Eskişehirspor yönetiminin yerinde olmak istemezdim
Eskişehirspor yönetiminin yerinde olmak istemezdim. Zaman zaman eleştirdiğimiz Eskişehirspor Başkanı Sayın Ay ve mesai arkadaşları, Hâlide Edip Adıvar'ın deyimiyle 'Ateşten gömlek' giymiş durumda. Elbette kulübün politize olması ve bir partinin arka bahçesine çevrilmesi çok kötü bir gelişme olurdu. Bu konuda yönetime yaptığımız eleştirilerin arkasındayız. Ancak bu durum yönetimin her yaptığının yanlış olduğunu göstermiyor. Mesela Yönetim Kurulu'nun, aidatlarını ödemeyen üyelerin, üyeliklerinin düşürülmesi hususunda aldığı karar çok doğru. Şimdi bir ekonomik krizin içindeyiz. Anlı şanlı isimlerin bile ekonomik sıkıntılar yaşadığını biliyoruz. Dolayısıyla üyelik aidatlarında bazı geçikmelerin olmasını doğal karşılamak lazım. Ancak Eskişehirsporumuzun öyle üyeleri var ki, aidatlarını 3 ile 6 yıl arasında ödememişler. Evet 3 – 4 aylık gecikme olabilir. Ancak ortalama 4 buçuk yıllık bir gecikme kabul edilemez. Eskişehirsporlu olmak ayrıcalıktır. Hele bu şanlı kulübün üyesi olmak, başlı başına bir şereftir. Üç kuruşluk aidatını bile ödemeyen üyelerimiz varsa, onlar bu şerefe layık olmayan kişiler demektir. Eskişehirspor yönetimini tebrik ederim. 400 civarında ve sorumluluğunun bilincinde olmayan kulüp üyesinin üyelikleri düşürülmüş. Yöneticilerimiz doğru olanı yapmış...
Süllü çok şey istemiyor
Türkiye genelinde pek çok bölgede seçimlerin sonuçları tartışmalı geçti. Bu durum 31 Mart'a özgü değil elbette. Ne zaman bir yerel seçim olsa, bazı il ve ilçelerde tartışmalar yaşanır. Nasıl yaşanmasın ki, bazı il ve ilçelerde oy farkları iki elin parmaklarıyla gösterilecek kadar az olur. Hâliyle de kaybeden taraf sonuçlara itiraz eder. Tıpkı Çifteler'de olduğu gibi. Sayın Kadir Bıyık, Çifteler seçimini 8 oy farkla kazandı. Bu fark Çifteler gibi nüfusu düşük bir ilçe için bile küçük bir fark. Nitekim CHP kanadının da seçimlere itiraz etmesi gecikmedi. Ancak ilçe seçim kurulu, oy sayım taleplerini reddetti. Halbu ki Türkiye genelinde AK Parti nerede seçim sonuçlarına itiraz etse, seçim kurulları bu itirazların 'gereğini' yerine getiriyor. Fakat sıra CHP'ye gelince, "Yok kardeşim. İtirazlarını kabul edemeyiz" diyor.
Nitekim bu çarpık duruma CHP Milletvekili Jale Nur Süllü de itiraz etti. Süllü İl Seçim Kurulu önünde yaptığı basın açıklamasında, "Farklı illerde özellikle de İstanbul’da AK Partinin kaybettiği yerlerde ilçe seçim kurulları, oy sayım taleplerini kabul etmiş, İl Seçim Kurulları ise AKP taleplerini red eden ilçe seçim kurulu kararlarını kaldırmıştır. Ayrıca, şehrimizde aynı gerekçelerle Günyüzü ilçemizde, Tepebaşı ve Odunpazarı ilçelerimizde de yenide sayımların yapıldığını en yakın örnek olarak hepimiz bilirken, Çifteler ilçemizdeki farklı uygulamayı kamuoyunun dikkatine sunmak isteriz" ifadelerinde bulundu. Süllü basın açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü, "Çifteler seçimi sonucu ile ilgili haklı başvurumuzun reddedilmesi, adalet duygusunu zedeleyici olduğu gibi, aynı ülke içinde adaleti sağlamakla görevli mercilerin, aynı durumlarda, siyasi parti farklılıkları nedeni ile yasaları farklı uygulaması, kabul edilemez. Adalette çifte standart olmaz. Biz hak ve hukukumuzun korunarak; adaletin yerine getirileceğine yürekten inanmak istiyoruz. Kısacası Hak, Hukuk, Adalet istiyoruz." Evet... Özetle Sayın Süllü 'Hak – Hukuk ve Adalet' kavramlarına dikkat çekmiş. Seçim kurulu yetkililerinin gözünden kaçmış olabilir belki. Ama biz yine de tekrarlayalım, CHP'liler sadece hak, hukuk ve adalet istiyor. Çok mu şey istiyorlar?..
Tehlikeli bir gidiş
31 Mart seçimlerini hayırlısıyla atlattık. "Atlattık" diyorum çünkü bizim gibi memleketlerde bir demokrasi şöleni olması gereken seçimler zaman zaman kontrolden çıkabiliyor. Toplumun çeşitli kesimlerinin bir araya geleceği, birbirini anlayacağı ve aslında aynı gemide olduklarını hissedeceği seçimler, bizde ters işliyor. Nitekim seçimlerden önce – özellikle iktidar kanadı – toplumu geren ve kamplaştıran bir söylemle vatandaşların karşısına çıkmayı tercih etti. Ancak sağduyu galip geldi ve Türkiye genelinde çirkin bir gelişme yaşanmadı. Şimdi seçim gerginliğini unutup, kolları sıvayarak seçim değil, geçim derdiyle ilgilenmemizin vaktidir... Fakat yine de sıkıntılı bir süreçteyiz. AK Parti nicedir Ankara'yı kaybedeceğini tahmin ediyordu. Ancak İstanbul'un CHP'ye geçmesi, iktidar kanadında bir şok etkisi yarattı. Az bir farkla seçimleri kazanan Sayın Ekrem İmamoğlu'nu tebrik ederiz. İktidarın yapması gereken de kazananı tebrik etmektir. Ancak daha döne kadar Türkiye'de seçimlerin son derece şeffa ve adil geçtiğini ifade eden iktidar sözcüleri, 180 derece çark etmiş vaziyetteler. Yaptıları toplumu germekten başka bir netice vermez. İktidar mensupları 17 yıl içinde sayısız seçim kazandı. Kazanmayı gayet iyi bildiklerini defalarca gördük. Ancak anlaşılan o ki kaybetmeyi öğrenememişler. Bir an evvel kendilerini toparlamalarını, kazanan tarafı tebrik etmelerini tavsiye ederiz. Zira Türkiye hızla tehlikeli bir mecraya sürükleniyor...