Volkan Doğan ve İbrahim Yılmaz Kaynarca ilçe başkanlarıydı. Birisi Odunpazarı’nın, diğeri Tepebaşı’nın…
Aday olmak istiyorlardı, genel merkezin “yeşil ışık” yakmasını beklediler. Sonunda Genel merkez, ışığı yaktı…
“Sarı ışıkta” beklemedeler. Artık aday adayı durumundalar…
Aday olma şansları çok yüksek! “Helalleşme ve teşekkür programını” gövde gösterisine dönüştürdüler. Her iki başkan da benzer propagandayı yaptı…
Tüm örgütü topladı…
Nümayişler kendilerine övgü düzdürme üzerine kuruluydu. Eskişehir’de büyük siyasi figür haline geldiklerini kafalara belletmek istediler…
Öyle bir algı yarattılar ki, karşımızda ilçe belediyelere aday olan iki siyasetçi değil de, Büyükşehir Belediyesi için yarışan iki siyasetçi gibi çıktılar…
Sanırım, daha yolun başında olduklarını çok çabuk unutuyorlar. Dikkatimi çeken bir başka nokta, konuşmalarda milletvekillerinin ismini söylemiyorlar. İl başkanından bahsetmiyorlar. Büyükşehir Belediye Başkan adayı Burhan Sakallı’nın ismini anmıyorlar…
Sadece kendilerinin olduğu bir algıyı yaratıyorlar…
Size bir sır vereyim:
-Kendi başınıza asla seçimi alamazsınız. Seçimi aday değil, teşkilat değil, partinin bütünü kazanır…
NOT: Volkan Doğan konuşmasının bir bölümünde Burhan Sakallı’dan şu sözlerle bahsediyor: 2009 yerel seçimlerinden sonra, Odunpazarı Belediye Meclisi’nin en genç üyesi olarak, şu anki Büyükşehir Belediye Başkan adayımız sayın Burhan Sakallı ile göreve başladık.
AFYONKARAHİSAR’DA NE GÖRDÜM!
ESGROUP bünyesinde bulunan spor muhabiri arkadaşlarımla birlikte Afyonkarahisar’a gittim…
Rakip Afjet Afyonspor…
Kendi sahamızda beğenerek izlediğim genç takım, ne yazık ki deplasmanda yoktu! Ligin dibine demir atmış durumdayız! Bundan sonraki maçlarda “deplasmanda puan almamız” oldukça güç gözüküyor. En iyi yanımız, her zaman olduğu gibi yine taraftarımızdı…
Bu nedenle Afyonkarahisar taraftarı, maçın başında ve sonunda Es-Es çekti. Maç sonunda taraftarın futbolcularla birleşmesi görülmeye değerdi…
Afyonkarahisar, hikayemiz ne yazık ki “mutlu sonla” bitmedi…
Umutla başladığımız yolculuk, her geçen gün acaba ve karabasana dönüşüyor.
AKILLI TELEFON DEMOKRASİ GETİRİR Mİ?
15 gün önce Malatya’da devlete ait Orhan Bakış Anaokulu’na giden bir öğrenci 90 TL olan aidatı geciktiği gerekçesiyle okuldan atıldı. Bu olay gazetelerde, televizyonlarda geniş olarak yer aldı…
Çocuğu okuldan atılan baba okul müdürü ile görüşmeye gidiyor. Müdüre sorular yöneltiyor. Ancak soruları yanıtsız kalınca o anları cep telefonu kamerası ile kayda alıp sosyal medyada paylaşıyor…
Haliyle ortalık karışıyor…
Tepkiler çığ gibi büyüyor…
Çocuk okula dönüyor, okul müdürü hakkında soruşturma başlatılıyor. Münferit bir olay!
…/…
Bir de 10-15 yıl öncesinden bakalım. Sosyal medyanın bu kadar yaygın olmadığı, akıllı telefonların bulunmadığı yıllara…
Vatandaş sesini duyurması gerçekten zordu. “Telefonlar akıllanınca” istediği her yere ulaşmak da kolaylaşıyor. Darısı, bürokratlarımızın başına…
AVATAR ALPU OVASI’NA!
Halit Gürsoy… Çevreci hareketlerle dikkatleri üzerine çekmeye başlamıştı. Kendisine bir de lakap bulmuştu, “Avatar” Önce Gürleyik’i tüm Eskişehir’e tanıttı. “Gürleyik’e gelin” dedi. Daha sonra da “çok geliyorsunuz ama…” diyerek tepki gösterdi… Son olarak Aralık ayında Gürleyik çayında yüzerek karşımıza çıktı. Ama mesele Termik Santral olunca, Gürsoy’u pek ortalarda göremiyoruz. Çevrecilerin yaptığı yüzlerce aktiviteden hiç birisine katıldığına da pek tanık olmuyoruz. Bizim beyaz perdede izlediğimiz Avatar, çevreyi katleden işgalcilerle mücadele ederdi. Avatar’ı Alpulu köylülerin yanında da görmek istiyoruz…
KİTAPTAN!
Cahilsin; okur, öğrenirsin. Gerisin; ilerlersin. Adam yok; yetiştirirsin, günün birinde meydana çıkıverir. Paran yok; kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur.
Mahur Beste / Ahmet Hamdi Tanpınar