Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş, Türkiye’nin ekonomik durumuna ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Kesikbaş, enflasyon, asgari ücret ve sanayi üzerindeki etkilerini eleştirirken, Türkiye’nin yapısal sisteminde köklü değişikliklerin yapılması gerektiğini vurguladı.
Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş, Türkiye’nin ekonomik sorunlarını değerlendirerek, enflasyon, aşari ücret ve sanayi üzerindeki etkileri hakkında açıklamalarda bulundu. Kesikbaş,“25 bin lira vermiş olsaydınız bu 1 ay sonra göreceli olarak yine 22 bine eşit olacaktı. Türkiye’de yapısal sistemin tekrardan yenilemek gerekiyor. Eğitimden tutunda bütün hizmetlerine kadar her şeyin gözden geçirilmesi lazım” dedi.Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş, ES TV’de yayınlanan Ekonomi Penceresi programında gazeteci Berivan Halis’in konuğu oldu.
Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş faizlerin düşmesinin umut verici olduğunu belirterek, “Türkiye normal bir sürecin dışında bir süreç yaşadı. Artan enflasyondan sonra enflasyonu dengelemek için yüksek faiz artırımları, 22 ay ama o kademeli bir şekilde 18’ince aylarda yüzde 50’lere ulaştı. Ciddi bir faiz yüküyle ülkemiz karşı karşıya. Bunların hepsi enflasyonu düzeltmek için yapılan para politikaları. Enflasyonun yüzde 80’li seviyelerde göreceli olduğu dönemlerde şu an bu gün yüzde 47’lere geldiğimiz dönemlerde gösterge faizinde bir miktar aşağı yönlü olması umut verici. Neticede sanayici yatırım yapan ya da ülkesini seven herkesin faizi sevmemesi lazım. Belki bir dönem için gerekli olmuş olabilir. Sanayide istihdam verileri, büyümeler, sanayi büyümesi etkileniyor ve faizler yüksek olunca yatırımlar da olmuyor. Nakit akışı yaşayan fabrikalar oluyor. Bankalardan uzak duruyorlar. Önemli olan 2,5 puan düştü ama bankalarına artık bir şekilde sanayi yatırımlarını çok daha iyi desteleyecek faiz politikalarına dönüyor olması lazım” diye konuştu.
TÜRKİYE’NİN PAHALI OLMAMASI GEREKİYOR
Kesikbaş, asgari ücret konusunun daha stratejik bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini belirterek, “Her yıl bütçe çalışması yapılıyor. Bütçe görüşmelerinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı 22 bin liradan aşağı maaş almamalıdır demek aslında daha anlamlı. Çünkü herkes bu rakamlarla çalışmıyor. Asgari ücrette belirleyici bütçe kanununda bir yer belirlenmeli. Beklentileri başka yönde etkiliyor. Özel sektörde iyi fiyata çalışan da var performansına göre başka sektörlerde çalışanlarda var. Maalesef biz ne kadar yukarı çekersek memnuniyetsizlikte o seviyede artıyor. Maliyetleri çok artırdığınız zaman rekabetçiliği kaybediyorsunuz. Bunu kaybedince ihracat yapamıyorsunuz. Doğal olarak bunu düşürmek için maliyeti düşürmek gerekiyor. Tüm sanayiciler çalışanlarıyla daha güzel fiyatlar çalışmak ister. Asıl odaklanmamız gereken şey enflasyon, Türkiye’nin bu kadar pahalı olmaması gerekiyor. O paralarla yaşamak zor. Eskişehir’de kiralar yüksek ama kabahatlisi biz değiliz. Eskişehir’in enflasyonunu en azından İstanbul’a göre çok daha aşağılarda olmasını beklerim. Bunu sadece asgari ücrete de bağlayamayız mesela konut arzını artırmak gerekiyor yeni arsalara inşaatlar gerekiyor. Bu arsaların üzerine düşük maliyetli sosyal konutlar yapılması gerekiyor. Hiçbir zammın asgari ücrete endekslenmemesi taraftarıyım. Neticede serbest piyasa ekonomisinin içinde sistem çalışıyor. Bu gün 25 bin lira vermiş olsaydınız bu 1 ay sonra göreceli olarak yine 22 bine eşit olacaktı. Bu ekonomik dengeyi iyi sağlamak gerekiyor. Sert tedbirler alınmalı, Türkiye’de yapısal sistemin tekrardan yenilemek gerekiyor. Eğitimden tutunda bütün hizmetlerine kadar her şeyin gözden geçirilmesi lazım” dedi.
