Halk Lokantası meğer ne büyük ihtiyaçmış!

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Halk Lokantasının açılışını gerçekleştirdi.
Başkan Ayşe Ünlüce’nin vaatleri arasında yer alan Halk Lokantası hiçbir tören yapılmadan, açılış konuşması gerçekleştirilmeden, şaşaadan uzak bir şekilde hizmete girdi.
CHP Eskişehir milletvekilleri Jale Nur Süllü ve İbrahim Arslan, CHP’li Odunpazarı, Tepebaşı ve kırsal ilçe belediye başkanları, CHP il ve ilçe başkanlarının hazır bulunduğu açılış öncesi yüzlerce vatandaş Halk Lokantasının önünde uzun kuyruklar oluşturdu.
Vekiller Süllü ve Arslan, Başkanlar Ünlüce, Kazım Kurt ve Ahmet Ataç ile İl Başkanı Talat Yalaz, önlükleri giyerek vatandaşlara yemek dağıtımını gerçekleştirdi. CHP’li vekil Utku Çakırözer, NATO toplantıları dolayısıyla yurtdışında olduğundan etkinliğe katılamadı.
4 kap yemek 65 lira olarak halka verilmeye başlandı.
Hafta içi her gün 12.00 - 15.00 saatleri arasında yurttaş bu hizmetten yararlanabilecek.
Yurttaşın ilgisinin bu kadar yoğun olması, “Halk Lokantası meğer ne kadar büyük ihtiyaçmış” dedirtti.
İstanbul’da başlayan ve CHP’li belediyelerce ülke genelinde art arda hayata geçirilen Halk Lokantası hizmeti, iktidarın yanlış ekonomi politikaları ile oluşan yüksek enflasyon ve beraberindeki hayat pahalılığı altında geçim mücadelesi veren yurttaşa adeta nefes oldu.
Herkesin kabul edebileceği bir gerçek var ki…
Bugün 65 liraya hiçbir yerde 4 kap yemek yeme imkanı yok.
Üstelik yakında Halk Lokantası’nın ikincisi de açılacak.
O da Kent Park’ta hizmet verecek.
Bunun yanında 5-6 ay sonra Halk Mutfağı adlı mobil araçlarla kentin çeperindeki 5-6 mahallede yurttaşa daha cüzi fiyatlarla 3 ya da 4 kap yemek imkanı da sunulacak.
Yoksul yurttaşa aşevinden ücretsiz dağıtılan yemek ise cabası. 
O hizmet zaten uzun yıllardır aralıksız devam ediyor. Üstelik pandemi döneminde aşevine yapılan bağışların hükümet tarafından önünün kesilmesine rağmen sürüyor.
CHP’li belediyelerin halkçı yönetim anlayışının bir tezahürü olan Halk Lokantaları görünen o ki önünde sürekli kuyrukların oluşacağı bir mekan olacak.
Bu hem sevindirici hem de üzücü bir durum.
Sevindirici, çünkü yoksulluk kıskacındaki yurttaşın başka hiçbir yerde bu kadar ucuz fiyata bulamayacağı 4 kap yemek yeme şansına sahip oldu.
Üzücü, çünkü bir Türkiye gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Her geçen gün halkı yoksullaşan bir Türkiye fotoğrafının ete kemiğe bürünmüş hali… 
Hasılı…
Başkan Ayşe Ünlüce reklamını yapmadan söz verdiği hizmetleri bir bir hayata geçiriyor.
Aksini iddia edenler siyaset yapıyordur.
Bilin istedim.

İşçiler eylem pankartını açtı: Geçinemiyoruz

Türk-İş, DİSK ve Hak-İş konfederasyonlarının 9 Temmuz’da düzenledikleri ortak basın toplantısında dile getirdikleri 10 maddelik taleplerine çözüm üretilmeyince alanlara inme kararı almışlardı.

Talepleri neydi?

1-Vergide adalet.
2- Enflasyonla mücadelede ücret politikası: TÜİK verisine dayalı olarak açıklanan artışlar gerçek durumu yansıtmıyor.
3-Asgari ücret artırılmalıdır.
4- Kamudaki ücret dengesizliği giderilmelidir.
5- En düşük emekli aylığı asgari ücrete yükseltilmeli.
6- Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalı.
7- Taşeronların kadroya alınmasında dışarıda bırakılan kurum ve kuruluşlarda çalışan taşeron işçiler de kadroya alınmalı.
8- Tasarruf tedbirleri israfı önleme yönünde olumlu olsa da tasarruf adı altında ücret ve sosyal alandaki işçi hakları geri götürülmemeli.
9- İş kazaları ve meslek hastalıklarını önleme için iş koşulları iyileştirilmeli.
10- Çalışma hayatında ayrımcılık sona erdirilmeli, ILO’nun 190 sayılı sözleşmesi onaylanmalı.
Bu taleplerine karşılık bulamayan konfederasyonlar eylemlere başladı.
Ülke genelinde ilk startı Türk-İş’e bağlı sendikalar verdi.
Eskişehir’de, “Hava İkmal Bakım Merkezi, TÜRASAŞ, Şeker Fabrikası, DSİ” gibi kurum ve kuruluşlarda örgütlü sendikalara üye işçiler, “Geçinemiyoruz” sloganıyla oturma eylemleri yaptı, başkanlar gerekçelerini anlatan basın açıklamaları gerçekleştirdi.
Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay’ın da söylediği gibi "Sözleşmede aldığımız ücret 6 ayda eridi. Şu anda öyle bir noktadayız ki, ben 40 senedir böyle bir sıkıntı hatırlamıyorum" dediler.
Emeklilerden sonra işçiler de seslerini gür bir şekilde çıkarmaya başladı.
Eğer bu eylem dalgası toplumun tüm kesimlerini sararsa “erken seçim” için önemli bir tazyik oluşabilir.
Her ne kadar Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 22 yıllık iktidarında yurttaşta oluşan tepkiye kulak kabartıp böyle bir refleks oluşmamışsa da…
Yoksulluğu iliklerine kadar hisseden toplumun tüm kesimlerinde yükselen sesler bir ilke yol açabilir.
Anayasa değişikliği veya erken seçimden başka yeniden aday olma şansı bulunmayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, malum pragmatist bir kişilik.
2025 Kasım gibi erken seçime gider mi gider.
Belli mi olur?