Eskişehirspor uzun bir aradan sonra Mersin maçında galip gelerek sevenlerini güldürdü. Galibiyet futbolcuların öz güven kazanması açısından olumlu bir etken oldu. Yöneticiler kendine geldi. Umutlar yeşerdi, bulutların arasından ışık görünmeye başladı. Başarabiliriz, kümede kalabiliriz inanıyoruz kelimeleri daha çok konuşulmaya başladı. Bir galibiyet bütün olumsuz düşünceleri olumluya çevirmeye yetti…
Umutlu olmak güzel, ancak her şeyin çok abartıldığını düşünüyorum. Alınan sadece bir galibiyet, bir başlangıç devamı gelmedikten sonra anlamı olmaz. Devamını getirmek için çabalamak ve daha önce yapılan hataların bir daha yapılmaması yönünde çalışılmalıdır. Eskişehirspor’un bu durumda olması bir dizi hataların sonucudur…
Tabi ki takım bu durumdayken suçlu aramıyoruz, Neden, Niçin, Nasıl’a bakmadan bu zor durumda takım nasıl düzlüğe çıkar onun hesabı yapılmalıdır. Öncelikle şu savaş baltaları hiç olmazsa ilk yarının sonuna kadar gömülmelidir. Kim için Eskişehirspor için…
Eskişehirspor yönetimi de şapkasını önüne koyup düşünecek daha önce yapılan hataları yapmayacak öz eleştirisini yaparak, hiç kimseye kayıtsız şartsız teslim olmayacak. Çünkü zarar gören bu şehir ve bu şehrin takımıdır, dolaysıyla kendileridir. Akdi vefa sahiplenme güzel şeyler, zarar veriyorsa bir yerde kesip atmak lazım…
Samet Aybaba’nın deneyimi, dinazmimi, ciddiyeti takıma ciddi katkı sağladı. Bu katkının ve futbol şansının lig maratonu boyunca devam etmesini diliyorum. Çünkü yol uzun ve dikenli...
Taraftar bir ateş yaktı. Bu ateşin adı “Diriliş, Direniş, Kurtuluş’tur…”
Bu taraftar ölüyü diriltir. Direnç kazandırarak, kurtuluşa en büyük desteği sağlar. Yeter ki yakılan bu ateşe dışarıdan su taşınmasın. Ateşin büyümesi ve canlı tutulması için destek olunsun. Bu yüzden her galibiyet anlamlı ve kurtuluşa atılan bir adımdır…
Bu akşam Trabzonspor karşısında alınacak puan ya da puanlar kurtuluş ateşini daha yükseltecek, umutları daha büyütecektir…
Her kesime söylüyorum: sevinelim ancak abartmayalım…
“Çünkü yolumuz çok ama çok uzun…”