Küreselleşme dünyamızın sahip olduğu yuvarlanabilen bir geometrik şekilden köken alan, ekonomi, bilgi, teknoloji, siyaset, kültür, sosyal hayat ve bunun gibi birçok konuda farklı toplumlar arasında etkileşme ve benzeşmelere yönelik büyük bir değişimi ifade etmektedir.
Küreselleşme, esasen yeni bir olgu değildir. Tarihi farklı coğrafyalarda yaşayan insan toplulukları arasındaki ilişkilerin tesis edildiği zamanlara kadar uzanmaktadır.
Tanımı üzerinde tam bir fikir birliği olmamakla birlikte; mal ve hizmetlerin, üretim faktörlerinin, teknolojik-bilimsel birikimin ve finansal kaynakların ülkeler arasında serbestçe dolaşabildiği, piyasalarının giderek bütünleştiği bir süreç olarak tarif edilmektedir.
Bugün gelinen noktada ise; sanki dünyada yukarıda saydığımız alanlarda ortay çıkan her türlü yararın tüm insanlığın faydasına sunulması gibi bir algı yaratılsa da, gerçekte gücün ya da etkinin yerel topluluklardan başka bir arenaya aktarılması gibi sonuçlar doğurmaktadır.
Oysa bu etkileşim karşılıklı ve dayatma olmaksızın kendiliğinden oluşabilseydi, bugün gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkelerin toplumsal yapıları üzerinde ortaya çıkan olumsuz yöndeki etkileri daha da az olabilirdi.
Elbette günümüzde küreselleşmeyi hızlandıran faktörler arasında en başta medya gelmekle birlikte, bilgi ve teknolojinin bu süreçte ayrı bir önemi vardır. Çünkü bilgi artık üretim süreçlerinin yardımcı bir faktörü olmaktan çıkmış, kendisi bir endüstri haline gelmiştir.
Küreselleşme adı altında dünya kamuoyunun gündemine giren bu sürecin uygulama alnı ülkelerden biri olmaktan kurtulmanın yolu ise başta eğitim-öğretim olmak üzere, bilgi ve teknolojiyi sadece kullanan değil aynı zamanda üreten konumuna geçebilmekle mümkün olacaktır. Doğal olarak en çok istenilen sonuç olan ekonomik kalkınmada, bu alanda alınan mesafe ile doğru orantılı biçimde artacaktır.
Bu nedenle ülkemizin dünyanın sadece belli ülkelerince üretilen bilgi, teknoloji ve finans kaynaklarından yararlanmasını küreselleşme sanmak, “birilerinin istediği yönde yuvarlanmayı küreselleşme sanmaktan” öteye geçemeyecektir.