Yurtta yangın var başlıklı kaç haberi seyrettin ey halk?
Böylesi kaç haberi yazgı diye geçiştirdin bir bak!
- 2008 Konya (Balcılar) / Kız Kuran Kursu Yurtta Yangın.
-Mart 2013 Şarkışla / Yurtta yangın.
-Kasım 2013 Burdur / Yurtta yangın.
-Eylül 2013 Adana / Yurtta yangın.
-Mayıs 2014 Uşak / Yurtta yangın.
-Aralık 2015 Diyarbakır (Karaağaç) / Kuran Kursu Yurtta Yangın.
-Aralık 2015 Maraş / Yurtta yangın.
-Şubat 2015 Erzurum / Yurtta yangın.
-Şubat 2016 Hatay / Yurtta yangın.
-Mart 2016 Sultangazi / Yurtta yangın
-Ekim 2016 Adana / Yurtta yangın.
-Kasım 2016 Adana / Yurtta yangın.
Daha kaç yurt yangını seyredecek, Allah’tandır, kaderdir diyerek boş ve umarsız gözlerle yangına ortak olacaksın? Ellerinle teslim ettiğin ve eti senin kemiği benim dediğin; zahmetinden kurtulduğunu düşündüğün daha kaç çocuğunun çığlıklarına kulağını tıkayacaksın?
Yine çocuk mezarları, yine yanan yarınlar, yine ağlayan devlet bakanı, yine ah vah! Ne demiş müzisyen-yazar bak (Bob Dylan);
Kaç kulağı olmalı ki insanın ağlayanları duyabilsin.
Ve kaç insan ölmeli ki, artık bu kadarı fazla diyebilsin…
Daha kaç kulağın olmalı duyabilmen için?
Ve kaç insan daha ölmeli ki artık yeter demen için ey halk?
Duyarlı bir yürek, kör olmayan bir vicdan yetmez mi?
Öyle bir ölsem / Öyle bir ölsem çocuklar / Size hiç ölüm kalmasa demiş Aziz Nesin.
Korkakların her gün öldüğünü düşünürsen, ne zaman bir gün cesurca gerçekleri dile getireceksin söyler misin?
Yurtsever dostum İsmail Yıldız demiş ki; Orta birden lise son sınıfa kadar devletin yatılı okullarında okudum(Tunceli-Urfa-Hakkâri).
Öğretmenlerimizden, hademelerimize, aşçılarımıza kadar herkes öğrenci merkezli düşünen, çalışan, didinen insanlardı…
Etütten, yatıncaya kadar ve yattıktan sonra dahi denetim ve nöbetler çok sıkıydı. Öğrenci olaylarına rağmen, yine de yatılı orta eğitimde devlette yurtlar açısından bir ciddiyet vardı. Çünkü hâlâ DEVLETTE ciddi ve vicdanlı insanlar vardı.
Bir zamanlar, FETULLAHCI Yurdu!
Şimdilerde, SÜLEYMANCI Yurdu!
Yok, MENZİLCİ Yurdu! Eğitim parsel parsel edilmemişti!
Böyle demiş sevgili İsmail Yıldız…
Evet, parsel parsel yurtlar yoktu, tek bir yurt vardı o zamanlar.
O yurt herkesin yurduydu ve alt kimliklere inançlara cemaatlere göre bölünmemişti. Ben de İsmail arkadaşım gibi ortaokul ve liseyi yurtta okudum. Bizimki de özel yurttu ama ne değişir ki? Sıcaklığına, koruyuculuğuna ve adaletine tüm kalbimizle inandığımız devletimizin kuralları bizde de aynıydı sonuçta. Kişilerin, cemaatlerin, ümmetlerin esamesi bile okunmazdı. Hukuk herkes için, adalet herkes için, din herkes için, laiklik herkes için, demokrasi herkes içindi kardeşim!
Daha kaç çocuk diri diri yanacak insanca bir dünya için?
Daha kaç çocuğun umutları kül olup toprağa karışacak?
Yanan çocukların ana babaları dava açacak mı çocuklarını diri diri yakanlara, ya da Allah’tandır diye susacak mı? Daha da acısı, “Yanarak ölmek de insanın fıtratında vardır” diyeniniz çıkacak mı?
Kanamalı bir mevsim için çiçekler aranıyor.
Ağlayan bir ülke için UMUT aranıyor...
Evet, Yurtta yangın var gerçekten de!
Ve yanan çocuklar değil, yarınlarındır ey halk…
SİZİN SESİNİZ
Biz Hasan Gönen Rektörümüzü hep sevdik de!
Sosyal Gazeteden paylaştım aynen bu biçimde. Evet, Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Gönen hocamızı bir hep sevdik. Onun bu kent için bir değer olduğunu, bu coğrafyanın evladı olduğunu gururla dillendirdik daima. Yaşan bir olay sonrasında da bir kalemde silen ya da karalayan ucuzlardan olmadığımızı da en başta Sayın Hasan Gönen hocamızın kendileri bilir. Lakin değerli rektörümüzü zor durumda bıraktılar inanın birileri! Önce şunları bir sıralayayım! Çünkü tüm köpekler OGÜ’ye geliyor diye bir açıklamaları var…
1-Anadolu Üniversitesi’ndekiler de köpek değil mi?
2-Hep mi Osmangazi Üniversitesi’ndeki akademisyenlere gıcık!
3-Hep mi Osmangazi Üniversitesi’ndeki öğrencilere tavırlı Allah'ın bu masum köpekleri?
4-Anadolu Üniversitesi Rektörümüz Prof. Dr. Naci Gündoğan ameliyat olan sokak köpeklerinin akıbetini öğrenmek adına kampüsteki tüm canları binlerce öğrencisine sevdirmesi-iç içe huzur içinde yaşamayı öğretmesi çok daha anlamlı gelmiyor mu sizlere?
5-Tüm köpekler ÖGÜ'ye gelmiyor! Köpekleri sevmeyen ve onlara kampüste yaşam hakkını çok gören bir avuç sizi zor durumda bırakıyor!
6-Köpeklerden korktuğu için istifa edecek olan hanımefendi, ses frekansı düzeneklerini görünce üzülmemiş midir? Çünkü o da nihayetinde bir annedir, anaçtır!
OGÜ’de çalışan bir kardeşimiz, ileti ile benden şunu istiyor; köpeklere ayrı bir yaşam alanı yapılsın bunu yazın gazetenizde!
Bu yasaya, vicdana, doğaya aykırı dediğimde bize saldırırken neredeydiniz diyor. Korkunuza saygı duyuyorum saldırmamaları için yasa yapanların ivedi biçimde yeni yasalara imza atmaları, belediyelerin el birliği ile popülasyonun önüne geçmeleri gerekir diyorum. “Kısırlaştırmaya ne hakkınız var günah değil mi” diyor! Osmangazi Üniversitesindeki çözümsüzlüğün temelini daha iyi anlıyorum şimdi inanın…
OZANCA
Kalk!
Üstümüze batının kirli gölgesi düşüyor, kalk
Doğuya dön yüzünü, güneşi uyandır
Yıldızları uyandır, kalk
Bozkırın rüzgârı acıtsın bedenini yalayarak
Suları uyandır kardeleni uyandır
Durmadan ağlayan iki göz kör olur, kalk
Kalk ey halk kalk ey halk kalk ey halk
Değilse laleler küsecek Sipil’de, kalk... Tuğrul KESKİN