Arif Anbar yazdı
Aslında her şey 2014 yerel seçimleri sürecinde başladı…
*
Hatırlayın…
Dönemin Odunpazarı Belediye Başkanı AK Parti’li Burhan Sakallı, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ne başkan adayı olmak istiyordu.
Ancak aday yapılmadı.
*
Burhan Sakallı Büyükşehir Belediyesi’ne aday yapılmayınca, Odunpazarı Belediyesi’ne de başkan adayı olmayacağını açıkladı.
İddia o ki, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dahi “Odunpazarı’na aday ol” talimatını uygulamadı Sakallı.
Kararı kesindi.
*
Sakallı’nın Odunpazarı Belediyesi’ne aday olmayacağını açıkladığı sırada ise önemli bir gelişme daha yaşanıyordu.
Harun Karacan o sırada AK Parti binasına gitmiş, partiye üye oluyordu.
Üye işlemleri sonrası il yönetim kurulu toplantısına katılan Karacan şunu söylemişti: “Kazanmak için geldim, inanmayan varsa gitsin!”
Ve bununla beraber Harun Karacan, Büyükşehir Belediyesi başkan adaylığını ilan etmişti.
*
“Kazanmak için geldim, inanmayan varsa gitsin!” demişti ya Harun Karacan.
İşte film, ilk kez orada koptu.
Karacan, üyeliğinin daha ilk gününde, yıllarını AK Parti için harcayan kişilere ayar vermişti…
Ve bununla beraber, partideki kamplaşma süreci başladı.
*
2014’ün Mart ayında yapılan yerel seçimlerden, 24 Haziran 2018 cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine kadar parti içerisinde hiç de normal karşılayamayacağımız olaylar cereyan etti.
Ancak bizler bu olayları, her zaman iddia olarak değerlendirdik. Çünkü AK Parti kulislerinde konuşulanlar, ispatı neredeyse imkansız iddialardı.
Fakat şunu hissediyor ve uyarılarımızı yapıyorduk:
“AK Parti Eskişehir teşkilatı, ciddi bir bölünme sürecine girdi, önlem alınmazsa tamiri imkansız olayların patlaması an meselesidir.”
*
Bugün geldiğimiz noktada, öngörülerimizde ve uyarılarımızda ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıktı.
Özellikle 24 Haziran parlamento seçimleri öncesi açıklanan milletvekili listesiyle birlikte, parti içerisinde önü alınmaz dedikodulara, suçlamalara, adam satmalara, küskünlüklere, kaprislere ve şikayetlere şahit olduk.
Gerginlik giderek artıyordu anlayacağınız.
Ha patladı, ha patlayacaktı!
*
Yine de AK Parti söz konusu gerginliği, seçim sonuna kadar elinden geldiğince kapatmaya gayret gösterdi.
Bir anlamda başarılı olduğunu da ifade edebiliriz.
*
Ancak seçimden sonra, parti içerisinde yaşanan kamplaşma iyiden iyiye keskinleşti.
Bir tarafta Nabi Avcı, Emine Nur Günay, Zihni Çalışkan ve Volkan Doğan.
Diğer tarafta ise Harun Karacan, Dündar Ünlü ve İbrahim Yılmaz Kaynarca.
Söz konusu kamplaşmaya, Eskişehir’in gözbebeği odaları ve bazı vakıfları dahi taraf oldu.
Dahası, kamu kurum ve kuruluşlarda yöneticilik yapan bürokratlar da tarafını seçmek durumunda kaldı, seçtiği tarafın menfaatleri doğrultusunda çalışmaya zorlandı.
Böylelikle parti, karpuz gibi ikiye ayrıldı.
Gruplar, birbirlerini alt etmek adına ellerinden gelen ne varsa yapmaya başladı.
Artık dert AK Parti’nin başarısı değildi; Hırs, öfke, kin, intikam duygusuyla hareket ediliyordu.
*
Bunun sonucunda, yine önce Harun Karacan çıktı sahneye.
Partisinin bayramlaşma töreninde aba altından sopa gösterdi.
