AK Parti Eskişehir’e düşman değil

29 Kasım Cuma günü komşumuz Bilecik’in Sakarya Gazetesi, okurlarıyla “Bilecik üvey evlat mı?” manşetiyle buluştu.
Haberde Bilecik’in uzun yıllardır istediği çevre yolunun bir türlü yapılmamış olması eleştiriliyor ve iktidarın Bilecik’e garezi olup olmadığı sorgulanıyor.
Şimdi söz konusu manşet biz Eskişehirlilere çok tanıdık geldi; “Bilecik” kelimesinin yerine “Eskişehir üvey evlat mı?” manşetini atarsanız, haberin içeriğine dokunmadan Eskişehir haberi yapmış olursunuz.
İşin doğrusunu ben söyleyeyim; AK Parti iktidarının Bilecik’e bir düşmanlığı yok. İşin doğrusu AK Parti iktidarının Eskişehir’e de özel bir düşmanlığı yok. Çünkü işin doğrusu iktidarın parası yok.
AK Müteahhitlere oluk oluk aktarılan ve aktarılmaya halen devam eden paralardan dolayı kasada para bitti. Yani yetimin hakkını alıp, İstanbul Boğazına karşı içki kadehlerini “Milletin anasına…” diye tokuşturan AK Müteahhitlerden bize para kalmıyor.
Dikkatinizi çekti mi bilmem; AK Partililer artık “Biz şu yatırımları yaptık” diye övünemiyorlar. Çaresizce İmralı’daki caniye sarılmalarının sebebi de budur. Dolayısıyla önümüzdeki yıllarda Eskişehir’e hükümet kanadından bir yatırım gelmesini de beklememek lazım. Baksanıza Güney Çevre Yolu yatırım programına bile alınmamış.
Netice itibarıyla Bilecik’te olduğu gibi Eskişehir’de de vatandaşa avucunu yalamak düşüyor…

Vatandaş tepkisiz olursa

Son dönemde artan et fiyatlarına dana ciğer de eklendi. Kasapta dana ciğerin kilogram fiyatı 410 liradan satışa sunuluyor. Et fiyatlarının artmasının sebebi ülkede et üretiminin giderek azılıyor olmasından kaynaklanıyor. Eskiden – Güçlü Türkiye zamanında – Türkiye bütün et ihtiyaçlarını kendisi karşılar, fazlasını da elini öpen Avrupalı ülkelere satardı. Bugün Cumhurbaşkanımız Brezilya’dan et almakla övünüyor.
Şimdi size İngiltere ve Türk Milleti arasındaki bir farktan bahsedeceğim. 1945 yılında İngiltere Başbakanı Winston Churchill, 2’inci Dünya Savaşı bittikten sadece birkaç ay sonra seçimlere gitti. Ancak seçimlerden hemen önce et fiyatlarına zam yapıldığı için İngiliz Halkı, zafer kazanan Churchill’i değil, Clement Attlee’yi seçti.
Düşünün koskoca Winston Churchill’den bahsediyoruz. Adam “Van minut” meydan savaşını kazanı değil, 2’inci Dünya Savaşını kazanmıştı.
Gelelim Türk Milletine…
Vatandaş eti ancak rüyasında görüyor. Çocuklarımız et yiyemedikleri için bücür kaldılar. Bütün bunlara karşın vatandaşa sokakta mikrofon uzattığınızda “Millet de et yemeyiversin” cevabını alıyorsunuz.
Bir tarafta “Kahraman da olsa fark etmez. Başbakanın görevi bizim ekonomimizi düzeltmektir” diyen İngiliz Milleti.
Bir tarafta da “Bizim aklımız ermez. Vardır elbette büyüklerimizin bir bildiği” diyen bazı seçmenlerimiz…
İşte bu bakış açısı yüzünden 2’inci Dünya Savaşı’nda yerle bir olan İngiltere bizim kilometrelerce önümüze geçti. Biz ise sürünüp duruyoruz.
Kimse kusura bakmasın ancak biz böyle devam ettiğimiz müddetçe iki yakamız bir araya gelmez.

Tarihte Bugün

Türk Kadını özgürlüğüne kavuştu (FOTO: Kadın)
Bundan tam 110 yıl önce, yani 5 Aralık 1934’te Türkiye'de kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanıyan kanun kabul edildi.
1944 yılında Fransa’da, 1945 yılında İtalya’da, 1960 yılında Belçika’da ve 1974 yılında İsviçre’de kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi. Bütün bunlara bakarak, Atatürk’ün Türk kadınına ne kadar önem verdiğini ve Türk devrimlerinin kadın hakları konusunda ne kadar hassas olduğunu rahatlıkla görebiliriz.
Maalesef bizim gerimizden gelen aynı Avrupa ülkelerinin, günümüzde kadın hakları konusunda ülkemizi kilometrelerce geçtiğini görüyoruz.
Kadınların seçme ve seçilme hakkının bulunmadığı bir ülkede, özgür olduklarını söylemek imkansız. Dolayısıyla Atatürk devrimlerini sadece politik revizyonlar olarak görmemek, aynı zamanda bir kadın hakları hareketi olarak değerlendirmek lazım.

Günün Sözü

Kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.
Mustafa Kemal Atatürk