Basına yansıyan haberlere göre Başkan Osman Taş zamanında anlaşma yapılan David Odonkor, Eskişehirspor kulübüne ihtar çekerek alacağı 80 bin Avroyu talep etmiş
Basına yansıyan haberlere göre Başkan Osman Taş zamanında anlaşma yapılan David Odonkor, Eskişehirspor kulübüne ihtar çekerek alacağı 80 bin Avroyu talep etmiş. Tabii David Odonkor kimdir, kulübümüze beş kuruşluk faydası olmuş mudur ayrıca tartışırız. Zaten bir ayağı çukurda olan Osman Taş bu ismi kulübe neden getirmiş, bu da ayrı bir tartışma konusu. Netice itibarıyla hiçbir işe yaramayan ancak kulüpten büyük paralar kazanan isimler listebine David Odonkor da dâhil oldu. 80 bin Avro küçük bir paraymış gibi gözükebilir. Ancak bugünkü kurdan 610 bin lira ettiğini hatırlatalım. Bu ekonomik krizde iyi para... Tabii iş David Odonkor adlı bir kişinin alacağıyla sınırlı olsaydı kolay olurdu. Ancak Odonkor gibi nice işe yaramazlara nice 80 bin Avrolar ödedik. O küçük gibi gözüken paralar üst üste yığıldı ve ödenmeyecek duruma geldi. Bu arada taraftar olarak bizim de kabahatlerimiz büyük. Takım süper ligde iyi oynarken keyfimiz yerindeydi. Arada sırada kulübe yakın kaynaklar, "Böyle giderse iflas ederiz. Kulüpten pis kokular geliyor" dedikleri zaman biz taraftarlar, "Futbolcular, simsarlar ve menejerler yesinler; ama iş yapsınlar ağbi" demiyor muyduk? Sonuç olarak bizi o 80 bin Avrolar batırıyor. Taraftar olarak ses çıkartmadığımız için biz de kabahatliyiz...
Bas bas paraları Leyla'ya...
Ekonomik krizden çıkmanın yolu çok basit aslında; Para bulacaksın... Tabii o parayı bulmanın ne kadar zor bir iş olduğunu anlatmama bile gerek yok. Türkiye kapı kapı dolaşıyor ancak beş kuruş borç para alamıyor. O kapısını, ceketimizin düğmelerini ilikleyerek çaldığımız İngiliz Bankerler kapıları suratımızı kapıyor ve "Allah versin kardeşim" diyor. Durum tam olarak bu. İnanın eksik söylüyorum... SWAP yapma imkânımız da yok. Duyduğumuz kadarıyla tam iki defa Amerika'nın kapısını çalmışız. Hatta ikincisinde Amerikalılar 'Asrın' yetkililerimize biraz aşağılayıcı bir şekilde, "Bir daha rahatsız etmeyin" tarzında cevap vermişler. Şimdi yüzyılın liderlerimize verilen cevapların ayrıntılarına girip de sizi mahçup etmek istemiyorum. Bunun sonucunda biraz da bozulan moralimizi tamir etmek için Katar'la SWAP yapıldı ki, bu durum piyasaların iyice moralinin bozulmasına yol açtı. Netice itibarıyla geriye kalan son seçeneği kullanıyoruz. Merkez Bankasına emir veriyoruz ve para basıyoruz. Şu anda sizler bu satırları okurken Merkez Bankamız muhtemelen cayır cayır para basıyordur. Matbaaların üzerlerinden dumanlar çıkıyordur. İnsanın aklına ister istemez, "Bas bas paraları Leyla'ya, bi daha mı gelecez dünyaya?" türküsü geliyor. Ancak para basmak da sorunlarımızı çözmek yerine daha büyük sorunlara yol açıyor. Para basmayı yakın geçmişte iki defa Özal yapmıştı. Ancak Özal'ın yanında Türkiye'nin en önemli ekonomistleri vardı. Üstelik O bile çok zorlanmıştı. Yani bu iş beceri ister. Hayatı boyunca bir bankada gişe görevlisi bile olmamış kişiler ekonomiyi yönetirse büyük sorunlar çıkar. İşte bir anda tavan yapan konut fiyatları ortada. Siz faizleri düşürüp, "Vatandaş ucuza konut alsın, Hem bizim 5 buçuk müteahhidimiz de neşesini bulsun" diyorsunuz ancak ilgili kararnâmenizin daha mürekkebi kurumadan konut fiyatları yüzde 20 artıyor. Size bir şey söyleyeyim mi? Hükûmetimizin hiç kabahati yok bu konularda. Bütün suç o mendebur uluslararası soğan lobisinde. Sarımsak lobisiyle bir olup ülkemizin üzerinde oyunlar oynuyorlar. Kafalarına bordo kukuletalar geçirip, mahzenlerde ayinler yapıyorlar. Saraylarımız var ya; işte o yüzden bizi kıskanıyorlar...