MKYK üyesi olarak “En son ben konuşurum, Nabi Avcı’yı benden sonra konuşturma gayreti içerisine girmeyin, protokolde ben öndeyim ve daha güçlüyüm” mesajı verdi.
Karacan belki haklıydı ancak konu komşunun önünde böyle bir tavır sergilemesi parti kamuoyundaki tansiyonu iyiden iyiye yükseltti.
*
Karacan’ın konuşması daha soğumadan, bu kez Emine Nur Günay çıktı sahneye.
EsGündem26’dan, meslektaşımız Ayşe Kaytan Uçak’a inanması oldukça güç bir mülakat verdi.
Mülakatın içeriğini ilk duyduğumuzda, “hadi canım şaka yapma” şeklinde tepkimiz oldu.
Ancak açıp okuduğumuzda, ortada şaka filan yoktu.
*
Emine Nur Günay…
Bohçasını açtı, partide ne yaşandıysa orta yere döktü.
Harun Karacan’ı yerden yere vurdu.
Dündar Ünlü-Murat Özcan’ı, acımasızca suçladı.
“Teşkilatlarımız ve milletvekillerimiz arasında sorun yok, algı yaratılıyor” diyen Zihni Çalışkan’ı yalancı çıkardı.
Nabi Avcı’yı peygamber ilan etti.
Ve yine, “Nabi Avcı aday olmak isterse Büyükşehir Belediyesi’ne aday olur” diyerek, hem AK Parti Genel Merkezi’nin hem de Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iradesini yok saydı.
*
Emine Nur Günay…
İçinde biriktirdiklerini deyim yerindeyse kustu.
*
Emine Nur Günay…
Mensubu olduğu AK Parti’yi, kamuoyunun gözleri önünde resmen gömdü.
*
Ve Emine Nur Günay’ın ardından Dündar Ünlü, “ben de varım” diyerek açtı ağzını yumdu gözünü.
Ünlü, özetle Emine Nur Günay’a,
“Kimse kerameti kendinden menkul görmesin, ortada dört yıllık bir emek var. Dört yıl boyunca tüm sorumluklularını layıkıyla ve eksiksiz yerine getirmiş il yönetimini karalamak kimsenin hakkı ve haddi değildir. Emine Nur Günay’ın açıklaması şahsi ve psikolojiktir” karşılığını verdi.
*
Tüm bu aktardıklarımı değerlendirdiğimizde…
Evet, AK Parti içerisindeki olaylar resmen patladı.
Kamuoyunun ağzına sakız oldu.
Partiye ve partinin önde gelen isimlerine duyulan güven zedelendi.
Ve yine AK Parti, 2019 yerel seçimlerine hızla giderken cerrahi müdahale gerektiren, ameliyat olsa dahi dikiş izlerinin hiç geçmeyeceği bir yara aldı.
*
Bir de…
CHP, AK Parti’nin yaşadığı bu ve bunun gibi durumlara oldukça alışıktır.
Krizi çözecek panzehir, acil müdahale için her daim hazırdır.
Ancak AK Parti gibi lider merkezli ve biata dayanan partilerin böylesine krizleri atlatmaları oldukça güçtür; bocalar, zırvalar, daha büyük hatalar yapar vesaire…
Bu anlamda hep şunu söylerim:
“CHP hacıyatmazdır, AK Parti ise devrilir.”
Ve öyle bir devrilir ki, enkazı kaldıracak tek bir partili dahi bulamazsınız.
O nedenle, AK Parti Lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın, Eskişehir AK Parti içerisinde yaşanan rezalete derhal müdahale etmesi şarttır.
*
Bitirirken…
Bundan on gün önce Twitter’de yaptığım bir paylaşımı sizlere aktarmak istiyorum.
Şöyle ki:
“Farkında mısınız? Eskişehir’de AK Parti, deyim yerindeyse CHP’lileşti ve bu duruma hiç alışık değiller. Ellerindeki tarihi fırsatı, böyle giderse yerel seçimlerde alacakları büyük bir hezimetle birlikte kaçıracaklar.”