Ömer Duru yazdı
Psikolog sinir hastası bir genci teste tabi tutarken, kağıt üzerine bir dikdörtgen çizip sorar:
“Bu size neyi hatırlatıyor?”
Hasta genç sağa ve sola bakıp:
“İçinde kadın bulunan bir yatağı” der.
Psikolog ardından kağıda büyükçe bir kare çizip sorar:
“Peki bu neyi hatırlatıyor?”
Hasta yanıt verir:
“İçi kadın dolu bir yatağı…”
Psikolog bu kez büyükçe bir kare çizip sorar:
“Peki bu neyi hatırlatıyor?”
Hasta yanıt verir:
“İçi kadın dolu bir odayı…”
Psikolog dayanamayıp “Tamam kardeşim” der:
“Sen bir kadın budalasısın…”
Doktor lafını tamamlamadan hasta şöyle yanıt verir:
“Ben değil. Siz kadın budalasısınız. Sabahtan beri bana terbiyesiz resim çizip duruyorsunuz...”
--//--
İran asıllı Reza Zarrab’ın ABD’de tutuklanmasının yankıları sürüyor...
Olay yalnız Türkiye’de değil, dünyada da yankı buldu…
Ne var ki:
“Bu olayı ülkemizdeki, iktidar yanlısı gazeteler görmezden geldi…”
Bazıları ise haberi, Zarrab’ın eşi Ebru Gündeş ile bağlantılı verdi…
Şimdi 4 Nisan’da Reza Zarrab’ın duruşması var...
Bakalım neler olacak?
Zarrab tahliye olur ya da olmazsa:
“Medyamızda nasıl yer alacak?”
Hep birlikte izleyeceğiz…
Bu konuyu “çok soruya” muhatap olduğum için yazdım...
Çünkü yalnız gazetelerde değil:
“TV’lerde de durum aynı.”
Bazıları “pireyi deve” yaparken, Zarrab ile ilgili haberlere yayınlarında hiç yer vermiyor.
--//--
Ülkemizde son günlerde öğrenci yurtlarında:
“Çocuk istismarı aldı başını gidiyor”
Utanç verici bir durum…
Önceki gün okudum…
Çocuk istismarında yaşanan artış yüzde 434 olmuş.
Yurt gibi kullanılan ev sayısı ise on bini bulmuş.
Bildiğim kadarı ile ilkokul ve ortaokul seviyesinde yurt açmak yasaktır...
Merak ediyorum...
Öyleyse bu yurtlar nasıl açılıyor?
Bu çocuklar yurtlara nasıl alınıyor?
Hükümetin bu yurtlarda neler olduğundan haberi yok mu?
İlginç gerçekten…
Kabahat doktorda mı, yoksa hastasında mı belli değil…
Günlerin getirdiği
--Yoksulluk sınırı nerede--
Yapılan araştırmaya göre dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 4.560 liraya çıkmış. Türk-İş tarafından her ay yapılan “açlık ve yoksulluk sınırı” araştırmasının sonucuna göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması yani açlık sınırı 1400 lira, gıda harcamaları, giyim, konut, kira elektrik su yakıt ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri, ihtiyaçlar için yapılması zorunlu harcamaların toplam tutarı ise 4 bin 56O lira 54 kuruş oldu. Dört kişilik bir aile için gereken 4.560 liranın dar ve sabit gelirli ailelerce temin edilmediğini belirten uzmanlar “Harcamalar hemen her hafta değişiyor. Gıda harcamaları sürekli oynuyor. Bu hafta 1 600lira olan gıda harcamaları, bir hafta sonra tüketim mallarına yapılan zamlarla 1.680 liraya çıkabiliyor. Kaldı ki çalışan hiçbir işçi bu kadar ücret alamıyor. Asgari ücrete talim ediyor. Fiyatlar ise günden güne değişiyor. Dört kişilik bir ailede tek çalışan varsa bunun adı yoksulluk sınırı değil, açlık sınırıdır. Onun için de dar ve sabit gelirli dediğimiz bu insanlar açlıkla savaşıyorlar.”
İlginç gerçekten de… Geçici, işçilerin durumunun gündemde olduğu içinde bulunduğumuz bu günlerde bakalım sorun nasıl çözülecek? Açlık ve yoksulluk sınırı birazcık yukarı çekilecek mi?..
--Parti içinde parti gibi—
AKP Eskişehir Milletvekili Harun Karacan’ın gerek politik, gerekse iş yaşamında kendisine mahsus sistemleri vardı. Şimdi aynı yolu izliyor mu bilmiyoruz. Politikaya atılmadan önce günün gündüz bölümünü iş yerlerini denetlemek, çalışmaları değerlendirmekle geçirdiğini biliyoruz. Kimi zaman akaryakıt istasyonunda, kimi zaman mağazalarda olur, konuklarıyla buralarda buluşur konuşurdu… Karacan kendisine yapılan teklifi değerlendirip AKP’den milletvekili seçildikten sonra da çalışma sistemini değiştirmedi… Kimi zaman tek başına, kimi zaman da birkaç kişiyle kendisini partisel çalışmalarda gördük. İlçelerde ve köylerde vatandaşlarla konuştuğuna tanık olduk. Ve sonunda Karacan “partisinin adını” taşıyan bir “haberleşme ofisi” açarak vatandaşlarla görüşmeyi uygun buldu. Karacan’a bu yolu kim gösterdi bilmiyoruz. Ama yararlı bir çalışma sistemi kurduğunu söyleyebiliriz. Ofiste şimdiye kadar 800 vatandaşın dileği değerlendirilmiş… Ofisin sürekli açık olması, gelen insanlara yakınlık gösterilmesi ve verilen randevulara sadık kalınması politikanın ötesine Harun Karacan’a yaramış. Giden ve sorununu söyleyen vatandaş kendisinin atlatılmadığını görüp “Bana verilen söz tutuldu” diye konuşabiliyor. Dahası bu yorum, Karacan adına çok olumlu bir gelişim olarak değerlendiriliyor… Güzel bir olay… Harun Karacan’a kolay gelsin diyor, bu geleneği başlattığı için de kutluyoruz...