Ampute Takım, Barselona’ya karşı

Yerel seçim 31 Mart 2019’da yapılacak. Eskişehir’de merak edilen şeylerden biri de AK Parti’nin ne yapacağı? Kimleri aday gösterecek, o adaylar nasıl bir sonuç alacak? İktidar Partisi, CHP’nin ‘yerel iktidarına’ son verebilecek mi?
Bu sorulara öyle veya böyle cevaplar veriyoruz ama ‘şimdilik’ çok erken olduğunu da biliyoruz.
O nedenle ‘gözleme dayalı’ bazı tespitler yapmaya çalışıyoruz.
O nedenle gözlerimiz ‘maça çıkacak’ takımlarda...
Ve oyuncularda...
CHP takım olarak şu sıralar iyi bir görüntü veriyor. Ufak tefek sıkıntılar olsa da maça hazır gibiler. Küçük sıkıntıları bol bol antrenman yaparak çözdüler. Hoca ve Ataç’ın birkaç yıl süren “çift kale maçı” enerji boşalmasına neden oldu. Kadro aşağı yukarı belli. Teknik direktör de belli...
İstatistikler de “CHP” diyor. Moraller yerinde sayılır...
Taktik belli, kimin nerede oynayacağı biliniyor. Savunmacılar ve hücumcular organize olmuş durumda. Yılmaz Hoca’ya birkaç görev düşüyor. Büyükerşen hem teknik direktör, hem başkan ve hem de forvet. Tek forvet üstelik...
İleride tek başına. Orta sahada Ahmet Ataç, savunmada Kazım Kurt...
Herkes görevinin bilincinde. Amaç topu Hoca ile buluşturmak. Hoca, topla buluştuğu zaman zaten gol demek. Nereden vursa gol oluyor. CHP, Barselona gibi...
Herkes formunda, herkes yıldız, herkesin morali yerinde...
AK Parti ‘takımı’ nasıl, ne durumda? İktidar Partisi’nde 24 Haziran seçimleri öncesinde başlayan, söz konusu seçimde ‘aynı kadronun’ sahaya sürülmesi nedeniyle başlayan sıkıntılar giderilemedi.
Ne oldu 24 Haziran’da? Nabi Avcı Başkan, Harun Karacan Teknik Direktör oldu. Çatışmanın fitili ateşlendi. Kadrodan oyun düzenine, kampın yapılacağı yerden alınacak vitaminlere her şey sorun oldu.
Takım resmen ikiye ayrıldı!
Çift kale maç için ‘ayrılmalarına’ gerek kalmadı. Yeşil yelek giymelerine de gerek yoktu. Herkes birbirini iyi tanıyordu, gözüne kestirmişti! Öyle bir ayrılık oldu ki ‘dini ve milli’ maçlarda bile bir araya gelemez oldular. Ahali de gelmelerini istemiyordu zaten...
Her bir araya geliş stresi artırıyor, sıkıntıyı büyütüyordu. Antrenmanlardan ‘kemik sesi’ geliyordu. Gerçek maçta rakiplere karşı gösterilmeyen kazanma hırsınıveazmini birbirlerine karşı üst düzeyde sergileniyorlardı.
Hakem de hiç düdük çalmayınca sertlik giderek arttı, sakatlıklar arttı...
Taraflar birbirlerini basına ve taraftara açık toplantılarda bile yaralamaktan vazgeçmedi. Bir de diğer maçlara (ESO ve ETO seçimleri) müdahale edilince takım iyice bitkin düştü.
Böylece AK Parti, ‘ampute takıma’döndü! İktidar Partisi’nde 31 Mart’taki maça hazırlanacak güç, sinerji, umut kalmadı. Mahalle teşkilatları dahil 11 ‘sağlam’ oyuncu bulamazlar.
Sakatlıklar da kısa sürede iyileşecek gibi durmuyor. Pek çoğu iğneyle maça çıkacak. Öte yandan CHP’deki gibi bir takım düzeni de yok! Herkes her an her şeyi yapıyor.
İstediği an maça giriyor, canı istemezse kendine izin verip kampı terk edebiliyor. Bu takımda ‘oynayacağı yeri’ kendi belirleyen çok oyuncu var.
Onlarca sakatı bulunan AK Parti, bi ara MHP’den yapacağı ‘transferlere’ bel bağlayıp umutlandı ama o da olmadı.
AK Parti, Başkan’dan top toplayıcı çocuklara kadar ‘ampute’ bir halde...
Rakipleri de Barselona...
Ne diyorsunuz 31 Mart’ta bir mucize yaşanır mı?