Birkaç kez de olsa çayını kahvesini içtiğim, sohbetini tattığım insandır sevgili Sinan Özkar. Gelmiş geçmiş nice CHP il başkanının aksine ben kendisini daha samimi bulur, çoğundan da daha halk tipi bulurum. Eleştirilerimden de gücenmediğini ekleyeyim hemen. Çünkü statüko zırhlı nice eleştirdiğim zatı muhteremin bana hala çatık kaşları ile bakıp, selam vermemek adına gözünü kaçırdığını bilirim. Sırf il başkanları mı kast etiklerim? Hayır efendim; kadın kolları, kent konseyleri vs. gibi oluşumlardan, Büyükşehir Belediyesi Gönüllüleri gibi anlam veremediğim oluşumlardan da eleştirdiğim hanımefendiler beni görünce “hıhhh” edası ile fularını yana attırdığını bilirim. Hele Cumhuriyet ideolojisinin C’sinden haberdar başka biri daha var ki; tüm yetersizliğine rağmen sadece amigoluğu sayesinde koltuk sahibi olduğunu da bilirim…
Neyi savunduğumu çok ama çok iyi bilir Sinan Özkar yıllardır.
CHP içerisindeki gerek üyelerin, gerek delegelerin, gerek meclis üyelerinin büyük bir çoğunluğunun Cumhuriyet tarihinden bihaber olduklarını avazım çıktığım kadar haykırırım. Altı oku say dediğimde, ancak ikisini sayıp boş gözlerle gözüme bakacak çok sayıda insan tanırım. Sadece bu kent için mi söylüyorum, hâşâ! Bir CHP yazgısıdır bu, bir CHP gerçeğidir. Tarih bilimcilerini rutin bir şekilde davet ederek üyelerinizden yöneticilerinize dek Cumhuriyet tarihi konusunda bilgilenmek adına yararlanın dememe rağmen bu kentte bir kez dahi olsun becerememiştir CHP’liler. Haklarını vermem gerekirse CHP Eskişehir Karıncaları adlı bir gurup başarmıştır sadece…
1 Kasım yenilgisinin hemen ertesi günüydü. Yârimle baş başa kahvaltımızı ederken aniden celallendim ve telefona sarıldım. Sinan Özkar’ı aradım, karımın şaşkın bakışları arasında. Dedim ki evet CHP bir kez daha yenilmiştir. Hatta daha da ileriye gideyim, mevcut iktidar CHP başta olmak üzere HDP ve MHP sayesinde oylarını %5 artırarak bir kez daha iktidar olmuştur. İşte ben bu gerçekler altında böyle zor bir günde CHP’ye üye olmak istiyor, bireysel tek bir çıkarımın olmadığını da göstermek istiyorum kamuoyuna…
İnsanca bir sevinç ve sevgi gösterisinde bulundu sevgili Özkar, etkilendiğini ve duygulandığını söyledi. “Önümüzdeki hafta içerisinde kamuoyu önünde, basın önünde rozetimizi takalım hocam” dese de bunlara bile gerek olmadığını vurguladım. O günden sonra aylar yıla dönüştü (gülücük ikonu). Anladım ki değerli kardeşime yukarılardan (kendisi daha iyi bilir o yukarıyı) bir ses bunu gündemden kaldırması adına telkinde bulundu ve hiç ses çıkmadı. Makamında çayını içtiğim bir gün dil ucu ile, gel üye yapalım hocam dese de aşk bittiği için zerre kadar ilgimi çekmediğinden hayır demiştim kendisine…
Sinan Özkar sosyal medyada yaptığı bir yorum yüzünden zor bir dönemden geçiyor biliyorum. Onun yorumu ile ilgili zerre kadar olumlu olumsuz görüş bildirmiyorum bakın bu yazımda. Çünkü ben başka bir konuya vurgu yapacağım acele etmeyin!
O yorumu sonrasında çok yalnız kaldığını söyleyebilir miyiz? Kocaman harflerle EVET! Hatta yalnız kalması bir yana genel başkanlarının huzurlarına çıkan birileri genel başkanlarının Özkar’ı kınamasından bile acayip mutlu oldular mı? Yanıt yine EVET!
Bakın bir kez daha söylüyorum anlama zorluğu çekenlere. Yaptığı işin doğruluğu eğriliği değil derdim. Tarihi bir çınar olan ve Atatürk’ün kurduğu böylesi bir partide yoldaşlık bağlarının ne kadar sağlamlığıdır konuşmamız gereken. İktidar partisi üyelerinin, delegelerinin, il başkanlarının, bakanları ve hatta başbakanlarının nice hatalarının tolere edilip kamuoyu nezdinde unutturulduğu gerçeğinden yola çıkarsak; CHP içerisindeki yoldaşlık, ya da arkadaşlık bağlarının ne denli sağlam olup olmadığının yanıtını ben kendilerinden öğrenmek isterim. Ve Sinan Özkar’a böylesi bir yalnızlığın yürekte bıraktığı tahribatın büyüklüğünü sormak isterdim. Yakında yerel ve genel seçimlerin yapılacağı güne çeyrek kala aynı kadere (yalnızlığa) mahkûm edilecek bazıları için de o bıyık altından gülmeye gerek duyacak mı bunu da sormak isterdim. Anımsatmam gereken konu şu aslında istisnasız herkese; zirveye çıkarken kırıp dökerseniz, inerken tutacak dal bulamazsınız…
SİZİN SESİNİZ
Umre ziyareti Dolar üzerinden!
Sosyal Gazete’den ve kendi profilimden paylaştığımda çok dikkat çekti bu haber. Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi girişinin sağlı sollu etrafındaki bilbordlarda gözümüze ilişti. Gözümüze dediğime bakmayın, ben farkında değildim ama yârimin dikkatinden kaçmamıştı. Bana da fotoğraflamak düştü bu komediyi…
Dolar hiç bu kadar bela olmamıştı on beş yıldır bu iktidarın başına. Malumunuz yastık altı başta olmak üzere, tüm halktan dolarlarını bozdurmasını istiyor Recep Tayyip Erdoğan. Her açılışta, her konferansta, her mitingde aklınıza gelebilecek her fırsatta dillendiriliyor bu talepleri. Ne deniyor; “bizi yıkmak isteyenler daha önce bu oyunu denemiş ama bizi teğet geçmişti…”
Bu kez de bu oyunun bozulması adına halktan ellerindeki tüm dolarları bozdurup altına yatırım yapmaları salık veriliyor.
Ama o da ne (oh my God)…
Bir turizm şirketi kenti bilbordlarla donatmış ve umre ziyareti yapacak vatandaşlara cazip bir fiyatla hizmet vereceğini açıklıyor. İroni şurada; dolar yüzünden açmazların ayyuka çıktığı şu günde turizm şirketi dolar üzerinden veriyor fiyatı. Bana da dediğim gibi fotoğraflamak kalıyor bu anıyı…
OZANCA
Her çiçekten bal toplayan arıdır
Sevgi gönüllerin yadigârıdır
Ne şahlar devirdi ne tahtlar yıktı
Türküler tarihin tanıklarıdır…