İHRACAT 4.6 MİLYAR DOLAR
Kesikbaş, Eskişehir sanayisinin kent ekonomisindeki yerini şu sözlerle anlattı: “Eskişehir Sanayi Odası (ESO) bin 500 üyeye sahip yaklaşık 90 bin civarında çalışanımız var. Bunun yanına bize hizmet veren hizmet sektörü ve atölyeleri de sayarsak 100 bin çalışanı olan bir kentiz. Her 3 kişiden 1’i karnını ESO’ya dayanarak doyuruyor. Biz çok büyük bir aileyiz. Eskişehir gayrisafi hasılatının yüzde 44’ü sanayiden geliyor 6,8 civarı da tarımdan geliyor diğeri de servis hizmetlerinden geliyor. Eskişehir aslında sanayi kenti. İhratacı4.6 milyar dolarla kapanacak geçen sene 4.277’ydi. Bir büyüme var şu an yüzde 12’lik. Türkiye’nin en güzel en modern tesisleri Eskişehir’de diyebiliriz. Tarihsel sürecimizde böyle. Teknolojik yatırımlar seviyesinde önemli bir yerdeyiz. İleri teknoloji oranı yüzde 15, bu önemli bir rakam Türkiye ortalaması yüzde 4 civarında. 7-8 kat daha fazla teknolojik üretim yapıyor. Eskişehir ilk 3’te diyebiliriz”
YÖNETİMLERDEN BEKLENTİMİZ
Kentin sanayi potansiyelinin geliştirilmesi ve sanayicilerin ihtiyaçlarının karşılanması için yeni endüstri bölgelerinin gerekliliğine dikkat çekerek, “Eskişehir’de yeni endüstri bölgelerine ihtiyacımız var. Ama daha küçük daha yönetilebilir yeni nesil endüstri bölgelerinin kentin birçok yerinde olması gerekiyor. Sanayicilerin en büyük sıkıntısı birikimlerini taşa toprağa gömmek istemiyorlar. Ucuz arsaların olması gerekiyor. Burada en büyük beklentimiz arsa maliyetlerinin minimize olması aksi takdirde parayı tarlaya gömüyoruz. Çevre yolu istiyoruz, kent içi ulaşımda da sıkıntımız var. Demiryolla limanlara bağlantı bizim için çok önemli. Sanayici tek başına para istemiyor. Hepimiz sosyal barışı yaşamak istiyoruz” diye konuştu.
YENİ YIL KOLAY GEÇMEYECEK
2024 yılının düşük karlılıkla geçtiğini ve 2025’ te sanayinin daha zorlu süreçten geçeceğini ifade ederek, “Umudumuzu kaybetmek gibi bir durum yok. Neticede 2024 yılı her ne kadar karlılık olarak düşük olsa da çünkü kurlar düşük, ihracatın getirdiği para düşük. Sanayicilik mafyaya girmek gibi bir şey. İçine girince çıkamazsınız. Sanayi için 2025 kolay bir yıl olmayacak. İç piyasada ciddi bir daralma var. Enflasyonu aşağıya çekmekle ilgili para politikası uygulanıyor. 2025’in ortasına kadar 2024 yılında yaşadıklarımızı yaşayacağımızı düşünüyorum. Topyekün tasarruf yapan bireyler olmamız gerekiyor. Birçok insanın tüketim alışkanlıkları değişti. Ülkenin fabrika ayarlarına dönmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Kaynak : HABER MERKEZİ