Doktor Samet Temel, 2016 yılından beri Yunusemre Devlet Hastanesi’nde görev yapıyor.
Doktor Samet Temel, 2016 yılından beri Yunusemre Devlet Hastanesi’nde görev yapıyor.
Yakın bir geçmişte kadın doğum alanında hastanede farklı bir nöbet sistemine başlanıyor. Hal böyle olunca Samet Temel’in geriye dönük nöbet ücret alacağı ortaya çıkıyor. Kendisi de bu alacaklarının ödenmesi için hem hastane hem de sağlık müdürlüğüne dilekçe ile başvuruyor.
Ancak hastane yönetimi bunun ödenemeyeceğini dile getirerek talebi reddediyor.
Doktor Temel hak arayışına devam ediyor ve konu TBMM Kamu Denetçiliği Kurumuna kadar intikal ediyor.
Bu olay sonrasında Yunusemre Hastanesi Yönetimi talebi üzerine Sağlık Müdürlüğü Doktor Samet Temel hakkında bir soruşturma başlatıyor ve soruşturma süreci nedeniyle Doktor Temel 2 aylık geçici görev ile Sivrihisar Devlet Hastanesi’ne gönderiliyor.
Haksızlığa uğradığını düşünerek kanuni hakkını kullanıyor ve bu karara itiraz ediyor.
İlerleyen günlerde ofisinde kalan kişisel eşyalarını almak için hastaneye geliyor ve odasına giriyor. Ancak odasına girer girmez yanına güvenlik görevlileri geliyor ve odayı terk etmesini istiyor.
Ortada bir gerekçe, bir tutanak yani odasını terk etmesini gerektirecek bir durum olmamasına rağmen doktoru oda dışına çıkartmak istiyorlar.
Doktor Temel güvenlikçilerden kendisini neden dışarı çıkarılmak istendiğine dair bir belge, tutanak istiyor. O sırada hastane kalite müdürü olduğu iddia edilen bir şahıs da olaya karışarak dışarı çıkmasını istiyor.
Doktor Temel de bu baskı sonrası odasına geri giriyor, kapıyı kilitliyor ve cep telefonunu açarak yaşanan süreçleri kamera ile kayıt altına alıyor.
Kendisine hastaneye gelmesinin sakıncalı olduğu ve bu emrin hastane başhekimi tarafından verildiği dile getiriliyor.
Doktor Temel de hastane polisini çağırıyor ve polis gelinceye kadar odadan ayrılmıyor.
Daha sonra çektiği görüntüler ve hastane koridor kameralarının da delil olabileceğini ifade ederek söz konusu şahıslar hakkında şikâyetçi oluyor.
Bu detayları bilmeyenler için özellikle yazdım. Çünkü ülke gündeminde bile yer bulan bu elim olay sonrasında Hastane yönetimi ve yönetime yakın çalışan temsilcileri olan bir sağlık sendikası öyle açıklamalar yaptı ki, Doktor Samet Temel mağdur değil de sanki suçlu gibi bir atmosfer oluştu.
Bu durumda sadece Doktor Samet Temel değil aslında tüm sağlık çalışanlarını derinden üzdü.
En çok fedakârlık yaptıkları, en çok riske girdikleri, en çok bedel ödedikleri dönemde sağlık çalışanlarının hakkın vermeyen, mağduriyetlerini körükleyen üstüne üstlük özeleştiri yapmak yerine olayı farklı bir algı gibi lanse etmeye çalışan sağlık yöneticileri nasıl bir vebal altında olduklarını unutmamalı.
Olaydan sonra Yunusemre hastane yönetimi ve görevi sağlık çalışanlarının hakkını aramak olan bir sendika olayla ilgili öyle açıklamalar yaptı ki, şaşırmamak elde değil.
Sürekli doktor hakkında disiplin soruşturması var cümlesi tekrar ediliyor. Ancak bu soruşturmanın gerekçesi hakkında tek satır bilgi veren yok.
Çünkü herhangi biri disiplin soruşturması var deyince o kişinin yüz kızartıcı bir eylemi ya da önemli bir suç işlediğini düşünürsünüz. Ancak doktor ahlaki ya da tıbbi herhangi bir suçu olmamasına rağmen böyleymiş gibi lanse edilmeye çalışıldı.
Doktor Temel çektiği görüntülerde herhangi birini hedef almak için keyfi bir hamle yapmadı. Yaşadığı mağduriyeti ispat etmek için bir delil elde etmeye çalıştı.
Ancak bu durumu bile hastane yönetimi değil de güvenlik görevlileri hedef alınmış gibi lanse ederek hastane yönetimini olayın dışında tutmaya çalışanlar oldu.
Üstelik doktor odaya geldiği için poliklinik hizmeti aksamış, hastalar mağdur olmuş gibi bir gerekçe daha var ki, ne diyeceğimi bilemedim.
10 dakika için hastalar mağdur diye düşünen yönetim acaba hiç düşündü mü?
Doktor Samet Temel yıllardır hastanede kadın doğum uzmanı olarak görev yapıyor. Yani periyodik olarak bakması, kontrolünü yapması gereken yüzlerce hastası var.
2 ay boyunca onlardan ayrı kalması mı hastaları mağdur eder, yoksa 10 dakikalık bir sürede o da hastane yönetiminin baskısı yüzünden yaşanan olaylar mı?
Unutmadan daha elim, sıkıntılı bir bakış açısı da sağlık sektöründe emek verenlerin Sivrihisar Devlet Hastanesi sanki sürgün yeriymiş, orada çalışanlar sanki ceza kesilen, 2. sınıf insanlar gibi bir tavırda olması.
Yahu memleketin her yerinde verilen kamu hizmeti kutsaldır. İlçe hastanesi olunca bu sürgün mü demek?
Hata herkese mahsustur yapılır. Ancak hatalardan gereken dersi çıkarmayan ve hatasını kabul etmeyip, inkâr edenler daha da hatalıdır.
Derdimiz bağcıyı dövmek değil üzüm yemek. Biz maddi açıdan hakları ödenemeyen sağlık çalışanları en azından manevi olarak rahat olsun, kafaları rahat, huzurlu çalışsınlar istiyoruz.
Çünkü yaşamla, ölüm, sağlıkla tedavi arasındaki o ince çizgide hepimiz sorgusuz bir şekilde onlara emanetiz.