33 bin kişilik yeni stadyumun temeli Mart ayı içerisinde atılacak. En geç iki yıl içerisinde de tamamlanacak. Nihayet Eskişehirsporlu taraftarların daha doğrusu Eskişehirlilerin son yıllarda yapılan modern statlara olan özentisi de bitecek.
Yeni stadyumumuz tamamlandığında Eskişehirspor artık maçlarını burada yapacak. Eski stadyumun ise kaldırılacağı yani yıkılacağı söyleniyor.
Nasıl kaldırılacak ona da aklım ermiş değil!
Çünkü stadyumda bir tadilat yapılacak. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu;
‘Şuraya dokunamazsınız, burasını yıkamazsınız’ diye uyardığı söyleniyordu.
Aslına bakarsanız bu stadyumun neresi tarihi eser?
1952 yılında hizmete girdi. Tamam, yarın asrı geçmiş. Ancak Eskişehirspor’un kazandığı başarılar, yaşanılan tatlı ve üzüntülü anıların dışında hiçbir tarihi önemi yok. Daha doğrusu ‘tarihi eser’ denilecek bir tarihi özelliği yok.
Herhalde bu bilindiği için mevcut Atatürk Stadyumun şehrin ortasında kalan yeri iştah kabartıyor.
Atatürk Stadyumun hemen yanında yüzme havuzu ile kapalı spor salonu var. Yeni stat yapıldığında eski stat kaldırılacak deniliyor. Orasını anladık. Peki, yüzme havuzu ile kapalı spor salonun akıbeti ne olacak?
Sazova’da yapılacak yeni stadyumun ihalesi yapılırken yüzme havuzu ve kapalı spor salonu ihaleye dahil değildi. Daha sonra yapılan açıklamalarda yüzme havuzunun ve spor salonun da stadyumun yanına yapılacağı söylendi.
Ancak dün öğrendim ki, böyle bir çalışma yokmuş.
Yüzme Havuzu ile kapalı spor salonun nereye yapılacakları konusunda henüz netleşmiş bir yer yok.
Ne zaman yapılacakları da belli değil.
‘Belki de yerlerinde kalacaklar’ dedi bir yetkili. Ancak yerlerinde kalacağı ihtimalinin çok düşük olduğuna inanıyorum. Her ikisi de ekonomik ömürlerini doldurdular.
Stadyumun temeli atılırken hiç olmazsa yeni yüzme havuzu ve kapalı spor salonun da temeli atılmalıydı. Yer Sazova mı? Yoksa başka bir yer mi? Olur onu bilemem. Ama stadyumun inşaatı ile birlikte başlamış olsalardı, hemen hemen aynı süreç içerisinde tamamlansaydı da, bizde Uluslar Arası Müsabakaların yapılabileceği stadyumumuz, kapalı spor salonumuz ve yüzme havuzumuz aynı anda hizmete girseydi daha iyi olmaz mıydı?
Ben buradan özellikle Milli Eğitim Bakanı ve Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı ile Salih Koca’ya seslenmek istiyorum.
Sazova’da yeni yapılacak stadyumun alanı içerisinde müsait yer varsa buraya yoksa bir başka yere. Yeni yüzme havuzu ile kapalı spor salonunda ihalelerinin bir an önce yapılarak inşaatlarına başlanması için Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç ile görüşerek ricada bulunulmalı.
Yoksa yüzme havuzu da kapalı spor salonu da bir başka bahara kalabilir.
YÜKSEL ATIŞKAN’IN ARDINDAN
Önceki gün cep telefonum çaldı. Arayan Atışkan Otel’in kıdemli Şef Garsonu Mehmet idi. Telefonu açar açmaz daha Mehmet bir şey demeden kendisine;
‘İnşallah kötü bir haber vermeyeceksindir’ dedim.
Mehmet;’Sadi abi keşke. Ama üzücü haber Hacı Abi’yi kaybettik. Başımız sağ olsun’ dedi.
İstanbul’a tedaviye gittiğini biliyordum. En son üç ay önce gördüğümde epey zayıflamıştı. Kimse hastalığı ile ilgili bir şey söylemese de, ben bu zayıflamanın arkasından kötü haberin geleceği günü bekler gibiydim.
Yüksel Atışkan ve kardeşi Cahit Atışkan’ı 30 yıldır, belki daha fazla süredir tanıyorum. Her ikisi de rahmetli kayınpederim iyi dostlarıydı. Ama tanışıklığımız kayınpederden dolayı değil.
Hacı Yüksel Atışkan ile yıllarca Adalet Partisi ve Doğru Yol Partisi çatısı altında birlikte siyaset yaptık. Kimi zaman karşısında oldum kimi zamanda yanında. Karşısındaki listede yer almama rağmen, bir gün dahi olsun kırıcı ne bir söz söyledi ne de rakip olarak görmedi.
Sahibi olduğu Atışkan Otel’in lobisinde hükümetler kurduk, hükümetler devirdik!
Oyun salonunda çayına, kahvesine tavla oynardık.
Gerçi kaybetsem de çay-kahve parası vermezdim. İddia olsun diye ‘çayına-kahvesine’ derdik. Cenaze namazının kılınacağı camiye gittiğimde arkadaş, eş-dost çevresini çok iyi bildiğim için hemen hemen bütün dostları Yüksel ağabeyi son yolculuğunda yalnız bırakmamak için geldiklerini gördüm. Mezarlıktan ayrılırken sanki o dostları, bir daha görüşeceklermiş gibi el sallayarak ‘Allahaısmarladık’ dediler. Gerek Yüksel Abi gerekse kardeşi Cahit Atışkan hayırsever ve iyilik melekleriydi.
Gerçi sıramız geldiğinde hepimizin gideceği yer bedenen mezarlık, ruhen Allah’ın katı. Ama hangi yaşta olursanız olun ölüm acı.
Yüksel ağabeyime Allah’tan bir kez daha rahmet dilerken, başta eşi, çocukları olmak üzere Cahit Atışkan ve diğer kardeşlerine de sabır diliyorum. Artık senin içinde dua edeceğim Hacı Abi. Mekanın cennet olsun.