tavır koyacaktır; belki de ülke genelinde kaldırılan tüm Atatürk isimlerinin, kaldırılan yerlere tekrar konulmasını sağlayacaktır.
İkincisi ise, Eskişehirspor’un bu kampanyayla maddi gelir elde etmesini sağlayacak, diğer kurum ve kuruluşların harekete geçmesinde ön ayak olacak, Sinan Özeçoğlu’nu kulübün başına geçmesi yönünde ikna edecek ve kulübü kurtaracak.
*
Yılmaz Büyükerşen, Eskişehir’i, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın gözüne çarpan bir şehir haline getirdi.
Kültürde, sanatta, eğitimde, turizmde, şehircilik estetiğinde, vesaire…
Tam bir Cumhuriyet kenti yaptı!
Bir tek Eskişehirspor üzerinde tam manasıyla durmadı.
Ama artık tam zamanı!
Bu şehir, Yılmaz Büyükerşen’den tek bir şey istiyor; Eskişehirspor’u da, tıpkı Eskişehir gibi yapmasını istiyor.
Eskişehirspor’a da abilik yapmasını istiyor…
Çok mu şey istiyor?
Hayır.
Aksine, Büyükerşen’in, Eskişehispor için sadece ‘parmağını şaklatmasını’ istiyor.
*
Yılmaz Büyükerşen bu işe girerse, rantçılar çil yavrusu gibi dağılır.
Yılmaz Büyükerşen bu işe girerse, kulübü, kimse siyasi emellerine alet edemez.
Yılmaz Büyükerşen bu işe girerse, kent bütünleşir; bununla beraber Sinan Özeçoğlu eline sazı alır ve sorunlar kökünden çözülür.
*
Ha, Yılmaz Büyükerşen bu işin içine girmezse, yanarız.
Kulübün bir alt lige düşmesi kaçınılmaz hale gelir.
Kayyumla da yüzleşebilir, kulübümüzün kapanışına şahit olabiliriz.
Sonra amatörden bir takımı Süper Lig’e çıkartmaya çalışırız.
En az 7-8 yıl beklemek zorunda kalırız.
Ve yine en az, şu an Eskişehirspor’u kurtaracak kadar para harcarız.
Ne gereği var?
Bu zulmü ve zahmeti çekeceğimize, Eskişehirspor’u şahlandırsak daha iyi olmaz mı?
*
Gözlerimi kapattım ve hayal ediyorum…
Eskişehirspor Süper Lig’e çıkmış…
Fenerbahçe’yi Eskişehir Atatürk Stadyumunda ağırlıyoruz…
Maç öncesi Yılmaz Büyükerşen, Sinan Özeçoğlu ve Ali Koç; Erol Tabanca ve ortağı Cem Siyahi tarafından Eskişehir’e kazandırılan Odunpazarı Modern Müze’yi geziyor…
Maç oynanıyor; yeniyor ya da yeniliyoruz…
Ama tribünlere bakıyoruz herkes mutlu; kimse koltuk kırıp ortalığı yangın yerine çevirmiyor, ana avrat sövmüyor, yönetime güven tam.
Protokole bakıyoruz, göğsümüz kabarıyor; Eskişehir’de birbirinden değerli isimleri ağırladığımız için gururlanıyoruz.
*
Bu hayal, gerçek olamaz mı?
Ben olabileceğine inanıyorum.
Çünkü Yılmaz Büyükerşen’e inanıyorum; bu şehrin de inandığını biliyorum.
Sinan Özeçoğlu’na güveniyorum; bu şehrin de güvendiğini biliyorum.
*
Haydi Hoca’m; şu kıvılcımı çak, şehri kulüp etrafında kenetle, Sinan Özeçoğlu’na koltuğu işaret et ve Eskişehirspor’u kurtar!
Hocam çok güzel yazmışsınız. İnşallah gerçekleşir. Bize DÜRÜST ADAM GIBI YÖNETİCİ ve EKIP lazım .Gerisi teferruat.Aks durumda gelecek yok. NO FUTURE...
Yazdıklarınız hayal değil elbette. Hepsi olabilir. Sn. Özenç ve ona omuz verecek güçlü ve onurlu isimler bir araya gelip, Es Es projelerini anlatırlarsa, Sn. Büyükerşen asla kayıtsız kalmaz. İstenenden daha fazla yardımcı olur. . . Dediğiniz gibi bir kıvılcım yeter. . .
Kalemine,eline sağlık muhteşem yazmışsınız İnşallah yazdıklarınız tek tek gerçekleşir.Kımse ESKISEHIRSPORU yok saymaz gormemezlıkden gelemez
Mamaları kesilecek olan rantçılardan, kan emicilerden bahsediyorsunuz ama isimleri açıklamıyorsunuz. Neden açık açık 180 milyonun hesabını versinler demiyorsunuz. Neden Paris gezilerinin hesabını sormuyorsunuz. Neden halktan toplanan yardımların hesabını sormuyorsunuz. Ayrıca neden basın ve medyada yardım sözü vermiyor. Neden TFF'de alacağımız olan 15 milyonu alamıyoruz NEDEN............
Tribün liderleri kulübün yakasından ellerini çeksin. Taraftarlık yapsın sadece, futbolu sevsin. Kulübü yönetme sevdasından vazgeçsinler.
Bos bos. 3 senedir ayni. Seyi konusma bu takim dussun diye bakiliyor 3 senedir borc kurus asagi dusmuyor para yoksa eskisehirsporda yok
Harika bir yazı teşekkürler.
Emekli bir kişi olarak büyükerşen hocam sinan başkanla bu işe atınız.gecmis hesaplarikurcalayin bu şehir size minnettar kalır stadın adını ATATÜRK yapın tüm varlığımla yardım ederim
Eskişehirspor birilerinin malı olmalı. En kısa sürede bir Anonim Şirkete dönüşmeli. Hisse senetleri satışa çıkmalı . İsteyen bir (1) isteyen milyon senet almalı.Eskişehirli takımının sahibi olmalı. Kim şirketinin zarar etmesini ister? Taşıma suyla değirmen dönmez. Sürekli gelir kaynakları ancak şirketleşmeyle olur. Şirket olursa kimse ESES'in arabasını kendi özel işine kullanamaz. Tribün baronlarının yaptığı yaygaralar, kulüp yönetme sevdaları yok olur. Alt yapı geliştirilir, alt yapı gerektiği zaman değerinde satılır. Bugün Brezilyanın en büyük gelir kalemlerinden biri futbolcu satışı. Futbol artık günümüzde endüstriyel hale geldi. Kuralına uygun oynamayan yok olur gider...
Parayı toplayıp Halil abiye verelim
Kurumsallasmadan destek vermez hoca. Bırakın kayyuma gitsin herkes hesap versin