YÜREKLİ OYNATMAK VE YÜREKLİ OYNAMAK

3 Temmuz sürecini, hala dünkü gibi taze bir şekilde servis edip sofraya getiren zihniyetlere yazıklar olsun. Futboldaki ahlaki değerleri, küçücük menfaatlerine alet eden düşüncelere lanet olsun. Tribün fanatizmine neden olup, kin ve nefret duygusunu toplumlara aşılayıp kutuplaştıran mantığa binlerce kere yazıklar olsun.

Maalesef, maç öncesi ve maç sonrasında, kendi çıkarları doğrultusunda demeçler veren yönetenlerin, bu tutumları devam ettiği sürece, sporun temel direği olan, dostluk ve kardeşlikten söz etmek çokta kolay olmayacaktır.

Trabzon sporlu yönetici ve taraftarlarının, Eskişehirspor ve taraftarlarına karşı olan, hasımane tutumlarından biran önce vaz geçip önlerine bakmalarını tavsiye ediyorum. İşin özü Türkiye’nin en önemli iki futbol kentinin dostluğu ve kardeşliği, her şeyden önemli olmalıdır.

Dün, Eskişehir Atatürk stadyumunda öyle bir maç izledik ki! içeriğinde, birçok düşünceyi ve eylemi barındırdığına şahit olduk diyebilirim. Özveri, inanç, mücadele, cesaret ve inadına direnmek.

Bunların tümünü Eskişehirsporlu futbolcularda görmek mümkündü. Kırmızı Şimşekli futbolcular, haftalardır maçlarda, bırakın gol atmayı, gol yememek için bile bu denli bir mücadele örneği gösterememişlerdi.

Yürekli oynatmak ve yürekli oynamak. Evet, Teknik Direktör Sayın Ertuğrul Sağlam, belki de son haftalarda her kesin kafasından ve zihninden geçenleri okurcasına, çift forvetle oyuna başlaması son derece önemli ve de doğruydu.

En önemlisi de futbolcuların göstermiş olduğu müthiş performans. Saha içindeki futbolcuların coşkusuna ve temposuna, tribündeki binlerce taraftarın bile yetişemediğini görmüş olduk.

Özellikle, Lawal, Kamil Ahmet, Servet Çetin, Bienvenu ve haftalardır sadece görüntüsüyle yetindiğimiz Erkan Zengin’in müthiş oyunları alkışlanır cinstendi.

Eskişehirspor yönetiminin, Lawal konusunda mutlaka karar verip, bir an önce sözleşme imzalatmalı diye düşünüyorum.

Eskişehirspor’un başarılı kalecisi Boffin, bizlere futbol terminolojisine geçen önemli bir cümleyi ve düşünceyi hatırlatmış oldu. İyi kaleci kötü gol yer. Hattı zatında, futbolda asıl olan devamlılıktır. Ancak bir hafta önce oynanan futbol ve gösterilen performans, bir sonraki haftaya taşınıyor olabilme ihtimali yoktur. Ülkemizde, anlık ve günlük başarılarla yetinme zihniyetinin çok fazlaca ön planda olduğunu, neticesinde de futbolda, devamlılık ilkesinden söz etmenin doğru bir cümle olacağını sanmıyorum. Bir kaç istisna hariç. Ki! onlarda kadro yapıları ve ekonomilerinin çok iyi olmasına rağmen, yine de istenilen düzeyde olamadıklarını görebiliyoruz. Şartlar ne olursa olsun, takımını seven hiçbir taraftar, rakip takım taraftarının yapmış olduğu kışkırtıcı ve tahrik edici davranışlara, karşılık vermemelidir.

17 Nisan Perşembe günü, Ziraat Türkiye kupası rövanş maçında, söz Eskişehirspor’da olacak.